Eğitim

Profesyonel – Duşan Kovaçevic Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Profesyonel – Duşan Kovaçevic Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Profesyonel kimin eseri? Profesyonel kitabının yazarı kimdir? Profesyonel konusu ve anafikri nedir? Profesyonel kitabı ne konu alıyor? Profesyonel PDF indirme linki var mı? Profesyonel kitabının yazarı Duşan Kovaçevic kimdir? İşte Profesyonel kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Duşan Kovaçevic

Çevirmen: Başar Sabuncu

Çevirmen: Bilge Emin

Yayın Evi: Mitos Boyut Yayınları

İSBN: 9789758648948

Sayfa Sayısı: 64


Profesyonel Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sırp yazar bu oyununda, Yugoslavya’daki büyük dönüşümden önceki ve sonraki toplumsal-politik yaşamı, bir entelektüelin yaşamöyküsü içinde, kara-güldürü türünde, ironik bir üslupla konu alıyor. Demokrasiye geçişten sonrasında eski ‘mutlak devlet’ anlayış ve alışkanlıklarının ülkedeki bu dönüşüme uyum sağlamakta geride kalmış olduğu gösterilirken, polis örgütlerinin entellektüelleri seyretme öykülerinin, dünyanın her yerinde hep birbirine benzediği de ortaya çıkmaktadır.


Profesyonel Alıntıları – Sözleri

  • “Gündüze özgü tüm selamlaşmaları gündemden kaldıralım. Gün ortasında bile gece selamı verelim. Gün doğumu bizi aydınlatana kadar, bu şekilde davranmakta direnelim”.
  • bizim memlekette her şey bugünden yarına değişmiş olur esasen…
  • Kimsenin bana bir şey verdiği yok Teya. Benden yalnızca alıyorlar, soyup soğana çeviriyorlar beni.
  • Kendi yaşamı haricinde, her şey kendisinin.
  • Yaşamları süresince göremedikleri saygıya, akıp giden dönemin yüzlerinde bıraktığı izler hatırına olsun kavuşabilmek için, bazı insanların, yaşlanmaya can attıklarını düşünüyorum kimi vakit.
  • “Doğa, maymunu sadece bir milyon yılda insanlaştırdı; komünizm ise, yalnızca elli yılda, insanı tekrardan hayvanlaştırdı”
  • Hiç değilse bugün sinirlenmek zorunda değilsin,” diyordum kendi kendime.
  • bence mühim olan tek şey, her insana borcumu ödemekti.
  • Yaşamım süresince, kaçıklarla ayaktakımına harcadığım dikkatin birazını aklı başlangıcında insanlara ayırmış olsaydım, ben de zekice bir şeyler yapabilirdim bir ihtimal!
  • Her insan, sözcüklerin ardına saklar düşüncelerini.
  • Her birimizin kaderi apayrı!
  • Bir yabancıdan söz eder benzer biçimde söz ediyor senden; fakat dünyada en sevilmiş olduğu sensin.
  • Hastane odasında kendini astı… Hastalığı kendisiydi, kendi kendini iyileştirdi.
  • Bugünlerde hepimiz bir şeyler yazıyor, fakat kimse yazara benzemiyor. Ne kadar yazara benzemezsen, o denli fazlaca kitap yazıyorsun…


Profesyonel İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Biri hayatınızı kayıt altına alsın ister miydiniz?: (Hey hey Tanrı değil! :D)
Yine sorularla dolu bir araştırma 🙂
Atıldığımız (Dasein) şu dünyada büyük mücadeleler ile iyi fena bir yaşamın içinde debelenirken, anılarımızla geçmişi, hayallerimizle geleceği elimizde tutuyoruz. ‘Şimdi’ ise hep bir akış halinde, ‘şimdi’ durmadan geçmişe ve geleceğe dönüşürken ikimiz de ‘şimdi’nin ‘anı kutularıyız’ işte..
Peki yaşamınızın belli bir bölümünde her yaptığınız eylemin, konuşmalarınızın, kaybettiklerinizin ve kazandıklarınızın tek tek kayıt altına alındığını, ‘şimdi’nizin durmadan kendi içinde ‘şimdi’ kalmaya devam ettiğini varsayarsak ne hissederdiniz?
Evet evet bu aşamada rolünü oynadığınız senaryonuzu elinizde kitap haliyle tuttuğunuzu hayal ediyorsunuz 🙂 Hatta kitabın son kısmında ‘’Ve senaryoyu eline alır’’ yazıyor. Evvelinde okusaydık bunların hiçbiri olmazdı fakat her neyse..
Kovačević hepimizin aslen içten içe mühim biri olma arzusunu gün yüzüne çıkarmış bu eserinde. Her birimiz birileri tarafınca görülmek, önemsenmek, dikkate alınmak için çırpınmıyor muyuz? Eylemlerimiz çoğu zaman sevilmeye, kıymet görmeye, kayda geçirilmeye yönelik değil mi? Birilerinin anılarında kayıt altına alınmak istemiyor muyuz?
Mesela seneler sonrasında biriyle olan anınızın (hele de güzel bir anıysa) o şahıs tarafınca size hatırlatılması hoş bir haz vermiyor mu? Birbirimizin aklında kalabilmeye çalışırken unutulmak değil mi en büyük korkumuz? Unutulmamak için sığındığımız tek liman anıların gizli saklı kuytusuyken, birisi çıkıp o anıları size ilişkin tüm nesnelerle saklasa ve bigün, hem de en bıktığınız, kendinize yabancılaştığınız, doğduğunuza nalet okuduğunuz bigün, koca bir bavulla beraber getirip önünüze serse ne düşünürsünüz?
Yaşamınızın belirli bir kısmı orada, o bavulun içinde duruyor. Ağzınızdan çıkan her söz öykü, her anlatı roman olmuş. Her bir diyaloğunuz kitap halinde önünüzde duruyor. Bir meyhanede anlattığınız askerlik anısı, biriyle yaşadığınız nahoş bir kavga, sarhoş olup karıştığınız kabahat.. Kaybettiğiniz eldivenler, bir lokanta çıkışı düşürdüğünüz şapkanız, yağmurlu bir günde eski bir bankta unuttuğunuz şemsiyeniz, hepsi bavulun içinde anılarınızla yan yana size bakıyor.
Ve size sizi konu alıyor bir yabancı, ömrünüzün bir bölümünde yanınızda gezen fakat sizin asla bilincinde bulunmadığınız o şahıs, size unuttuğunuz sizi tüm unuttuğunuz eşyalarınızla konu alıyor.
Bu şey benzer biçimde olur, Truman Show’un Truman tarafınca bir gecede izlenmesi benzer biçimde, doğal biz düzmece hayatlar yaşamıyoruz o şekilde değil mi? O okyanusun ötesinde bir duvar falan yok? Ve kameralar durmadan üzerimizde aynı eylemleri gerçekleştirmemiz için hazırolda beklemiyor? 🙂 Bu başka bir incelemenin konusu olsun.
Kitap bir gizli saklı polisin (Luka) -devlet hizmeti nedeniyle-, paracı bir adamı (Teya) suçlamak için kanıt bulmaya çalışırken onun yaşamını ezberlemesini, not etmesini mevzu alıyor. Onun yaşamından çaldırmış olduğu tüm anıları tek tek kaydediyor bu polis, bir hırsıza dönüşüyor ‘anı hırsızına’ fakat bu anı hırsızı gün geliyor tüm çaldıklarını aslolan sahibine iade ediyor. Anılarını yine hatırlayan Teya kendisini tanıyor tekrardan.
Kitapta hem ferdin kendi kendisini keşfetmesi hem de ilişkin olduğu sistemi keşfetmesi yansıtılmış. Yani karakterler hem kendileriyle çatışıyor hem de sistemle.
Diğer taraftan Kovačević etkili bir iktidar eleştirisi yapıyor kitabında. Devlet ve kişi yabancılaşmasını bir o kadar güzel yansıtıyor ki, okuru sıkmadan sistemlerin yabancılaştırdığı insanların bigün birbirlerini anladıklarında, sistemlerin aslen bu insanları birer kukladan öte görmediğini belirtmeye çalışıyor itinayla.
Yarı ömrünü, devletin takip etmesini istediği bir insanın niçin kapitalizmi savunduğunu anlamaya emek harcayarak geçiren Luka, en büyük kazığı gene kendi devletinden yediğinde, takip etmiş olduğu o adama tüm anılarını teslim eder.
Kovačević Luka’yı o şekilde bir yazmış ki günümüz ‘görev insanı’nın tipik bir örneği olarak bizimle yüzleştiriyor kitapta. Fakat vazife insanı Luka, en kıymetli varlığı olan oğlunu yok etmeye süregelen bu sistemi görünce yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyor.
Ne de olsa düşüncelerimiz, duygularımızın şiddetiyle değişmiş olur yaşamımızda.
Teya ise bana nazaran, duyguları şizoidleşirken, düşünceleri karmaşıklaşan bir bireyi yansıtıyor, paracı sistemdeki doyumsuzluğu ve savurganlığı ifade ediyor. Sanki yazar Luka’nın Teya’ya teslim etmiş olduğu o anılarda, kapitalizmin sosyalizmden alması ihtiyaç duyulan dersler bulunduğunu ima ediyor okura.. En mühim ders de yaşamımızı bir kitle endüstrisi haline getiren, çağımızı hızlandırıp, değerimizi azaltan kapitalizmin bu olağanca değişiminde, bizi biz meydana getiren değerleri elimizde tutmamız gerektiğiydi kim bilir.
Bavulunuzu kaybetmeyin, o bavula sistemlerin değiştiremediği duyguları yükleyin, anılarınızı biriktirin, yaşamın hızında kaybolmayın, yavaşlığı bir kitabın her kelimesinde kıymetli hale getirin. Senaryoyu önden okuyamadık fakat bu bir noktada tekrardan yazamayacağımız anlamına gelmiyor..
Hayatınızın her anını kayıt altına niçin siz almıyorsunuz ki, kendimizi tanımayan bir yabancı değil miyiz sonuçta?
https://www.youtube.com/watch?v=Mix2xFrBN6A
Keyifli okumalar 🙂 (Δες Τινα)

Mitos Boyut, Duşan, Tragedya, Tiyatro…: NOT: Bu araştırma Mitos Boyut ve Duşan Kovacevic tanıtımı ihtiva eder. Okuyun, okutun amacı güdülmektedir.
1948 doğumlu ve hala hayatta olan Duşan Kovacevic, oyun yazarı, senarist, tiyatro ve beyaz perde yönetmenliği ile isim yapmıştır. Tiyatronun içinde deyim yerindeyse kalbinde yetişmiş biridir. Bunca saydığımız hususi durumunun yanısıra Lizbon’da Sırbistan büyükelçiliği de yapmıştır. Adını şimdiye kadar duymadığım yazarın eserlerinin 23 dile çevrildiğini öğrenince şaşırmadım değil. Türkçeye çevrilen eserlerinden Profesyonel (oyun), Buluşma Yeri, İntiharın Genel Provası ve Dar Ayakkabıyla Yaşamak adlı dört oyunu bulunmaktadır. Bu oyunlardan, İntiharın Genel Provası, 2009 – 2010 sezonunda İstanbul Kent Tiyatroları tarafınca sahnelenmiştir. Profesyonel (oyun) adlı oyunu ise gene, 2009 – 2010 sezonunda İstanbul Devlet Tiyatrosu’nca oynanmıştır. Buluşma Yeri adlı oyunununun, 2010 – 2011 sezonunda, İstanbul Kent Tiyatroları tarafınca sahnelenmesi ile, Duşan Kovacevic İstanbul sahnelerinde, eş zamanlı olarak üç ayrı oyun ile izleyici karşısına çıkmıştır. Oyunların üçü de, sergilendiği dönemde, büyük başarı kazanmıştır. Dar Ayakkabıyla Yaşamak oyunu ise 2013 – 2014 sezonunnda Ankara Sanat Tiyatrosu’nca sahnelenmiştir.
Bu güne kadar birçok yazar okudum, tanıdım sadece Duşan’ın seçimi sanki bolca baharatlı bir yiyecek yiyormuşum hissi uyandırdı. Tiyatro eseri okurken diyalogların yoğunluğundan eserin ne anlatmak istediğini anlama adına çaba sergiler hatta internetten informasyon bile kovalarız. Açar araştırma okuruz. Duşan Kovacevic, anlattığı karakterlerin bulundukları durumu en ince ayrıntısına kadar bizlere aktarıyor. Duygudurumlarını, nerede olduklarını, hangi yüz haline haiz olduklarına kadar informasyon sahibiyiz. Gözünde canlandırma noktasında neredeyse kafamızın içinde bir fotoğraf çiziyor. Hayal gücümüze fazla iş düşmüyor.
Kitaplar hacimsiz, sadece anlatılanlar epey hacimli. Gözüme batan bir nokta var ise o da diyaloglar esnasında gelişen tekrarlar. Örnek verecek olursam:
BEN: Buradan gitmemi mi istiyorsun?
KARŞIDAKİ: Buradan gitmeni mi isterim? benzer biçimde sual duvara çarpıp yine sahibine dönüyor. Ancak fazlaca önem verilecek bir durum değil. Anlatımı ya da akıcılığı kaybettirmiyor.
Mitos Boyut Yayınları’na gelecek olursak…
Adem_yce ile Thewasteland’nin bu yayınevinden eserleri okuduğuna tanık olmuş fakat bir türlü ele alamamıştım. Araştırdığımda tarihin tozlu sayfalarında kalmış bir çok eserin bugün bizlere ulaşmasını sağladığını gördüm. Sanatın ve sanatçının yanında duran bir yayınevi. Bir çok kitabının baskısının tükenmesi üzücü olsa da tragedya ve tiyatro eserlerini bizlere aktardığı için büyük saygıyı hak ediyorlar. Ayrıca not düşmek gerekirse halihazırda ”Oyun Yazma Yarışması” da düzenlemekteler. Şimdiden keyifli okumalar arzuluyorum. Bu yazarın ve yayınevinin izine düşün dostlar. (Homeless)


Profesyonel PDF indirme linki var mı?


Duşan Kovaçevic – Profesyonel kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Profesyonel PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Duşan Kovaçevic Kimdir?

12 Temmuz 1948 tarihinde Mrdjenovac, Sırbistan’da doğan Sırp oyun yazarı, senarist, tiyatro ve beyaz perde yönetmeni olarak isim yapmıştır. “Belgrat Tiyatro, Film, Radyo ve TV Akademisi”nden 1973 senesinde mezun oldu. Belgrat TV’de dramaturg olarak 1978 yılına kadar çalıştı. 1986-1988 yılları aralığında Dram Fakültesi’nde hocalık yapmış oldu. 1998 yılından bu yana, Belgrat’ta bulunan Zvezdara Tiyatrosu’nun Sanant Yönetmeni’dir. Ayrıca, Portekiz’de Lizbon kentinde Sırbistan Büyükelçisi olarak vazife yapmış oldu. Sırp Bilim ve Sanat Akademisi üyesidir. Oyunları 21 dile çavirilmiştir. Türkçeye çevirilmiş, Profesyonel (oyun), Buluşma Yeri, İntiharın Genel Provası ve Dar Ayakkabıyla Yaşamak adlı dört oyunu bulunmaktadır. Bu oyunlardan, İntiharın Genel Provası, “2009 2010 sezonu”nda İstanbul Kent Tiyatroları tarafınca sahnelenmiştir. Profesyonel (oyun) adlı oyunu ise gene, “2009 2010 sezonu”nda İstanbul Devlet Tiyatrosu’nca oynanmıştır. Buluşma Yeri adlı oyunununun, “2010 2011 sezonu”nda, İstanbul Kent Tiyatroları tarafınca sahnelenmesi ile, Duşan Kovacevic İstanbul sahnelerinde, eş zamanlı olarak üç ayrı oyun ile izleyici karşısına çıkmıştır. Oyunların üçüde, sergilendiği dönemde, büyük başarı kazanmıştır. Dar Ayakkabıyla Yaşamak oyunu ise “2013 2014 sezonu”nda Ankara Sanat Tiyatrosu’nca izleyici ile buluşturulmuştur[1]. Ayrıca bir Sinema yönetmeni olan Duşan Kovacevic 2002 yılında yapılmış, Profesionalac adlı filmi ile, 2004 senesinde, 23.Uluslararası İstanbul Film Festivali’ne iştirak etmiştir. Profesionalac adlı filmi ile “Uluslararası İstanbul Film Festivali Jüri Hususi Ödülü”ne sahib olmuştur. Film, sonrasında Motreal Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” ödülü sahibi olmuştur. Senaryo yazarı olarak çalmış olduğu filmler içinde, Emir Kusturica’ 1995 yılında yapılmış Yeraltı filmide vardır.


Duşan Kovaçevic Kitapları – Eserleri

  • Profesyonel
  • İntiharın Genel Provası
  • Dar Ayakkabıyla Yaşamak
  • Buluşma Yeri
  • Yıldız Tozu
  • Ocak’ta Bahar
  • Kunduracı Doktor
  • Balkan Ajanı


Duşan Kovaçevic Alıntıları – Sözleri

  • “Her şey ateş pahası olmuş. Deterjanın üstüne dört fiyat koymuşlar. En kötüsü ne biliyor musun, insanlar, deterjan bulabiliyorlar diye memnun. Durum, vahim.” (Balkan Ajanı)
  • Yaşamları süresince göremedikleri saygıya, akıp giden dönemin yüzlerinde bıraktığı izler hatırına olsun kavuşabilmek için, bazı insanların, yaşlanmaya can attıklarını düşünüyorum kimi vakit. (Profesyonel)
  • Islak çamaşırlara tutunsam, onlar bile kurur. (Kunduracı Doktor)
  • Her insanoğlunun iki eli ve iki ayağı vardır. Kafası olan insan sayısı ise azdır!
    Kafan yok mu senin!
    Yok kardeşim! (Kunduracı Doktor)
  • Av esnasında katliam ceza hukukunda geçmez. Kaza sayılır. Bizim köyde, birinden nefret ediyorsan onu ava çağrı edersin, sonrasında da vurursun!… (Balkan Ajanı)
  • Gerçeği severim ben! Kimin hoşuna gidiyorsa gider… Temiz hesap! (Yıldız Tozu)
  • “Düşünüyordum ki, nefesim kesildiğinde rahatlayacağım. Ama yanıldım.” (Buluşma Yeri)
  • “Sanki ehliyetli hırsızlık yapılıyor.” (İntiharın Genel Provası)
  • İnsanlık zamanı, bir savaşın tarihidir. Arada bir, yeni silahların buluş edilmesi ve eski silahların temizlenmesi için ara verilir. (Buluşma Yeri)
  • “Seni insan kılıklı çekecek bir fotoğrafçımız yok” (Kunduracı Doktor)
  • Felsefeciler derler ki: İnsanın en büyük sırrı kendisidir. Böylece kendinden kaçar ve başkalarının sorunlarını çözer. Yani sen bir suçlusun, minik, fena, kirli, sefil, acayip ve buruksun. (Kunduracı Doktor)
  • “Savaşta yıkılmış köprülerin, binaların ve heykellerin mimarıdır o.” (İntiharın Genel Provası)
  • Camdan izledim. İnsanlar yiyecek yiyor, güzel yemekler, şarap içiyor ve eğleniyor, oysa yüz metre ötesinde insanoğlu öldürülüyor. Minik masada ise resimli bir radyo vardı. Sanki sinemadasın, fakat daha minik. Minik resimler, minik insanoğlu… Orada ateş ediliyor, burada ise ev sineması izlenirken gülünüyor. (Ocak’ta Bahar)
  • “Şimdi ise bu hastalıklı uygarlıkta, her şeyi içimize atıyoruz, bir çöp kutusuyuz aslında. Ruhsal çöp kutumuz döküntülerle dolunca, kirlilik oluşuyor. Zehirlenmeler yaşanıyor.” (İntiharın Genel Provası)
  • Delireceğim ya… Tuna nehrine atlayacağım. (Kunduracı Doktor)
  • “Hırsızlar namuslu insanların kaderini belirliyor. Böyle iktidarın içine sıçayım..” (Dar Ayakkabıyla Yaşamak)
  • Eğer bir aileyi, fotoğraf çerçeveleri haricinde bağlayan bir şey yoksa, o ailenin dağılması gerekir! (Buluşma Yeri)
  • “Eğer her şey alınıp, satılabiliyorsa, o vakit yaşamın hiçbir kıymeti yok…” (Kunduracı Doktor)
  • 1 Mayıs! 1 Mayıs!
    1 Mayıs cennetimiz!
    1 Mayıs gururumuz!
    Gururu, mutluluğu, tüm işçilerin!
    Mutluluğumuzun sonu gelmez
    Söylediğimiz şarkı 1 Mayıs olunca! (Dar Ayakkabıyla Yaşamak)
  • “Vatandaşı olarak yaşadığımız ülke, insafsızca bölünmüş ve sakatlanmıştır. Gördüğünüz gibi… Bizim gövdemiz gibi…” (İntiharın Genel Provası)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş