Eğitim

Kendini Yaratan İnsan – Gordon Childe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kendini Yaratan İnsan – Gordon Childe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kendini Yaratan İnsan kimin eseri? Kendini Yaratan İnsan kitabının yazarı kimdir? Kendini Yaratan İnsan konusu ve anafikri nedir? Kendini Yaratan İnsan kitabı ne konu alıyor? Kendini Yaratan İnsan PDF indirme linki var mı? Kendini Yaratan İnsan kitabının yazarı Gordon Childe kimdir? İşte Kendini Yaratan İnsan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Gordon Childe

Çevirmen: Filiz Ofluoğlu

Orijinal Adı: Man Makes Himself

Yayın Evi: Varlık Yayınları

İSBN: 9789754340167

Sayfa Sayısı: 168


Kendini Yaratan İnsan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

V. Gordon Childe’ın oldukca garip kitabı Kendini Yaratan İnsan en eski çağlardan beri insan soyunun pek yavaş bir ilerleme ile uygarlığa doğru tırmanışını, dünyamızın çeşitli bölgelerinde her türlü güçlüklere ve yırtıcı hayvanlara karşı ne çetin bir cenk verdiğini, bin bir güçlükle yaşamını sürdürebilen bir yaratıkken zaman içinde iyi mi geliştiğini, aklını işleterek on binlerce yıl içinde bir düşünen ve yaratan insan haline geldiğini konu alıyor. Çetin bir yaşam savaşımının öyküsünü bu kitapta büyük bir ilgiyle okuyacak, oldukca şey öğreneceksiniz.


Kendini Yaratan İnsan Alıntıları – Sözleri

  • « Mısırlılar göz kapaklarını boyamak için malaşit taşı kullanırlardı; oldukca geçmeden bunun çevresine daha nice boyalar ve ürünler eklendi, tıpkı bizde tütün içme alışkanlığının doğurduğu nice ürünler benzer biçimde… Bu taş süslü deri torbalarda göç eder, hayvan biçiminde yontulmuş paletler üstünde çentilirdi. Yeşil renk, güneşin parlaklığından gözleri korur, taşın içindeki bakır karbonat da, sıcakta sineklerin taşımış olduğu göz mikroplarına karşı dezenfektan görevini yapardı. Ama Mısırlılara bakılırsa bu etkisinde bırakır gizseldi. Malaşit taşına, gizsel gücü, ya da içindeki mana için ehemmiyet verirlerdi. Bu nedenle boyanın hazırlanması töreseldi, keseler süslerle bezeliydi, paletler de hayvan biçiminde oyulurdu. »
  • Arkeologlara bakılırsa, insanoğlunun dünyada türeyişini yapmış olduğu aletler be­lirler. İnsan, gıda ve barınak edinmek için, fizyolojik donatımındaki eksikleri aletlerle tamamlar. Beyni ve sinir sisteminin sağlamış olduğu el ve göz bağlantısının ince dengesiyle aletleri yapar. İlk aletler anlaşılan tahta, kemik ya da taş parçalarıydı, bu parçalar kırılıp yontularak ele uygun biçime getirilir, azca oldukca sivriltilirdi. Tahtadan yapılanlar çoktan yok olmuşlardır. İlk taş aletler de organik olarak (don ya da sıcaklar yada ırmak yataklarında yuvarlanarak) parçalananlardan ayırt edile­memiştir. Oysa, ilk Buz Çağının da öncesinden, beceriyle, yontucu, sıyırıcı, kesici aletler olarak biçimlendirilmiş olan sert taş parçalarını arekologlar ayırt edebilmişlerdir. Bu tür aletlerin insan tarafınca biçimlendirilmiş olması bugüne dek tartışılırsa da, bilginlerin çoğunluğunca kabul edilir.
  • Neolitik dünya, oraya buraya serpilmiş, ayrık gruplar değil, bir toplumlar dizisi olarak düşünülmelidir. Bunların her biri, tertipli ve sık olmasa da, yinelenen ilişkilerle birbirlerine bağlantılıydı.
  • Besin toplayan topluluklar, bulabildikleri gıda maddeleriyle sınırlıydılar-av hayvanları, balık, yenilebilir kökler ve böğürtlen benzer biçimde bitkilerin nüfusu sınırlamış olduğu bir gerçektir. Bu deposu, büyücüler ne derse desin, insan çabası arttıramazdı. Gerçekten de toplama ve avlanma uğraşıları geliştirildikçe, bir noktadan sonrasında gerek av hayvanları, ge­rek gıda bitkilerinin deposu kuruyacaktı. Avcı nüfusun, erişebildiği kaynaklara sayı bakımından uyduğu görülmektedir. Besin kaynağını arttırmak için daha oldukca tohum ekmek, daha geniş alanları ekime açmak gerekir. Beslenecek ağız arttıkça, ekecek el de çoğalır.
  • “Doğrusunu söylemek gerekirse, ben neyin “yükseliş”, neyin “çöküş” bulunduğunu bir türlü çıkaramadım.”
  • …Tapınak büyük bankadır; tanrı da ülkenin baş kapitalisti…
  • “insan düşünceden nefret ettiği için hemen elinin altındaki açıklamaları kabullenir ve dört elle sarılır.”
  • Tarih öncesi devrimleri daha tarafsızca değerlendirebiliriz şundan dolayı sonuçlan bizi şahıs olarak daha azca etkilemiştir.
  • Gelenek, belirli sınırlar içinde insanı, davranışlarını yönelterek, biçimlendirir, fakat aynı güçte bir başka gerçek de, gelenekleri insanların yaptığıdır. Demek ki, daha da derin bir seziyle, inancımızı yineleyebiliriz: İnsanı, insan meydana getiren, insandır.
  • “Eski Taş Çağı”nda, (paleolitik çağda) insanoğlu geçimlerini salt avlanma yöntemiyle ve böğürtlen, nebat kökleri, çerçöp ve kabuklu deniz hayvanları biriktirerek sağlarlardı. Bu insanların sayısı da, sadece do­ğanın onlara sağlamış olduğu besinle sınırlıydı ve oldukça azdı. “Yeni Taş Çağlarında” (neolitik çağda) insan, nebat ve hayvan yetiştirerek, kendi gıda kaynağına başat duruma geçmiştir. Olumlu bir çevre ve şart içinde. İnsan artık bir cemiyet olarak tüketimi için gerektiğinden oldukca gıda üretebiliyor ve artan nüfusu beslemek için üretimini artırabili­yordu. Eski Taş Çağlarında gömülen cenaze sayısı ile Yeni Taş Çağlarında Avrupa ve Yakın Doğu’daki gömüler kıyaslanınca, neolitik devrim sonucu nüfusun oldukca büyük çapta arttığını görüyoruz. Biyolojik açıdan bu yeni iktisat büyük bir başarı olmuştur; türümüzün çoğalmasını elde etmiştir.


Kendini Yaratan İnsan İncelemesi – Kişisel Yorumlar

* İnsanlık avcı-toplayıcı yaşam biçiminden hayvan ve bazı gıda maddelerini evcilleştirmesi sonucu, çanak-çömlek yapımına başlaması neolitik devrin kapısını aralamıştır. Kendi gıda maddelerini üretmesi artı ürünü, tarımı ve çanak çömlek yapımı ise insanoğlunun zihinsel dünyasında soyutlama kabiliyeti kazandırarak mühim akli melekelerin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
** İnsanın iki mühim sıçrayıştaki birinci sıçrayış kendine yeten ziraat ve hayvancılığı doğrusu neolitik devrim, ikinci sıçrayış ise artı ürün elde ederek kentsel devrimi elde etmiştir. Artı ürün sonucunda nüfus artmış, tecim gelişmeye başlamış, öteki kavimlerle ilişkiler artmış, sınıflar ortaya çıkmıştır.
*** İlkel kavimlerde en mühim grubu teşkil eden büyücüler artı ürün sonucu daha iyi noktaya gelmiştir. Bilimsel süreçler sonucu meydana gelen değişimler gücü elinde bulunduran büyücüler tarafınca zenginlik aracı, sömürü haline gelmiştir.
**** Avcı-toplayıcı dönemde insan tabiat karşısında aciz iken neolitik dönem, gelişmeler sonucunda tabiat karşı galip gelme üstünlüğüne kavuşmuştur.
***** Devrimlerin üçüncü mühim ayağı ise bilgiye ulama süreci içindeki Yazının icadıdır. Yazının icadı ile beraber iktisat, matematik, geometri benzer biçimde ve devamında öteki tüm bilimlerin ortaya çıkmasındaki öncü role haiz olmuştur. Hintlilerin 0 rakamını bulması, Mısırlıların Nil ve ziraat alanlarındaki hesaplamadan, muhasebe , ekonomik etkinliklerin tümü yazının icadıyla mümkün olmuştur.
****** Su ile toprağın ayrımı Dünyanın yaratılışındaki mühim iki unsurdur. Tarlaların bataklık olmaktan kurtulması, kanalların kazılması, hayvan ve insanların korunması için yüksek bölgelere setler yapılması, aradaki mühim ayrımın neticesidir. Bunun sonucunda ise verimli, ekilebilir alanlar ve hayvanlar için otlanacakları alanlar meydana getirmiştir.
******* Mısırlılarda çiftliklerde çalışmak suretiyle gece ve gündüzün iki eşit bölüme bölünmesi ihtiyacı mevsim saatini, Babillilerde ise gece ve gündüzü on iki eşit bölüme bölerek ay hesabı meydana getirmişlerdir.
******** Tıp bilimi ise durum farklılık taşır. Her türlü hastalık hem Mısır, hemde Mezopotamya kavimlerinde şeytanın işi, büyüsel güçlerin işi olarak görülürdü. Bu nedenle iyileşme süreci daha oldukca ayin havasında geçerdi. İlaç olarak hayvan ve insan dışkısı öneriliyordu. Şu sebeple inanca bakılırsa ilaç ne kadar tatsız ise o denli etkili oluyordu.
********* İnsan değişiklik ve dönüşümüne ilişkin enfes bir kitap… Mutlaka okuyun… (HOMO FABER…)

Dersim için okumam ihtiyaç duyulan bir kitaptı. Tarih üstüne yazılmış, varsayımların ve çıkarımların bolca olduğu bir kitap. Değinilen tarih ilk insanlardan başlayarak anlatılan ve gene tarih öncesinde bırakılan bir periyodu içeriyor. İnsanlığın iyi mi geliştiği, gelişim esnasında neler yaşandığını konu alıyor. Yer yer fazla detaylar okuyucuyu sıkabilir fakat genel anlamla tarih kitabı sevenler için kötü bir kitap değil. Okuması zevkli. Bilgi açısından bakarsak eğer oldukca oldukca iyi bir kitap diyebilirim. (Сэрэн Кэчэчи 41)

İNSANLIĞIN GELİŞİM DEVRİMLERİ
İlkel toplumdan barbar topluma, barbar toplumdan çağdaş topluma insanlığın değişik süre ve mekanlarda gelişim süreçlerini inceleyen mükemmel bir emek verme.
Kitap Devrim olgusunu temele alarak üç büyük devrimden bahsediyor.
-NEOLİTİK ( TARIM) DEVRİMİ
-KENTLEŞME ( SANAYİLEŞME) DEVRİMİ
-BİLGİYE ULAŞMA SÜRECİ DEVRİMİ
Tarımın başlaması ile avcı-toplayıcı yaşam biçimini bırakıp yabani nebat ve hayvanları evcilleştiren insanoğlu, Neolitik devrimini başlatarak gıda üretiminde büyük köklü değişimlere yol açmıştır. Neolitik Devrimde elde edilmiş ürünler ile “artı ürün”ü doğurarak tecim ile yerleşim yerlerini, toplumsal ve ekonomik yaşamlarını da kökten değiştirecek adımlar atmışlardır.
Artı üründeki ekonomik değişme güç odaklarını doğurmuş, mahalli ve merkezi güçleri mücadeleye çağırmış, nüfusta büyük artışlara niçin olmuş ve sınıfları doğurmuştur. Yerleşim biçimindeki köklü değişiklik ile minik yerleşmelerden kentsel yapılaşmalara başlanmış ve ikinci devrimi olan Kentsel Devrim ortaya çıkmıştır.
Tabi insanların en mühim devrimi olan Bilgiye Ulaşmadaki Devrimi elde eden “Yazı” kısa zamanda öteki tüm devrimlerin başlatıcısı olacaktır. Bununla beraber matematik, geometri benzer biçimde bilimlerin doğuşunu elde eden yazı, kentsel devrimdeki ve ziraat devrimindeki anlaşabilirliğin kapısıdır.
Gerçekleştirilen her devrim ile insanlığın gelişim sürelerindeki süre aralığı kısalmaya başlamış, daha kısa zamanda daha oldukca data elde edilmiştir.
İnsanlığın gelişimini yazıldığı seneler itibariyle müthiş bir incelikle özetleyen mükemmel bir yapıt. (Sîdar Ronahî)


Kendini Yaratan İnsan PDF indirme linki var mı?


Gordon Childe – Kendini Yaratan İnsan kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Kendini Yaratan İnsan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Gordon Childe Kimdir?

Arkeolojiye Marksist bakış açısını getirmiştir. Arkeolojik bulguları tarihsel bütünlük ve gelişim içinde kavrayıp yorumlamaya çalışmış olup, bu anlayışla yazdığı yapıtları, arkeolojik ve tarihsel bulguların sosyalizm açısından değerlendirilmesinde ufuk açan yapıtlar olarak klasikler içinde girmiştir.Gordon Childe 1892 Avustralya’nın Sidney şehrinde hayata merhaba dedi. Sidney ve Oxford üniversitelerini tamamlamıştır. 1925 senesinde arkeoloji teorisi üstüne yazdığı “The Dawn of Europeon Civilization” adlı kitapı onun.süratli bir halde tanınmasını sağlamış oldu İlk kitabında Avrupa yada batı uygarlığının doğuşunda Yakın doğunun görevi ve etkilen üstünde düşüncelerini yansıtmıştır. G.Childe oldukca iyi bir dilbilimci olarak, 1927 senesinde İskoçya’dakiEdinburgh Üniversitesi’nde Arkeoloji profesörü olarak atandı. Bu süreçte Britanya neolitiği üstüne kazı emek harcamaları yürütür. Oldukca iyi bir teorisyen olduğundan arkeolojik kazılarca bulunmuş verileri değerlendirmesi ile hep ön plana çıkmıştır. Nitekim 1928 senesinde yazdığı “The Most Ancient East” adlı kitabı oldukça ilgi görmüştür. Ayrıca Yunanistan, Balkanlar, Irak, Hindistan ve ABD’de kazı birçok çalışmalarına katıldı. Bilhassa Sovyetler Birliğine yapmış olduğu ziyaretlerin kendi arkeolojik kişiliğini geliştirdiğini söyleyebiliriz.

Bilhassa marxist düşünceden etkilendiği ve teorilerini bu etkide geliştirdiği kabul edilir, 1946-1956 yılları aralığında Londra Üniversitesinde Tarih Öncesi Arkeolojisi profesörlüğü ve Arkeoloji Enstitüsü yöneticiliği yapmış oldu. G.Childe’ın en oldukca okunan iki kitabı “Tarihte Neler oldu” {What Happened in History) ve “Kendini Yaratan İnsan” {Men Makes Himself) ‘dır. Edinburgh’dan sonrasında 1956 yılından da emekli olduğu Londra Üniversitesindeki Arkeoloji kısmına dekan olarak atanmıştır. 1957 senesinde Avustralya’ya döndü ve Blue Mountain de intihar etmiştir.

Gordon Childe’ın arkeoloji hayatına katmış olduğu ve en mühim iki teorisi “Neolitik Devrim/Neolithic Revolution” ve “Şehircilik Devrimi/Urban Revolution” dir Bu iki kuram üstüne arkeolojik emek harcamalar yapmış ve bunların kayıtlarını tutan ilk kişilerden birisidir ve bu emek harcamaları hala günümüzde de geçerliliğini devam ettirmektedir. Bilhassa Avrupa Dünyasının Neolitikleşme süreci ile ilgili ortaya attığı teoriler devamlı olarak arkeoloji dünyasında tartışılmaktadır. Vaha Teorisi {Oasis hyothesis) olarak malum ve insanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik düzene geçiş sürecini açıklayan teorisi ile neolitik devrimin ortaya çıkışanı açıklayıcı bir model ortaya sermiştir. Ayrıca bu kapsamda “Ex oriente lux” (Doğudan Yükselen Işık), olarak malum söylemiyle batı yada Avrupa uygarlığının köklerinin yakın doğudan batıya doğru göç etmiş olduğu savını ileri sürmüştür. Yine. şehircilik ve devlet oluşumu ile ilgili teoriler ortaya atmıştır. Neolitik Devrim ve Şehircilik devrim kavramları haricinde arkeoloji ve Hint-Avrupa dilleri üstüne emek harcamalar yapmış ve bu Hint-Avrupa dillerinde ondan sonra Hint-Avrupalıların kökenleri mevzusunda teoriler geliştirmiştir. Bunun sonucu Aryan tezini ortaya koymuştur.

Sonuç olarak, Gordon Childe’in bilhassa Avrupa ve Yakın Doğu prehistoryasına yön veren en mühim kişiler içinde sayıldığı söylenebilir. Özeiiikle Neolitik Devrim ve Şehircilik devrim teorileri prehistorik arkeolojiye yön vermiştir.


Gordon Childe Kitapları – Eserleri

  • Kendini Yaratan İnsan
  • Tarihte Neler Oldu?
  • Geçmişi Bir Araya Getirmek
  • Toplumsal Evrim
  • Aryanlar
  • Doğu’nun Prehistoryası


Gordon Childe Alıntıları – Sözleri

  • Avrupa prehistoryasını doğru dürüst kavramak için, o halde, eski şarkın prehistorik ve protohistorik arkeolojisini tetkikle işe adım atmak gerekiyor. Avrupa prehistoryası, başlangıçlarında, neredeyse, doğu dehasının fetihlerinin taklidi, yada daha iyisi, kabulüdür; bu fetihlerin zamanı bile doğu prehistoryasında bulunurlar.
    Arkeolojik yada antropolojik araştırmalar sahasında, eski şarktan başka hiçbir yerde o denli şaşırtıcı keşifler yapılmamıştır. (Doğu’nun Prehistoryası)
  • Kent devrimi, aynı şekilde, standartlaştırmaya, genelleştirmeye ve nicelleştirmeye varan bir başka uylaşımı galeyana getirdi, hiç olmazsa güçlendirdi. Yeni iktisat, mal ve hizmet değişimini, malların birçok çeşitlerinin ölçülüp ‘kıymet’ biçilmesi için ortak bir ölçüt istediğine yol açacak kadar arttırmıştı. (Tarihte Neler Oldu?)
  • “insan düşünceden nefret ettiği için hemen elinin altındaki açıklamaları kabullenir ve dört elle sarılır.” (Kendini Yaratan İnsan)
  • Tarih öncesi devrimleri daha tarafsızca değerlendirebiliriz şundan dolayı sonuçlan bizi şahıs olarak daha azca etkilemiştir. (Kendini Yaratan İnsan)
  • 25.000 yıldan daha eski tarihlerde insanoğlu, bedenlerini boyamaya ve boyunlarına deniz kabuklarından oldukça büyük emek harcanarak yapılmış kolyeler asmaya başladılar. Bugün dünyanın her tarafında, modanın emirlerine uyarak dişlerini söktüren, ayaklarını bağlayan, korselerle bedenlerinin biçimini bozan ya da bedenlerini başka biçimlerde sakatlayan halklar görürüz. Gene bu tür davranışlar yalnızca insan türüne özgü görünüyorlar. Bu davranışlar bir ideolojinin ürünüdürler ve bir ideolojiyi dile getirirler. (Tarihte Neler Oldu?)
  • …Tapınak büyük bankadır; tanrı da ülkenin baş kapitalisti… (Kendini Yaratan İnsan)
  • Neolitik dünya, oraya buraya serpilmiş, ayrık gruplar değil, bir toplumlar dizisi olarak düşünülmelidir. Bunların her biri, tertipli ve sık olmasa da, yinelenen ilişkilerle birbirlerine bağlantılıydı. (Kendini Yaratan İnsan)
  • Arkeologlara bakılırsa, insanoğlunun dünyada türeyişini yapmış olduğu aletler be­lirler. İnsan, gıda ve barınak edinmek için, fizyolojik donatımındaki eksikleri aletlerle tamamlar. Beyni ve sinir sisteminin sağlamış olduğu el ve göz bağlantısının ince dengesiyle aletleri yapar. İlk aletler anlaşılan tahta, kemik ya da taş parçalarıydı, bu parçalar kırılıp yontularak ele uygun biçime getirilir, azca oldukca sivriltilirdi. Tahtadan yapılanlar çoktan yok olmuşlardır. İlk taş aletler de organik olarak (don ya da sıcaklar yada ırmak yataklarında yuvarlanarak) parçalananlardan ayırt edile­memiştir. Oysa, ilk Buz Çağının da öncesinden, beceriyle, yontucu, sıyırıcı, kesici aletler olarak biçimlendirilmiş olan sert taş parçalarını arekologlar ayırt edebilmişlerdir. Bu tür aletlerin insan tarafınca biçimlendirilmiş olması bugüne dek tartışılırsa da, bilginlerin çoğunluğunca kabul edilir. (Kendini Yaratan İnsan)
  • Besin toplayan topluluklar, bulabildikleri gıda maddeleriyle sınırlıydılar-av hayvanları, balık, yenilebilir kökler ve böğürtlen benzer biçimde bitkilerin nüfusu sınırlamış olduğu bir gerçektir. Bu deposu, büyücüler ne derse desin, insan çabası arttıramazdı. Gerçekten de toplama ve avlanma uğraşıları geliştirildikçe, bir noktadan sonrasında gerek av hayvanları, ge­rek gıda bitkilerinin deposu kuruyacaktı. Avcı nüfusun, erişebildiği kaynaklara sayı bakımından uyduğu görülmektedir. Besin kaynağını arttırmak için daha oldukca tohum ekmek, daha geniş alanları ekime açmak gerekir. Beslenecek ağız arttıkça, ekecek el de çoğalır. (Kendini Yaratan İnsan)
  • Gelenek, belirli sınırlar içinde insanı, davranışlarını yönelterek, biçimlendirir, fakat aynı güçte bir başka gerçek de, gelenekleri insanların yaptığıdır. Demek ki, daha da derin bir seziyle, inancımızı yineleyebiliriz: İnsanı, insan meydana getiren, insandır. (Kendini Yaratan İnsan)
  • Eski şarkın bazı kavimleri, Avrupanın bazı bölgelerinin neolitik sakinlerinin ya yakın akrabaları, ya da da Avrupayı evvelce iskân etmiş olan paleolitik avcılar ırkının nesilleri idiler. Barbar atalarımızın bu şarklı yeğenleri, bu barbar ataların ruhî hayatları üstüne bizlere bir şey ifşa etmiyecekler midir? Şarkın yazınsal metinlerle şerhedilmiş olan pratikleri, sessiz kalmış bir Avrupanın çağdaş âdetlerini aydınlatamazlar mı? (Doğu’nun Prehistoryası)
  • Bin yıl var yok, İskoçya ve şimal Avrupanın geri kalan kısmı, bilgisizliğin ve barbarlığın karanlıklarına dalmış bulunuyordu. Bin yıl ilkin, karanlık içindeki kıtamız üstünde, Akdeniz’in kıyılarında, yalnız bir kaç nokta tarihin ışığıyle aydınlanmışlardır. Bundan ilkin gelen bin yılda, bu ışıklar birer birer sönüyorlar ve yalnız kahramanlık masallarının fantomlu akisleri Turova’nın ve Tirynth’in kademeli duvarlarını aydınlatıyorlar. (Doğu’nun Prehistoryası)
  • Diğeri hayvanlarda olduğu benzer biçimde elbet insanoğlunun vasıta gereçlerinin de tümüyle organsal olan bir temeli vardır. Bu iki sözcükle özetlenebilir: eller ve beyin. Bedenlerimize taşımak yükünden kurtulduktan sonrasında ön ayaklarımız, şaşılacak kadar çeşitli incelikte ve kati hareketleri yapabilecek zarif araçlar olma yönünde geliştiler. Elleri denetlemek ve gözlerle ve diğeri duyu organları tarafınca dış dünyadan alınan izlenimlerle Eller içinde bağlantı oluşturmak için, bilhassa karmaşık bir sinir sistemine ve görülmemiş derecede büyük ve karmaşık bir beyine haiz olduk. (Tarihte Neler Oldu?)
  • Doğal iktisat düzeninden yakın zamanlarda ayrılmış olan en eski Yahudi, Yunan ve İtalyan topluluklarında, borçlularla alacaklılar arasındaki mücadeleler, Engels’in söylediği benzer biçimde bizzat devletin ortaya çıkmasına yol açmamışsa bile, ilk siyasal çatışmaların başlıca sebebi olmuştur. (Tarihte Neler Oldu?)
  • Akıl yürütme “maddi sınama ve yanılma sürecine başvurmaksızın sorunları çözme yeteneği” olarak tanımlanmıştır. Bir şeyi ellerinizle halletmeye çalışmak ve kim bilir parmaklarınızı yakmak yerine, onu fikirleri – o iş ile ilgili hareketlerin imgelerini ya da simgelerini – kullanarak kafanızda yaparsınız. İnsandan başka öteki hayvanlar da bu anlamda akıl yürütüyormuş benzer biçimde davranırlar. (Tarihte Neler Oldu?)
  • İnsanlar bilhassa bu dünyaya ne gıdayı güvence altına almak, tehlikeden kaçınmak,vücut ısısını korumak suretiyle bedensel organlarla ne de bu eksikliklerine deva bulacak herhangi bir içgüdüyle doğarlar. (Geçmişi Bir Araya Getirmek)
  • Fransa’nın merkezinde ki bir rengeyiği avcısının mağarasında bulunan bir Akdeniz kabuğu insan tarafınca değiştirilmedigi için bir yapıt değildir. Ama en yakın organik habitatından birkaç yüz mil uzakta bulunması insan eyleminin bir sonucudur ve bu haliyle arkeolojik bir veridir… (Geçmişi Bir Araya Getirmek)
  • Arkeoloji tek tek icat eden ve yenilikçilerin kimliklerini tespit etme girişiminden vazgeçmiştir fakat meşru bir halde icadı onaylayan, benimseyen ve hayata geçiren toplumu tanımayı umar (Geçmişi Bir Araya Getirmek)
  • “Doğrusunu söylemek gerekirse, ben neyin “yükseliş”, neyin “çöküş” bulunduğunu bir türlü çıkaramadım.” (Kendini Yaratan İnsan)
  • Arkeolojik kaydın belgelediği zenginleştiren düşününce, bireylerin hususi düşünceleri değil bir toplumun tüm üyelerinin paylaşmış olduğu düşüncelerdir.
    Toplum tarafınca reddedilmiş ve gerçekleştirilemez düşünceler arkeolojik kayıttan silinmiştir. Bunların atıl fanteziler ve faydasız düşler olduğu kanıtlanmıştır (Geçmişi Bir Araya Getirmek)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş