Eğitim

İstanbul’u Anlamak – Turgut Cansever Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İstanbul’u Anlamak – Turgut Cansever Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İstanbul’u Anlamak kimin eseri? İstanbul’u Anlamak kitabının yazarı kimdir? İstanbul’u Anlamak konusu ve anafikri nedir? İstanbul’u Anlamak kitabı ne konu alıyor? İstanbul’u Anlamak PDF indirme linki var mı? İstanbul’u Anlamak kitabının yazarı Turgut Cansever kimdir? İşte İstanbul’u Anlamak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Turgut Cansever

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9789752637603

Sayfa Sayısı: 352


İstanbul’u Anlamak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dünyada, Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü üç kez alan tek mimar olan Turgut Cansever’in İstanbul’a ilişkin derinlikli görüşleri bu kitapta toplandı. Kendine özgü düşünme sistemini gene kendine özgü bir sesle dile getiren Turgut Cansever, İslam mimarlık mirası içinde İstanbul’u, Boğaziçi’ni, Haliç meselesini, bahçe kültürünü, tarihî yarımadanın karşı karşıya kalmış olduğu meseleleri ve bu eşi olmayan şehre ilişkin pek oldukça mevzuyu senelerdir gündeme taşıdı, çözümler sundu. Tüm bu emekler, İstanbul’u Anlamak’ta bir araya geliyor.

Cansever’in İstanbul üstüne ortaya koyduğu metinler, onun vazife bilincinin en parıltılı tecellilerindendir. Elinizdeki yapıt, İstanbul’un geçmişinden yola çıkarak bugününe ve geleceğine ışık tutmaktadır.


İstanbul’u Anlamak Alıntıları – Sözleri

  • Mahalle teşkilatı, sömürgeleştirilinceye kadar tüm İslam devletlerinde yaşıyordu.
  • Her yapı, evren içinde var olanı tadil eden, insan eliyle meydana getirilmiş bir ilavedir.
  • “Her sanat eseri şeklinde, mimari eserler de tarihin belli bir döneminde, belirli yerel şartlar içinde oluşan, varlığın yapısına yöneik bir inancın ürünüdür. ‘O süre’ ve ‘o yerde’ mevcut doğru ve hatalar, bunların oluşumu hakkında inanç ve değerlendirmeler, sanat eserinin ve mimarinin temel özelliklerini belirler.”
  • Tüm 19.çağ bir ölçek değişmesi zamanıdır. İnsan ölçeği yerine büyük kışlalar, zenginlerin hatta orta halli İstanbulluların bile tevazu ve sadelikten uzak heybetli konaklar ve yalılar inşa ettirdiği; gerçekliğin, tevazuun ve yüceliğinin yerini gösterişçiliğe bıraktığı bir dönemdir.


İstanbul’u Anlamak İncelemesi – Kişisel Yorumlar


İstanbul’u Anlamak PDF indirme linki var mı?


Turgut Cansever – İstanbul’u Anlamak kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de İstanbul’u Anlamak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Turgut Cansever Kimdir?

Türk mimar, kent plancısı, düşünür. Dünyada üç kez Ağa Han Mimarlık Ödülü almış tek mimardır. “Bilge Mimar” da olarak anılır. Kent, bayındır, koruma alanlarında pek oldukça vazife almış,Beyazıt Meydanı’nı tasarlamıştır. Türkiye’deki ilk sanat zamanı doktora tezinin sahibidir.

 

Hayatı

1920 senesinde Antalya’da hayata merhaba dedi. Doktor Hasan Ferit Bey ile eşi Saime Hanım’ın beş çocuğundan en büyüğüdür.

Babası Doktor Hasan Ferit Bey, Kasımpaşa Turabi Tekkesi şeyhi ve Bab-ı Ali’nin üst düzey bürokratlarından birisi olan Şeyh Ali Efendi’nin oğlu idi. Siyasetçi olmak yerine tıp okumayı seçen, harp yıllarında Sina Cehpesinde Sahra Başhekimliği icra eden, Türk Ocakları’nın kurucuları içinde yer edinen Hasan Ferid Bey; devlet ideolojisine muhalif kalmış, Ankara’da üst düzey vazife tekliflerini reddederek Antalya’da, Adana’da sıtma mücadelesinde vazife almayı tercih etmiş, Tavşanlı’da Bursa’da sürgün yaşamı yaşamış bir düşünce adamı ve doktordur.

Annesi Saime Hanım ise Filibe kökenli bir öğretmendir. Halide Edip Adıvar’ın talebesi olarak yetişmiş, 19 yaşına vardığında gönüllü olarak Kudüs’te öğretmen olmayı kabul etmiş bir hanımdır. 

Tahsil Hayatı

Turgut Canserver, ilkokulu Ankara ve Bursa’da okudu. İlkokul yıllarından sonrasında ailesi İstanbul’a taşınmıştı. Lise öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı. Okul ve derslik arkadaşlarından bazıları Turan Güneş, Turhan Feyzioğlu, İlhan Usmanbaş, Avni Arbaş, Cihat Burak’tır.

Ressam olmak düşüncesiyle girmiş olduğu İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Halil Dikmen’le, Mazhar Şevket İpşiroğlu’yla, Sedad Hakkı Eldem’le tanıştı. Mimarlık öğrenimi görmeye karar verdi. Sedad Hakkı Bey’in yardımcısı oldu. Mimarlık öğreniminden sonrasında sanat zamanı doktorası halletmeye yöneldi. 1946 senesinde derslere başladı ve İslam Sanatı zamanı hocası Ernst Diez onu oldukça etkiledi. 1949’da yazdığı “Osmanlı ve Selçuklu Mimarisinde Sütun Başlıkları” adlı doktora tezi, Türkiye’de meydana getirilen sanat zamanı doktora tezlerinin ilkidir[3]. Tezi için 14 Anadolu şehrini ve 111 yapıyı ziyaret etti[4]. Eser, 2010 senesinde “Sonsuz Mekânın Peşinde: Selçuk ve Osmanlı Sanatında Sütun Başlıkları” adıyla yayımlandı.

Fransa’ya giderek bir süre Avrupa’yı dolaştı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden “Modern Mimarinin Sorunları” adlı 1960 tarihindeki tezi ile doçent ünvanını aldı.

Meslek yaşamı

1949 senesinde Sadullah Paşa Yalısı’nın restorasyonu gerçekleştirmiş oldu. Bu, meslek yaşamının ilk mühim deneyimi oldu. 1951’de ortağı Abdurrahman Hancı ile beraber ilk mimarlık bürosunu kurdu. Birlikte tasarladıkları Anadolu Kulübü Oteli, mühim eserlerindendir. Karatepe Açık Hava Müzesi, Diyarbakır Koleji, ODTÜ Kampüsü yarışma projesi, Türk Tarih Kurumu binası 1950’li yıllarda tasarlanmış çalışmalardandır.

1952 senesinde Nilüfer Hanım ile evliliğe ilk adımını attı çiftin Hasan, Emine ve Feyza (1961) isminde evlatları oldu ve mimarlık mesleğini seçtiler.

Cansever 1958’de Beyazit Meydanı tasarımına başladı. Bu emek verme, onu şehir, bayındır, koruma alanında savaşım vermeye yönlendirdi. Bu alanlarda kısa süreli pek oldukça vazife aldı. Aldığı görevlerin bazıları şunlardır: 1959-1960’ta kuruluşunda bulunmuş olduğu Marmara Bölgesi Planlama Teşkilatı Başkanlığı ve 1961’de İstanbul Belediyesi Planlama Müdürlüğü; 1974-1975’te Dünya Bankası İstanbul Metropol Planlama Projesi’ne başkanlık; 1974-1976 içinde Avrupa Konseyi Türk Delegasyonu Üyeliği; 1975-1980 içinde İstanbul Belediyesi’nde, 1979’da Ankara Belediyesi metropol planlama, yeni yerleşmeler, şehir merkezleri ve koruma danışmanlığı.

1960’lı seneler, Cansever’in Bodrum’la tanıştığı dönemdir. Kendisine 1980’de almış olduğu iki Ağa Han Mimarlık Ödülü’nden birisini getirecek olan Ertegün Evi restorasyonu Bodrum’la tanışmasının sonucudur.

Türk Tarih Kurumu binası (1951-1967, Ankara, Ertur Yener ile beraber gerçekleştirdiği) ve Ahmet Ertegün evi yenilemesi (1971-1973, Bodrum) ona 1980 senesinde iki Ağa Han ödülü getirdi. Üçüncü ödülü ise 1992 senesinde aldı. Bodrum’un 9km. kuzeyindeki Mandalya Koyu’nda toplam 3 otel ve 500 evden oluşan; Emine Öğün, Mehmet Öğün ve Feyza Cansever ile gerçekleştirdiği Demir Evleri Projesi kendisine üçüncü Ağa Han Ödülü’nü getirdi. Üç kez Ağa Han Mimarlık Ödülü kazanmış dünyadaki tek mimar oldu.

1983’te Mekke Üniversitesi’nde eğitim programı hazırlık danışmanı olarak çalıştı. Aynı yıl, Ağa Han Mimarlık Ödülü Master Jürisi’nde vazife aldı.

Cansever, doksanlı yıllarda yayım etkinliklerini sürdürdü. Pek oldukça yazı yayımladı, yazı derlemelerini kitap haline getirdi. Anıtsal bir yapıt olan Mimar Sinan kitabını 2005 senesinde yayımladı.

2007 senesinde İstanbul’da, hakkında “Turgut Cansever: Mimar ve Düşünce Adamı” başlıklı sergi açıldı. Küratörlüğünü Uğur Tanyeli ile Atilla Yücel’in yapmış olduğu sergi, Türkiye’de arşiv belgesi durumunda malzemeye dayanarak yapılmış ilk retrospektif mimar sergisidir.

2000 senesinde kalbine pil takılan ve 2008 temmuzundan itibaren yatağa bağlı tedavi gören Turgut Cansever, 22 Şubat 2009 günü İstanbul Kadıköy Çiftehavuzlar’daki evinde vefat etti. [6] [7] Turgut Cansever’in cenazesi 23 Şubat 2009 günü Fatih Camii’nde ikindi namazından sonrasında kılınan cenaze namazının arkasından Edirnekapı Mezarlığı’da toprağa verildi.


Turgut Cansever Kitapları – Eserleri

  • Kubbeyi Yere Koymamak
  • İslam’da Kent ve Mimari
  • Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever’le Konuşmalar
  • Osmanlı Şehri
  • İstanbul’u Anlamak
  • Mimar Sinan
  • Ev ve Kent


Turgut Cansever Alıntıları – Sözleri

  • Ankara’da eski Ankara evlerinden oluşan bir mahalle inşa etmeyi ve onları yok eden yanlışın ürünlerine engel olmayı vaad ediyorsanız o süre Ankara’da bir Bosna anıtı halletmeye hakkınız vardır. (Not: Bu alıntının öncesi de okunmalı) (Osmanlı Şehri)
  • ” Aslında bugün Türkiye’nin uyanması, Osmanlı-İslam kültür muhtevasını anlaşılır dille hem kendi insanlarına, hem dünyaya iletmesi lazım. Türkiye’de politik gücü olmak bence amaç olması imkansız; dünyayı değiştirmektir amaç. İnsanlara İslam’ın mesajını iletmektir.” (Kubbeyi Yere Koymamak)
  • Niyet herşeyin başıdır… (Mimar Sinan)
  • Betonarme, bu iradenin gelecek nesillere dayatılması anlama gelir. Kentin devamlı değişebilir olması, yeni nesillere yaşadıkları kente kendi iradeleriyle katkıda bulunmalarının imkânlarını sağlamak gerekir. (Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever’le Konuşmalar)
  • “Bir insanoğlunun yapmış olduğu her şey muhakkak onun inançlarının bir yansımasıdır.” (Kubbeyi Yere Koymamak)
  • Ne isterseniz yapınız, her yaptığınız şey ne olursa olsun inancınızın tam bir inikâsı (yansıması) olacaktır. (İslam’da Kent ve Mimari)
  • ” Doğayı tabiat olarak korumak insanoğlunun ilk vazifesi ise, doğayı güzelleştirerek insanoğlunun doğayla bir araya gelmesini sağlamak da kaçınılmaz ikinci vazifedir.Sanıyorum ki bu olmadan ekonomi da yapılamaz, siyaset da.” (Kubbeyi Yere Koymamak)
  • Osmanlılar monümantalliğin ölçü büyüklügüyle elde edilemeyeceğini biliyorlardı. Daha ilkin anlattım. O süre monümantalliğin kaynağının ne işe yaradığını inceleyenler, monümantallik, şu demek oluyor ki abide şeklinde terimi yerine bir başka temel konsepte sevk ediyordu Osmanlı mimarlarını: Huşu hissi. Bu histe büyük bir saygı, bir bakıma, karşı karşıya kalman şeyin büyüklüğü karşısında bir nevi korku ve ürperme tavrı var.
    Çözümleme birçok kere 10-15 santimetre. büyüklüğünde bir çini parçasında gerçekleşiyor. 15 santimlik bir kırık 16. çağ çinisi karşısında bir abide karşısında olduğunuz süre duyacağınız hisleri duyuyorsunuz. İşte tasavvufi huşu, haşyet duygusunun yapıya taşınması birinci derecede
    öncelik taşıyordu. Tabiî bunun bununla beraber de kaçınılmaz bir halde vakar ifadesi bu yapıların asli psişik özelliklerini, şekil ifadelerini teşkil ediyordu. (Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever’le Konuşmalar)
  • Tüm 19.çağ bir ölçek değişmesi zamanıdır. İnsan ölçeği yerine büyük kışlalar, zenginlerin hatta orta halli İstanbulluların bile tevazu ve sadelikten uzak heybetli konaklar ve yalılar inşa ettirdiği; gerçekliğin, tevazuun ve yüceliğinin yerini gösterişçiliğe bıraktığı bir dönemdir. (İstanbul’u Anlamak)
  • “İslâm kültürü büyük çelişkilere büyük çözümler getirmiştir.” (Kubbeyi Yere Koymamak)
  • “Her sanat eseri gibi, mimari eserler de tarihin belli bir döneminde, belirli mahalli şartlar içinde oluşan, varlığın yapısına yöneik bir inancın ürünüdür. ‘O zaman’ ve ‘o yerde’ mevcut doğru ve yanlışlar, bunların oluşumu hakkındaki inanç ve değerlendirmeler, sanat eserinin ve mimarinin temel özelliklerini belirler.” (İstanbul’u Anlamak)
  • Devâsâ apartman blokları yapıp insanları buralara istiflemek de, 20. asrın başında Almanya’da yapıldığı gibi, yan yana dizilmiş standart evler yapmak da bir çeşit totaliterliktir. Dev apartman blokları yahut yan yana dizilmiş bir örnek evlerden oluşan mahalleler, şehirler oluşturmak, elbette aynı zamanda aileyi standartlaştırma iradesini yansıtıyordu. Bu türden düzenlemelerin, ailelerin ve isteklerinin standart olmadığının bilinerek yapılması gerekir. O halde evleri standartlaştırma yerine, evlerin parçalarını standartlaştırmak daha insanî bir çözümdür ve yalnızca Osmanlı dünyasında uygulanmıştır. (Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever’le Konuşmalar)
  • Rönesans’ta, insanın dünyayı anlamak için durduğu yerden karşısına bakması esas iken, hareketli kültürlerde, insanın bir nesneyi algılamak için o nesnenin etrafında dolaşması, ona her cepheden; üstten, alttan bakması, varlığı hareket eden insanın gözü ile algılaması, şehirlerin yapılanmasını düzenleyen iki farklı varlık telakkisi, şehre iki farklı nitelik kazandırmaktadır. (İslam’da Şehir ve Mimari)
  • Kur’an-ı Kerim’in bize ulaştırdığı hikmetlerden yola çıkarak hayatımızı zenginleştiren ecdadımızın duyarlılığıyla şekillenen Türk-Osmanlı şehirlerinin nasıl olduğunu anlatmak da herhalde yedi sene ister.. (Osmanlı Şehri)
  • “Mimari, etkileri asırlarca devam eden ve nesillerin varlıklarını içinde sürdürdükleri bir kültür ve sanat alanıdır… Güzel bir dünya inşa etmek sorumluluğu ile mimari, diğer sanat alanlarından çok daha yoğun ve ciddi bir şekilde varlığın bütün zaruretleriyle karşı karşıya gelinerek geliştirilebilir.” (Kubbeyi Yere Koymamak)
  • “…’topografyaya dayalı olarak mahalle ve sokaklarda oluşuyor’…Bu oluşum esnasında topografyanın en seçkin noktasına kamusal alan yerleştiriliyor; cami, mektep, medrese, imaret, hamam vs. Bunlar topografyanın en seçkin yerlerine yerleştiriliyor ve değişmeyecek yapılar olarak meydana getiriliyor.Bu önemli bir şey. Çünkü değişmeyecek binalar, devam edecek bir erdemin, ilahi irşadın içerisinde öğrenildiği ve icaplarının yerine getirildiği yapılar olarak var oluyor.” (Kubbeyi Yere Koymamak)
  • “İslâm’da insana verilen “her şeyi kendi yerine koyma” (hakkaniyet) sorumluluğu tevhîd bağlamında anlaşılmalı ve yerine getirilmelidir.” (Mimar Sinan)
  • Osmanlı-İslam şehirleri tabiatı içine almakla birlikte tabiata, her ağaca, her çalı parçasına, her çiçeğe yüce bir kıymet kazandıracak şekilde, insanoğlunun düzenlemiş olduğu bir dünyanın ürünü idi; insanoğlunun dünyayı iyi mi güzelleştirdiğinin örneği idi.  (Osmanlı Şehri)
  • İbadeti her şeyi halledecek tek güç addediyor Müslümanlar. İslâm’ın gündemindeki ilkelerin en önemlisi tevhid ilkesi. İnsanın söylediğiyle yaptığının tamamen aynı olması lazım geldiği şeklindeki ilke. İnanç ile meydana getirilen arasındaki münasebet bütünlüğünü çağıl İslâm âlemi hiçbir şekilde tesis edemiyor. (Kubbeyi Yere Koymamak)
  • Tüm ülkede, şehir ve kasabalarımızda, köylerimizde bugün hiçbir çağda olmadığı kadar seviyesiz, çirkin, bayağı bir çevre oluşturacak niteliksiz bir yapı faaliyeti hakimdir.
    Bu yapı faaliyetinin çirkinleştirici seviyesizliklerini yenilik, başarı ve tutumsal gelişme sayan değerlendirme yanılgıları toplumun her düzeyine hakim bulunmaktadır. (Osmanlı Şehri)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş