Eğitim

Kısaca Sanat Felsefesi – R. G. Collingwood Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kısaca Sanat Felsefesi – R. G. Collingwood Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kısaca Sanat Felsefesi kimin eseri? Kısaca Sanat Felsefesi kitabının yazarı kimdir? Kısaca Sanat Felsefesi konusu ve anafikri nedir? Kısaca Sanat Felsefesi kitabı ne konu alıyor? Kısaca Sanat Felsefesi PDF indirme linki var mı? Kısaca Sanat Felsefesi kitabının yazarı R. G. Collingwood kimdir? İşte Kısaca Sanat Felsefesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: R. G. Collingwood

Çevirmen: Talip Kabadayı

Yayın Evi: Bilgesu Yayıncılık

İSBN: 9789944795388

Sayfa Sayısı: 110


Kısaca Sanat Felsefesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tarih felsefesi üstüne yapmış olduğu çalışmalarla malum R. G. Collingwood bu sefer okuru sanatın derinliklerine götürüyor. Bir taraftan sanatın ve dolayısıyla sanatçının kendine özgü doğasına uzanırken, öte taraftan da sanatın niçin ölümsüz bulunduğunu çözümlüyor. Sanat ile tarihin ilişkisine yönelik çarpıcı tespitler meydana getiren düşünür “esin”, “güzel”, “yüce” şeklinde sanatın temel kavramlarının derinliklerine indirilmiş olduğu bu bulgu gezisini anlaşılır açıklamalarla yürütüyor ve yaratma denen gizemin perdesini felsefe vasıtasıyla kaldırıyor.


Kısaca Sanat Felsefesi Alıntıları – Sözleri

  • Başarısızlık ve başarı göreceli ifadelerdir: Başarısız olduğumuzda yapmak istediğimiz şey o olmasa dahi bir şey yapmayı başarırız. Başarılı olduğumuzda yapmak istediğimiz şeyi yaparız; fakat yapmak istediğimiz o şey şimdi istediğimiz şey değildir artık. Bu yüzden zevk ve acı, kendi etkinliğimizin duygusal bir anlamı olan bir deneyiminin iki zıt kutbudur.
  • Şiirler nota gibidir.
    Bir araya geldiklerinde kalbin orkestrasını oluştururlar.
    Ne kadar okursan ve sorgularsan,
    Hayatın içinde o denli anlam ve renk bulursun.
  • Zambaklar giysileri mevzusunda asla sorun çekmezler; esasen bu yüzden giysileri mükemmeldir. Dağ güzeldir, bu sebeple asla kimse tarafınca inşa edilmemiştir; orman güzeldir, bu sebeple kimse or­manı yoktan var etmemiştir; kar tanesi güzeldir, bu sebeple kuyum­cu eli değmemiştir. Doğanın o zahmetsiz dolaysızlığı her du­rumda onun güzelliğine ilişkin ilineksel bir şey değildir; onun güzelliğinin özüdür.
  • Sanat kuramsaldır; zira sanatta zihnin üstünde düşündüğü bir nesnesi vardır. Ne var ki bu nesne kendine özgü, hususi türden bir nesnedir; ne Tanrı’dır ne tabiat yasası ne tarihsel bir olgu ne de felsefi bir hakikattir.
  • “Çocuk, hayalgücüne dayanan bakış açısına erişmek için çaba göstermez;her daim o bakış açısına haiz olarak yaşar.Eğitimli insan ise çaba göstermeksizin buna erişemez; bu sebeple eğitimi süresince kendisine dayatılan alışkanlıklardan arınması gerekir, hatta çocukluğuna geri dönmelidir.”
  • Sanat kuramsaldır; zira sanatta zihnin üstünde düşündüğü bir nesnesi vardır. Ne var ki bu nesne kendine özgü, hususi türden bir nesnedir; ne Tanrı’dır ne tabiat yasası ne tarihsel bir olgu ne de felsefi bir hakikattir.
  • Sadece salt soyut anlamda bir insan olarak değil, bununla beraber hususi durumunda bir insan olarak kendimin bilincinde olduğum sürece tabiat benim için insanlığın kuru bir olumsuzlanması olarak değil de insanlığın bu hususi durumunun olumsuzlanması anlamına gelecektir.
  • Herhangi bir güzelliğin organik güzellik olarak bilincinde olmam için insan olarak kendimin bilincinde olmam gerekir ve sonrasında tabiatın güzelliği kendisini insan dünyası haricinde bir güzellik sunacaktır.
  • Hayal güçlerini en uç şeylere sarf edenler, çabalarında yalnız daha üstün ve daha kıymetli bir keyif bulmakla kalmayıp yoğun ve sürekli bir acıyla da karşı karşıya bırakılırlar.
  • “Mizah gülmenin en yüksek biçimidir ve bununla beraber trajediye kayan bir komedidir”
  • İnsanın imgeleminin kendisi haricinde başka bazı şeyler tara­fından denetim edilmiş olduğu mevzusundaki şuur, yüceye dair dene­yimi ıralayan oldukça farlı dinginlik duygusundan ayırt edil­melidir. Doğal güzelliği derinden düşündüğümüzde yetilerimi­zin nesneyi kavramaya, nesnenin de yetilerimizin gereksinimlerini karşılamaya kafi gelecek düzeyde bulunduğunu hissederiz. Aslına uy­gun olarak imgelemi denetim altında tutan gücün, imgelemi aşan fakat onunla bir şekilde ilgili olan, tinsel bir etkinlik ol­duğu görülür. Sanatçı kendisini tamamen bir hayal ürünü ola­rak düşündüğü seviyede bu gücü kendi kişiliğini aşan tinsel bir etkinlik olarak, kendi gücünün hiçbir şekilde erişemeyeceği hayalleri ona aşılayan bir güç olarak görür. Bu esin veren güç sebebiyle kendisini edilgen bir sözcü şeklinde hisseder.


Kısaca Sanat Felsefesi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Normalde bu şekilde kitaplarda birazcık sıkılırdım. Ama bu kitap okuma isteği uyandırıyor. Sanatla ilgilendiğim için bu kitabı okumak istemiştim. Sanatla uğraşan insanoğlu felsefe ile de içli dışlıdır. Yada olmasalar da oluyorlar bir süre sonrasında. Sanat insanlara duygularını yoğun yaşatıyor. Yada duygularını yoğun yaşayan insanoğlu sanata yöneliyor.Zamanla felsefe ile daha oldukça ilgilenmeye başlıyorsunuz. Bilmiyorum… Felsefe ve sanat ikisi bir arada ve muhteşem bir ifade. Mükemmeldi.. (Ressam Eyye)


Kısaca Sanat Felsefesi PDF indirme linki var mı?


R. G. Collingwood – Kısaca Sanat Felsefesi kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Kısaca Sanat Felsefesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı R. G. Collingwood Kimdir?

Robin George Collingwood (22 Şubat 1889 – 9 Ocak 1943) İngiliz felsefeci ve tarihçidir. En meşhur kitabı Tarih Fikri’dir. (The Idea of History)

İngilizce konuşulan dünyada felsefe zamanı için temel bir esin deposu olmuştur. Felsefe zamanı haricinde Collingwood tarihçi ve kazıbilimci olarak da etken olarak emekler yapmış,

Roma Britanya’sı mevzusunda otorite olmuştur. Sanatın İlkeleri adlı eserinde, Croce’nin yolundan giderek, sanatın temelde bir duygu ifadesi bulunduğunu savunmuştur. Sanat ona gore insan zihni için lüzumlu bir işlevdir ve işbirliğine dayanan bir etkinliktir.


R. G. Collingwood Kitapları – Eserleri

  • Tarih Tasarımı
  • Kısaca Sanat Felsefesi
  • Doğa Tasarımı
  • Speculum Mentis ya da Bilginin Haritası
  • Bir Sanat Felsefesinin Ana Hatları
  • Tarihin İlkeleri ve Tarih Felsefesi Üzerine Başka Yazılar
  • Felsefi Yöntem
  • Sanatın İlkeleri
  • Bir Yaşam Öyküsü


R. G. Collingwood Alıntıları – Sözleri

  • ⟨‹Kendimizi tanımanın amacı, kendi gizemli doğalarının aydınlatılmış zekâları tarafınca tasarlanması değil, coşkulu bir gündelik yaşam içindeki bu tabiatın daha özgür ve daha etkin bir şekilde kendini açığa çıkarmasıdır. ›⟩ (Speculum Mentis ya da Bilginin Haritası)
  • Bi­limsel tarihçi, kes-yapıştır tarihçisinin okumayı alışkanlık edin­diği kitapların -Herodotos, Thukydides, Livius, Tacitus ve ben­zeri- aynısını okumak için kuşkusuz büyük bir süre harcar; fakat o bu tarz şeyleri tamamen değişik bir ruhla, Baconcı bir ruhla okur. Kes-yapıştır tarihçisi bu tarz şeyleri, ne söylediklerini bulup ortaya çı­karmak için yalnız alıcı bir ruhla okur. Bilimsel tarihçi ise bun­lardan ne bulup çıkarmak istediğine kendi kendine karar verip inisiyatif alarak kafasında bir soruyla okur. Ayrıca kes-yapıştır tarihçisi, kendisine bunca sözcükle söylemedikleri şeyi, onlar­dan asla bulup çıkaramacağını düşünerek okur; bilimsel tarihçi görünüşte oldukça değişik bir şeyle ilgili bir pasajı, sormaya ka­rar verdiği bir soruya yanıt için eğip bükerek zorlar. Kes-yapış­tır tarihçisinin kendinden oldukça güvenli şekilde “Filan yazarda falanca mevzuyla ilgili hiçbir şey yoktur” söylediği yerde, bilimsel ya da Baconcı tarihçi “Yok mu? Tamamen değişik bir sorun hak­kındaki bu pasajda yazarın, sizin metnin hiçbir şey içermediği­ni söylediğiniz mevzuyla ilgili şöyleki şöyleki bir görüşü benimsedi­ğinin ima edildiğini görmüyor musunuz?” der. (Tarihin İlkeleri ve Tarih Felsefesi Üzerine Başka Yazılar)
  • Başarısızlık ve başarı göreceli ifadelerdir: Başarısız olduğumuzda yapmak istediğimiz şey o olmasa dahi bir şey yapmayı başarırız. Başarılı olduğumuzda yapmak istediğimiz şeyi yaparız; fakat yapmak istediğimiz o şey şimdi istediğimiz şey değildir artık. Bu yüzden zevk ve acı, kendi etkinliğimizin duygusal bir anlamı olan bir deneyiminin iki zıt kutbudur. (Kısaca Sanat Felsefesi)
  • “Kişi kendisini yalnız insan şeklinde hissettiği sürece,tabiat onun için insansız bir dünya anlamına gelecektir.” (Bir Sanat Felsefesinin Ana Hatları)
  • Anaksimenes, bizlere ulaşan parçalarından birinde, onun bununla beraber, “insan ruhunun insan bedenini sarması ve onu bir arada tutması şeklinde”, dünyayı saran ve onu birarada tutan zarf ya da kabuk bulunduğunu söyler. (Doğa Tasarımı)
  • Görülür dünyada hiçbir süre bir şeyin tüm doğası birden kavranamaz. mesela, bir hayvan, kendisi için uyumanın ve uyanık olmanın aynı şekilde organik olduğu birşeydir; sadece bir hayvan ansızın uyuyamaz ve uyanamaz; doğasının bu iki parçasını sadece değişik zamanlarda, birinden ötekine geçerken algılayabilir. Düşünülür dünyada ise herşey tüm doğasmı aynı anda kavrar: mesela, bir üçgenin tüm özellikleri herhangi bir belli anda üçgende bulunmaktadır. Üçgenin öncesizsonrasızlığı tüm bu özelliklerine birden haiz olması olgusudur; öyleki ki onlan biribiri ardına kavramak için bir süre aralığı gerekmez. Gelip geçici ardıllık, düşünülür dünyanın her parçasını ıralayan bu süre dışı kendi-olmamn (self-enjoyment) “devinen imgesi”dir. (Doğa Tasarımı)
  • Kes-yapıştır tarihçilerinin fiilen kullandıkları usul kuralla­rının daha yakın bir tetkiki yalnız kes-yapıştır şekilleri için uygun olan ayrıntıları ortaya koyacaktır. Dolayısıyla, Herodotos bizlere kitabını belli olayların unutulmaması için yazdığım söylerken, tarihin yalnız vakalarla değil, fakat bir kimsenin şimdi hatırlamış olduğu vakalarla ilgili bulunduğunu ve onların hatıraları­nın kitabını hazırlamasında otorite işlevi göreceğini söylemek­tedir. Bu çalışmanın amacı onların korunması, doğrusu kendisini bilgilendirenlerin hatırladıkları her ne ise onların gelecek ku­şaklara aktarılmasıdır. Bu üstü örtülü olarak, kendisini bilgilendirenlere ilişik bulunduğunu görmüş olduğu ifadeleri kitabına dahil etmesi anlamına gelir: bir başka deyişle bu gerçek bir kes-yapıştır programını ihsas eder. Zorunlu olarak eleştirel olmayanı değil. (Tarihin İlkeleri ve Tarih Felsefesi Üzerine Başka Yazılar)
  • Eğitmenle talebesi arasındaki biçimiyle vi­va voce düşünsel emek harcama oldukça değerlidir, iki yakın dost içinde ol­duğu şeklinde. Biribirini oldukça iyi tanıyan bir iki dost içinde da sürdürülebilir. Ancak, bu durumların hepsinde, etkinliğin tek de­ğeri bir yandakilerin düşüncesinin öte yana aktarılmasıdır. Yapılan iş münakaşaya, körü körüne inançlarla çürütme çabalarına yönelin­ce yararsızlaşır bu sebeple (en azından benim uzun boylu deneyimleri­me dayanırsak) kimse kimseyi bir şeye inandıramaz. Etkinlik ge­nel bir münakaşa haline dönüşürse iş çığırından çıkar. Yanlardan biri bir bildiri sunar, diğeri yandakiler ise bilisizlikleriyle doğru orantılı bir akıcılıkla okunanları tartışırlar. Bu tür durumlarda yıldızının parlaması için, insanoğlunun enikonu durgun, duyarsız bir us gücü ol­ması ve hazırcevaplığı kafi olacaktır. Papağanlar için ne derlerse desinler, düşünürlerin konuşamayanları kim bilir daha oldukça düşü­nenlerdir, oldukça düşünenleri kesinlikle daha azca konuşur. (Bir Yaşam Öyküsü)
  • Savaşkanlık itkileri ilk kuşakta sürecektir; fakat bunların ke­sinkes bastırıldığını, böylece her insanın bütünüyle barışçıl davrandı­ğını varsayalım. Bu dönem, çocuklarına törel eğitim verirken, her ne olursa olsun savaşın yasak tatlarından sakınmaları için onları özenle uyarırlar. Teki, cenk nedir Baba?’ Baba oturup savaşı be­timler. Savaşın yanlışlığını vurgular fakat (kuşkusuz istemi dışın­da) masum yavrusuna savaşın sürdüğü devirlerde bunun müthiş bir şey bulunduğunu, yapmaması icap ettiğini bilmese, komşularıyla savaşmaya can atacağını apaçık belirterek yapar bunu. Çocuklar herşeyi derhal anlayıverirler. Yalnızca savaşın iyi mi bir şey oldu­ğunu ya da eskiden ne işe yaradığını öğrenmekle kalmazlar, bir yan­dan da onun su götürmez yanlışlığı yanısıra müthiş bir şey oldu­ğunu da öğrenirler. Zamanı ulaşınca de, tüm bu öğrendiklerini kendi çocuklarına iletirler. Böylece, bir kurum ya da geleneğin ya­sadışı görülmesi ve buna duyulan isteğin bastırılması sonucunda oluşan törel düşüncenin, eğitim kanalıyla kuşaktan kuşağa aktarımı, bu isteğin kendisinin de aktarımıyla sonuçlanır. Her yeni kuşakta küçüklere, sakınmaları öğretilen şeye talep duymaları da öğretilir. (Bir Yaşam Öyküsü)
  • “Felsefe grisini griye boyamaya başladığında, bir yaşam biçimi eskimiş anlama gelir; griyi griye boyamak onu tekrardan gençleştirmemizi değil, yalnız onu bilmemizi sağlar. Minerva’nın baykuşu sadece karanlık çökerken uçmaya adım atar.” (Doğa Tasarımı)
  • Tıpkı akıl ile alakalı Yunan düşüncesinin temel ilksavının ruh bedende içkindir demesi şeklinde, Descartes’ın temel ilksavı da aklın aşkın bulunduğunu söyler. Descartes aşkınlığın ikilik noktasına götürülmemesi icap ettiğini oldukça iyi bilir; iki şey bir şekilde bağlantılı olmalıdır; fakat evrenbilimsel bakımdan Tanrıdan başka bağ bulamayınca, tek insanda o bağ kozalaksı bezde bularak Spinoza’ya alay konusu olan umutsuz yola sürüklenir; kozalaksı bezin ruh ile bedenin biraraya geldiği organ olması icap ettiğini düşünür, bu sebeple, bir anatomi uzmanı olarak, ona başka bir işlev bulamaz. (Doğa Tasarımı)
  • Önerme mantığına gore (‘geleneksel’ denilen mantığı, 18. ve 19. yüzyılların ‘düşünceci’ mantığını ve 19. ve 20. yüzyılların ‘simgeci’ mantığını da bu başlık altında toplu­ yorum), mantığın başlıca ilgi alanı olan doğruluk ve yanlışlık, ol­duğu şeklinde önermenin bir parçasıdır. Bu öğretide önerme, çoğun­lukla ‘fikir birimi’ adı verilerek dile getirilirdi. Bunun anlamı da, önermeyi özne, ekeylem, yüklem şeklinde parçalara ayıracak olur­sak, bu parçalardan herhangi birinin, tek başına ele alındığında bütünlüğü olan bir fikir oluşturmadığı, başka deyişle, doğru ya da yanlış sayılamadığıdır. Bu öğreti bana, mantık ile dilbilgisinin oldukça erken elele verme­sinden doğan bir yanlışlık şeklinde geliyordu. Mantıkçının önerme de­diği şey, dilbilgicinin tümcesinin bir tür hayaleti gibiydi bana ka­lırsa; tıpkı insanların, usları bedenlerin hayaleti olarak düşledikleri ilkel anlayışlardaki şeklinde. Dilbilgisi, tümce isminde olan bir söylem bi­çimini tanır ve tümceler içinde da soruların, emirlerin, vb. söz­sel dışavurum görevini yüklenen diğeri türler şeklinde, savları ya da önermeleri dile getiren bir türü de benimser. Dilbilgisi terimi ola­rak bunlara bildirme kipinde tümceler adı verilir. Mantıkçılar da öteden beri, ‘fikir birimi’ni, başka deyişle, doğru ya da yanlışolan şeyi, dilsel ‘gövde’i, bildirme kipinde tümce olan bir tür man­tıksal ‘tin’ olarak kavramaya çalışmışlardır. (Bir Yaşam Öyküsü)
  • ⟨‹Aslında büyük adamların üstünde durmak
    kişinin kendisini tembel ve aptal görme utancına karşı oluşturulmuş bir
    müdafa ve sorumluluklardan kaçma aracı olarak düzenlenmiş bir boş
    sözdür.›⟩ (Speculum Mentis ya da Bilginin Haritası)
  • Herhangi bir güzelliğin organik güzellik olarak bilincinde olmam için insan olarak kendimin bilincinde olmam gerekir ve sonrasında tabiatın güzelliği kendisini insan dünyası haricinde bir güzellik sunacaktır. (Kısaca Sanat Felsefesi)
  • Düşüncenin yabana denizlerinde yapayalnız seyahat eden
    Bir kafanın sonsuza dek mermerden kanıtı (Doğa Tasarımı)
  • Resim yapmayı öğrenmek aslına bakarsak görmeyi öğrenmek anlama gelir ve fotoğraf yapmak bir tüm olarak ressamın kendisi yönünden, kendisinin kati bir gözlem alışkanlığı edinmesini kapsayan bir eylemdir. (Bir Sanat Felsefesinin Ana Hatları)
  • Fakat tabiat bilimlerimizin varsayımına gore, on altı ve on yedinci yüzyıllarda bilgili bir halde geliştirilen ve açık bir halde anlatılan ve sonrasında doğru olarak kabul edi­len varsayımlara gore, tabiat dünyasında bu türden durumlar ayrılamazdırlar, bu sebeple tabiat dünyasında, Tanrı’nın elinin eseri olduğundan, başarısızlık diye bir şey yoktur. Tanrı kadiri mutlak olduğundan “tabiat yasaları” kural dışı kabul etmez; dolayısıy­la bir tabiat yasası olarak kabul ettiğiniz şeye bir kural dışı ile kar­şılaşırsanız eğer, bu yalnız bu şekilde bir tabiat yasasının olmadığını kanıtlar. (Tarihin İlkeleri ve Tarih Felsefesi Üzerine Başka Yazılar)
  • ⟨‹Yalnızca ölülerin hakkında
    iyiden başka bir şey söylenmez.›⟩ (Speculum Mentis ya da Bilginin Haritası)
  • Yüce, guzelin ilk ve en temel şeklidir. (Bir Sanat Felsefesinin Ana Hatları)
  • ⟨‹Kendimizi ve dünyamızı, yalnızca iyi mi
    yaşayacağımızı öğrenmek için anlamaya çalışırız.›⟩ (Speculum Mentis ya da Bilginin Haritası)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş