Eğitim

İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar – Saki Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar – Saki Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar kimin eseri? İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar kitabının yazarı kimdir? İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar konusu ve anafikri nedir? İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar kitabı ne konu alıyor? İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar PDF indirme linki var mı? İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar kitabının yazarı Saki kimdir? İşte İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Saki

Çevirmen: Fatih Özgüven

Orijinal Adı: Beasts and Super-Beasts

Yayın Evi: Notos Kitap Yayınevi

İSBN: 9786050017038

Sayfa Sayısı: 164


İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başı İngiliz toplumunun kör alışkanlıkları ve ikiyüzlülüğünü acımasızca, sözünü sakınmadan, fakat inceden inceye eleştiren “Saki” takma adlı Hector Hugh Munro’nun bu öykü derlemesini Türkçeleştiren Fatih Özgüven, kitabın sonunda yer edinen incelemesinde, “Saki’nin öykülerinde, temelde tüm büyük taşlamacılarda görülen o müthiş karamsarlık vardır,” diyor. “Saki’nin ‘insan denen iflah olmaz hayvan’a bakarken benimsediği umarsız alayın insanlık durumuna ilişkin bir karamsarlıktan kaynaklandığı oldukca açıktır. Ne var ki, tüm büyük mizahçılar şeklinde o da ‘gözyaşlarının arkasından gülümsemeyi’ seçer… Saki’nin, bir çok Edward periyodunun İngiltere’sinde geçen öykülerindeki hayvan, çocuk, hanım tipleri, sömürge albayları Reginald, Clovis ve Comus, Bassington şeklinde kahramanlar bu öykülerin bir tek bir tarihsel periyodu taşlamaktan öte, düşsel, kimi zaman de ürkünç prototipler içeren nefis birer düşlem boyutuna erişmelerini mümkün kılar. Konuşan kediler, kurt çocuklar, hınzır susamurları, ayrıca hayal gücü oldukça gelişmiş minik kız ve oğlan evlatları bir tüm olarak görüldüklerinde, bizde düzmece değerlerle dolu bir dünyanın karşısına çıkarılan?bir çeşit ‘alternatif’ dünya izlenimini uyandırırlar…”


İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar Alıntıları – Sözleri

  • “Aşk bitince, aşık bile hatırlamazmış ne işe yaradığını,” diye söylendi Clovis ezberindeki bir parçadan.
  • Tek başına konuşmak amma gene de haksız çıkmak oldukca büyük bir işkenceydi.
  • Bu dünyayı çekici ve garip bulmakta yaya kaldıkları için kendi bildikleri,hayal ettikleri ya da düpedüz uydurdukları “görünmeyen bir dünya”ya sığınan kişilerdendi. Çocuklar da bu şekilde yapar,fakat çocuklar kendi kendilerini inandırmakla yetinir, başkalarını da inandırmaya emek vererek hayallerini bayağılaştırmazlar.
  • Eğer bir tek zengin değil, basbayağı servet sahibi isen,organik olarak fena niyet aranmaz yaptıklarında; kabahatine bir tek can sıkan bir hastalık gözüyle bakılır.
  • …bir kere dünyanın saygısını kazandıktan sonrasında insanoğlunun özsaygısını kaybetmesinin ne kadar önemsiz bulunduğunu keşfetti.
  • Kendi yargılarını, çevrelerindeki insanların görüş açılarına dayanarak oluşturma kolaycılığını benimsemiş kişilerdendi.
  • Aşk bitince,âşık bile hatırlamazmış ne işe yaradığını, diye söylendi Clovis ezberindeki bir parçadan.
  • Aşk bitince, aşık bile hatırlamazmış ne işe yaradığını.
  • Biroldukca mevzuda değişik görüşlere haiz olmalarına rağmen, minik, taştan Ermiş’le İblis oldukca iyi geçiniyorlardı. Ermiş bi­raz modası geçmiş bir insan dostuydu; ona nazaran dünya ‘iyi’ idi fakat daha da iyiye götürülebilirdi. Bilhassa de korkulu yoksul olan kilise farelerine acıyordu. İblis ise dünyanın kö­tü bulunduğunu biliyor, dünyaya ilişmemenin daha iyi olacağı­nı savunuyordu. Kilise farelerinin işlevi yoksul olmaktı.
    “Olsun,” dedi Ermiş. “Gene de onlara oldukca acıyorum.” “Tabii acıyacaksın,” dedi İblis. “Onlara acımak da senin işlevin. Onların yoksullukları sona erse senin işlevin orta­dan kalkardı. O vakit da seni palas bir işe verirlerdi.”
  • Sorun şu,” dedi Clovis halasına, “her an, her yerde insa­nın karşısına dikilen bu anma günleri insan doğasının bir yanını didikleyip dururken başka bir yanını da tamamen görmezlikten geliyorlar; bu kadar zorlama birer vazife hali­ne gelmeleri de o yüzden. Adet olmuş bir kere; düzgüsel za­manlarda konuklardan birisi son anda yüzünü kızartıp da gelemeyeceğini bildirmedikçe evine yemeğe çağırmayacağın bazı insanlara Noel’de ve yılbaşında en iyimser mutluluk dilekleriyle, en süfli sevgi sözcükleriyle dolu kartlar yol­lamaya teşvik ediliyorsun. Yılbaşı gecesi kazara bir lokanta­da yiyecek yiyecek olsan, evvel asla görmediğin ve bir da­ha da kesinlikle görmek istemeyeceğin yedi kat yabancılarla el ele tutuşup şarkı söylemen koşul oluyor, adeta umut ediliyor. Ama diğeri uca gitmeye izin yok.”
    “Diğeri uca mı? Hangi diğeri uca?” diye sordu Mrs. Thac­kenbury.
    “Düpedüz nefret ettiğin insanlara beslediğin duyguları dışa vurmanın hiçbir yolu yok. Modern uygarlığın bu mevzu­daki gereksinmesi ayyuka çıktı artık. Bir düşün, eski hesap­ları temizlemek, geçmişteki hınçları çıkarmak için belli bigün ayrılsa ne keyifli olurdu kim bilir. İnsanın gözü şeklinde saklamış olduğu bir ‘dikkatsizlik edilmemesi gerekenler’ listesindeki şahıs­lerden son aşama hoş intikamlar alabileceği bigün …”


İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Saki’nin gerçek adı Hector Hugh Munro imiş.
Kitapta 22 öykü bulunuyor.Kahramanları kitabın isminden de anlaşılacağı şeklinde insanoğlu, hayvanlar ve yırtıcı hayvanlar.
İlk kez 1914’te piyasaya çıkan kitap Saki’nin de en oldukca malum kitabıymış.
Gelincikler, geyikler, kurtlar, sansarlar, kuşlar, çocuklar var bu öykülerde.
İnsanın kendisini, insanoğlunun doğayla, hayvanlarla ilişkisini sorgulatıyor öyküler.
Keyifle okudum. (Hasret Akbaş)


İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar PDF indirme linki var mı?


Saki – İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Saki Kimdir?

Edward dönemindeki cemiyet yaşamını kıvrak bir zekâ ve muhteşem bir yaratıcılıkla betimlediği öyküleriyle tanınan Hector Hugh Munro; ”Saki” takma adıyla tanındı. Myanmar’da doğan ”Saki” iki yaşlarında, Devon’a teyzelerinin yanına gönderildi. İngiltere’de, anne ve babasından uzakta, terkedilmişlik duygusuyla; aman vermez iki teyzesinin nezarete altında büyüdü, Munro soyadını köklü bir İskoç ailesinden, ”Saki” takma adını iseHayyam’ın ‘Rubailer’den aldı. Kızkardeşi Ethel’in tanıklığında, vasisi olan teyzeleri Augusta ve Carlota’nın itici insanoğlu olduklarını ve hayvanlara duydukları nefretin Munro’nun hayvanlara duyduğu sevgiden kaynaklandığınıBorges’ten öğreniyoruz: ”Munro’nun yapıtları, yalnızca varlıkları bile çevresindeki insanların yaşamını zehir etmeye kafi, yaşı geçkin, iğrenç, kendi istekleri doğrultusunda hareket eden insanoğlu ve dostlukları bir tür büyü olan hayvanlarla doludur.”

Munro, üniversite öğrenimini İngiltere’de tamamladıktan sonrasında Myanmar’a döndü ve polis komiseri olarak çalışmaya başladı. Bir yıl içinde yedi kez sıtma nöbeti geçirmesi sebebiyle yine İngiltere’ye geri dönmek mecburiyetinde kaldı. Londra’da gazetecilik mesleğine atıldı. Westminster Gazette için siyasal taşlamalar kaleme aldı. 1900’de ciddi bir tarih incelemesi olan ”The Rise of the Russian Empire” adlı kitabı yayımlandı. 1902-1908 yılları aralığında Polonya, Rusya ve Paris’te Morning Post’un dış muhabirliğini yapmış oldu; 1908’de Londra’ya yerleşerek bu tarihten itibaren öykü ve skeçler yazdı. Bunları Reginald (1904), The Chronicles of Clovis (1912), Beasts and Super-Beasts (1914) başlıklı kitaplarda topladı. The Unbearable Bassington (1912) adlı romanında, huysuz ve uyumsuz fakat sempatik bir kahramanın serüvenlerini söyledi. Borges’in deyişiyle, “Paris’te güzel yemeklerin tadına varmayı ve fena edebiyatı küçümsemeyi öğrendi. 1914 senesinde, kırk dört yaşlarında, İngiltere’nin Fransa’ya gönderilmiş olduğu yüz gönüllü asker içinde yer aldı. Er olarak katılmış olduğu muharebede, 1916 yılının kışında, Beaumont-Hamel saldırısında vurularak öldü. Son sözlerinin ‘Put out that bloody cigarette!’ (Söndür şu nalet sigarayı!) olduğu söylenir.”

Kozmopolit bir yaşam sürmesine karşın tüm yapıtları melankolik bir çocukluk yaşamış olduğu İngiltere’de geçen Munro, yaşamı süresince çocukluk sürecini unutmadı ve bu zamanda yaşamış olduğu onulmaz talihsizlikler yapıtlarına araç-gereç oluşturdu. Borges’e nazaran, bu olağandışı bir durum değildir: “Bilindiği şeklinde ‘talihsizlik’ sanat içerikli yaratımın öğelerinden biridir. Acı çekmiş olduğu ve oldukca şey öğrendiği İngiltere, orta sınıfın en büyük uğraşısı olan can sıkıntısını tertiplemek ve sonsuza dek bazı alışkanlıkları tekrarlamak demek olan Victoria periyodu İngiltere’siydi. Munro, İngilizlere özgü acı bir nüktedanlıkla o dönem toplumunu hicvetti…”


Saki Kitapları – Eserleri

  • Lady Anne Susuyor
  • İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar
  • Dayanılmaz Bassington
  • Hayatın Sınır Çizgileri
  • Kaderin Tazıları
  • Tobermory
  • Gabriel-Ernest
  • The Collected Short Stories of Saki


Saki Alıntıları – Sözleri

  • Kendi yargılarını, çevrelerindeki insanların görüş açılarına dayanarak oluşturma kolaycılığını benimsemiş kişilerdendi. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • “İhtiyar anneye erişince, tüm gün mutfakta ya da bahçede pinekliyor, Martha Pillamon’un aleyhine tehditler ya da ilençler savurup duru­yordu. Bu zayıf insan artıklarının son güç kırın­tılarını birbirlerini mutsuz etmeye adamalarında hem ürkütücü hem de acıklı bir yan vardı. Her şey tertipli ve bakışımlı bir çürüme içine gömülüp giderken, eksilmeyen bir güç ve yoğunlukla ayak­ta kalan tek şey nefretti sanki.” (Lady Anne Susuyor)
  • “Aşk bitince, aşık bile hatırlamazmış ne işe yaradığını,” diye söylendi Clovis ezberindeki bir parçadan. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • Bu dünyayı çekici ve garip bulmakta yaya kaldıkları için kendi bildikleri,hayal ettikleri ya da düpedüz uydurdukları “görünmeyen bir dünya”ya sığınan kişilerdendi. Çocuklar da bu şekilde yapar,fakat çocuklar kendi kendilerini inandırmakla yetinir, başkalarını da inandırmaya emek vererek hayallerini bayağılaştırmazlar. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • Gençler olmayacak şeylere heveslenirler, yaşlılarsa asla vuku bulmamış şeyleri hatırlarlar. (Kaderin Tazıları)
  • …bir dil balığı yüzünden kendini tehdit altında hisseden bir denizanası şeklinde alıngan davranarak. (Dayanılmaz Bassington)
  • Biroldukca mevzuda değişik görüşlere haiz olmalarına rağmen, minik, taştan Ermiş’le İblis oldukca iyi geçiniyorlardı. Ermiş bi­raz modası geçmiş bir insan dostuydu; ona nazaran dünya ‘iyi’ idi fakat daha da iyiye götürülebilirdi. Bilhassa de korkulu yoksul olan kilise farelerine acıyordu. İblis ise dünyanın kö­tü bulunduğunu biliyor, dünyaya ilişmemenin daha iyi olacağı­nı savunuyordu. Kilise farelerinin işlevi yoksul olmaktı.
    “Olsun,” dedi Ermiş. “Gene de onlara oldukca acıyorum.” “Tabii acıyacaksın,” dedi İblis. “Onlara acımak da senin işlevin. Onların yoksullukları sona erse senin işlevin orta­dan kalkardı. O vakit da seni palas bir işe verirlerdi.” (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • Sağlıklarının peşinden koşanlar, şan ve şöhretlerinin peşinden koşanlar ve sporseverler hep beraber parkur süresince koşuşturuyordu. (Dayanılmaz Bassington)
  • Tek başına konuşmak amma gene de haksız çıkmak oldukca büyük bir işkenceydi. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • Bilmemek sadece dinlememekten ileri gelebilirdi. (Lady Anne Susuyor)
  • ”Boğucu bir güz gününün solan ışığında Martin Stoner nereye gittiğini bilmediği çamurlu patikalar ve arabaların tekerlek izleriyle dolu yollar süresince ağır ağır yürüyordu. İleride bir yerlerde deniz bulunduğunu hayal ediyordu ve ayakları sanki emin bir halde denize doğru yöneliyordu. Avcılardan kaçan geyiği son bir çabayla uçuruma doğru yönelten içgüdünün tesiri altında olmasa, niçin bitkin argın o tarafa doğru gitmeye çabaladığını açıklayamazdı. Kuşkusuz kaderin tazıları amansız bir kararlılıkla izini sürmekteydi(…)” (Kaderin Tazıları)
  • At şeklinde adam ve ata binen adam içinde büyük bir fark vardır, tıpkı iyi giyimli bir erkekle heybetli giysiler seven adam içinde olduğu şeklinde. (Dayanılmaz Bassington)
  • “Sana da oldukca şaşırtıcı ve hayret verici gelmiyor mu, eğer buradan taşınacak olursak ya da varlığımız şu dünyadan silinecek olsa, çevremizdeki insanların gözündeki namımız, evle beraber bahçeyi her kim alırsa, direkt ona geçiverecek?” (Hayatın Sınır Çizgileri)
  • ”(…)Yanındaki bankta, yüzünde artık başkalarını minik görme işinde başarı göstermiş olamayan bir insandaki son olarak itimat kırıntısı sayılabilecek cansız bir meydan okuma edası olan yaşlı bir adam oturuyordu. Giydikleriyle kılıksız sayılmazdı, en azından loş karanlıkta yönetim etmiş olduğu söylenebilirdi. Ama kimse onu yarım İngiliz altını ederinde bir kutu çukulata satın alırken ya da karanfil desenli bir düğme iliğine dokuz peni bayılırken hayal edemezdi. Kesinlikle çaldırmış olduğu şarkıyla kimsenin dans etmediği o ümitsiz orkestralara aitti; yaktığı ağıt kimsede ağlama isteği uyandırmayan fani ağıtçılardandı.Ayağa kalkınca Gorstby onun aşağılandığını, kaale alınmadığı bir eve ya da uyandırdığı tek ilginin ücretini ödemekle sınırı olan olduğu iç burucu bir otel odasına gittiğini hayal etti.Uzaklaşan gölgesi karanlıkta kayboldu(…)” (Kaderin Tazıları)
  • Teyzeyle şeytanla konuşurmuş şeklinde konuşmak insana alışılmadık bir keyif veriyordu, fakat Nicholas çocukça bir sezgiyle, böylesi keyiflere fazlasıyla damlanın iyi olamayacağını öğrenmişti. Çığlıklar atarak oradan uzaklaştı ve sonunda teyzeyi sarnıçtan kurtaran, maydanoz aramak için bahçeye giren bir mutfak hizmetçisi oldu.
    #tavanarası (Lady Anne Susuyor)
  • ” Müşterisinin sırtını, boynundan bel hizasına kadar, İkarus’un düşüşünü temsil eden göze çarpan bir resimle süslemeyi kabul etti. ” (Lady Anne Susuyor)
  • Eğer bir tek zengin değil, basbayağı servet sahibi isen,organik olarak fena niyet aranmaz yaptıklarında; kabahatine bir tek can sıkan bir hastalık gözüyle bakılır. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • İnsanın mutluluğu geçmişinden oldukca geleceğinde yatıyordu. (Dayanılmaz Bassington)
  • Aşk bitince, aşık bile hatırlamazmış ne işe yaradığını. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • …insan, düşüncelerinde “İmkansız”a yer vermeyegörsün 1kere, imkânlar neredeyse sınırsız görünüyordu… (Lady Anne Susuyor)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş