Eğitim

Psişik İşler – James G. Frazer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Psişik İşler – James G. Frazer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Psişik İşler kimin eseri? Psişik İşler kitabının yazarı kimdir? Psişik İşler konusu ve anafikri nedir? Psişik İşler kitabı ne konu alıyor? Psişik İşler PDF indirme linki var mı? Psişik İşler kitabının yazarı James G. Frazer kimdir? İşte Psişik İşler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: James G. Frazer

Yayın Evi: Pinhan Yayıncılık

İSBN: 9786059460248

Sayfa Sayısı: 104


Psişik İşler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu dünyada iyi ve fena birbirinden neredeyse ayrılmaz şekilde beraber gelişir; iyi bilgisi, fena bilgisiyle o şekilde kaynaşmış ki, ve bunlar fark etmesi o denli zor ve yanıltıcı benzerlikler gösterirler ki Psişenin ayıklamak ve ayırt etmek için aralıksız çaba gösterdiği bu birbirine karışmış tohumlar bundan daha çok iç içe geçemezdi.

Areopagitica, JOHN MILTON

Bu metin, batıl inancın dikkatsizlik edilen yanına dikkat çekebileceği ve hâlâ çağdaş toplumun çerçevesini oluşturan büyük kurumların erken evveliyatına yönelik araştırmaları teşvik edeceği umuduyla yayımlandı. Bu kurumların kimi zaman çürük temellere oturmuş olduğu görülünce bunların çökeceği sonucuna varmak acelecilik olur.

İnsan oldukça meraklı bir canlıdır, alışkanlıklarını ne kadar deşersek o denli meraklı bulunduğunu görürüz. İnsan canlıların en rasyoneli olabilir fakat kesinlikle en fazla saçmalayanıdır.

Ama şaşırtıcı ve hayret verici olan şu ki, insanoğlu tüm saçmalıklarına karşın, ya da kim bilir o saçmalıklar yardımıyla sürekli olarak ileri gitmektedir.

İnsan yanlış öncüllerden sık sık doğru sonuçlara ulaşmaktadır: Saçma bir kuramdan yararlı bir uygulama çıkarmaktadır. Ahmaklığın gizemli şekilde bilgeliğe saptığı ve kötülükten iyiliğin doğduğu birkaç yol gösterebilirse eğer, bu kitap yararlı bir amaca hizmet etmiş olacaktır.


Psişik İşler Alıntıları – Sözleri

  • Cenup Celebes’in Macassar ve Bugineese kabilelerinde ensest en büyük suçtur; fakat ille de suçlu çiftin kanının dökülmesi gerekmez, zira halk toprağın bu tip suçluların kanlariyla kirlenmesi halinde nehirlerin kuruyacağını balık sıkıntısı baş göstereceğini ekin ve meyve hasadının düşeceğini…..iç huzursuzluk çıkacağını ve köyün büyük felaketlerle karşı karşıya kalacağını düşünür. Dolayısıyla suçlular kanları dökülmeden cezalandırılır; çoğu zaman bir çuvalın içine konarak denize atılırlar…
  • Britanya Columbiasindaki Shushwap Yerlilerinde dul hanım ve erkekler ölenin hayaletini uzak tutmak için yataklarının etrafını dikenli çalılarla çevirirler; hatta hayaletin yataklarını paylaşmaya kalkma ihtimaline karşı bizzat dikenli çalılarin üstünde yatarlar.
  • Dul hanım ve erkekler ölen karı ya da kocalarına daha fena görünürler ve dolayısıyla onlara karşı hususi önlemler almaları gerekir. Mesela Alman Togosunun Agome bölgesinde yaşayan siyah Ewelerde dul bir karı kocasının gömülü olduğu kulübede altı hafta kalmak zorundadır. Kadın çıplak, saçları kesilmiş olur ve kocasının hayaletinin fazla rahatsız eden teklifsizliklerini püskürtmek için yanında bir sopa bulunur, zira hanım bu teklifsizliklere boyun eğerse aynı noktada can verir…
  • …Isveçliler kıtlığı da bolluğu da krallarının iyiliğine yada kötülüğüne bağlarlardı. Kıtlık zamanında, ürünün bollaşması için krallarını tanrılara kurban ettikleri bilinmektedir…
  • Aziz Patrick’e atfedilen bir sözde, adil bir kralın saltanatına birlikte rol alan nimetler içinde ” güzel hava, durgun deniz, bolca mahsul ve meyve dolu ağaçlar da” sayılmaktadır…
  • Aslında birazcık akıl yürütmeyle hiçbir inancın, insanoğlunun ekonomik ve dolayısıyla toplumsal gelişimini ru­hun ölümsüzlüğüne olan inanç kadar geciktirmediği söy­lenebilir; zira bu inanç, kuşaklar ve çağlar süresince ya­şayanların gerçek arzularının ölülerin düşsel arzularına feda edilmesine niçin olmuştur. Bu inanç yüzünden boşa giden ya da yok olan yaşam ve mal mülk miktarı korkulu ve hesapsızdır.
  • Borneo’nun Dağ Dyakları ensestten nefret ederler ve kuzenlerin dahi birbiriyle evlenmesine izin vermezler.
  • Travancore’ da boğulma, asılma ve benzeri bir nedenle ölenlerin ruhlarının şeytana dönüşerek etrafta dolaşıp insanlara çeşitli şekillerde zarar verdiğine inanılır. Bilhassa de asılarak idam edilen katillerin hayaletlerinin idam edildikleri yerle çevresine musallat olduğuna inanılır. Bunu önlemek için öldükten sonrasında suçlunun topukları kılıçla kesilir ya da diz arkası kirişi kesilir…
  • Karenlere nazaran zina ya da gayrimeşru ilişki, vakaya karışanlarla onların ailelerinden başka asla kimseyi ilgilendirmeyen etik suçlar değildir: Toprağı kurutarak ve bereketini azaltarak tabiatın denge­sini maddi olarak etkilemişlerdir; bu, besin ikmalini daha kaynaktan keserek tüm toplumun varlığını tehdit eden kamusal bir suçtur. Ancak bu suçun toprağa verdiği mad­di zarar, domuz kanı akıtmak suretiyle maddi olarak telafi edilebilir.


Psişik İşler İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İmgeler: Bazı inançlar vardır benlikten sökülüp atılmaz. Bazı tabular, töreler, totemler vardır. Seneler geçse de hala içimizde sürer gider. Kitapta ilkel kabilelere yolculuğa çıkan okur, şaşkınlık verici vakalara tanık olacaktır.Davranıslara da tesir edeceğine inanırım. Iyi okumalar. (Umut Ök)

# spoiler
Batıl inançlarla ilgili bildiklerimizin dışına çıkan bir kitap. Kitapta bu biçim inanışların oldukca çeşitli ve garip bulunduğunu görüyoruz. Yazar bardağın dolu tarafını görmüş ve batıl inançları dört kurum üstünden incelemiş. (Yönetim, hususi iyelik, evlilik, insan yaşamına saygı) Sizi şaşırtacak kısım ise bu inanışların toplumdaki pozitif tesirleri, batıl inançlara daha ilkin asla bu açıdan bakmamışsınızdır. Ustalıkla yazılmış ve detaylı bir araştırmanın ürünü. (Mavisever)

Kitap 6 bölümden oluşuyor.Kısa bir batıl inanca giriş niteliği taşıyor aslına bakarsanız yazarın kendisi de din ve kilise benzer biçimde kurumlar hakkında değinmeyeceğini ve dört önerme üstünden batıl inancın kurumlarımızın iyi mi gelişimini etkileyeceğini söylüyor.Bu dört önerme için dört bölüm ayırmış ve hepsini kanıtlamaya çalışmış.Bu dört kurumdan bahsedicek olursak yönetim,hususi iyelik,evlilik ve insan yaşamına saygı.Bunu da dört önermeyle açıklıyor önermeleri de;
1. Batıl inanç belli ırklarda ve belli dönemlerde yönetime bilhassa de monarsik yönetime duyulan saygıyı güçlendirmiş ve dolayısıyla kamu düzeninin oluşmasına ve sürdürülmesine katkıda bulunmuştur.
2. Batıl inanç belli ırklarda ve belli dönemlerde hususi mülkiyete duyulan saygıyı güçlendirmiş ve dolayısıyla iyelik güvencesine katkıda bulunmuştur.
3.Batıl inanç belli ırklarda ve belli dönemlerde evliliğe duyulan saygıyı güçlendirmiş ve dolayısıyla hem evliler hem de evli olmayanlar içinde cinsel terbiye kurallarının
daha katı bir şekilde gözetilmesine katkıda bulunmuştur.
4.Batıl inanç belli ırklarda ve belli dönemlerde insan yaşamına duyulan saygıyı güçlendirmiş ve dolayısıyla insan yaşamının korunmasına katkıda bulunmuştur.
Yukarı da belirtiğim benzer biçimde kitap bölümlerde bu önermeleri destekleyen kanıtlar var bazıları kanınızı donduracak bazıları acaba şimdi olsa iyi mi olurdu diye düşüneceğiniz kısa dolgun bir kitap.Keyifli okumalar. (yerkuşağı)


Psişik İşler PDF indirme linki var mı?


James G. Frazer – Psişik İşler kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Psişik İşler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı James G. Frazer Kimdir?

James George Frazer (d. 1 Ocak 1854, Glasgow, İskoçya – ö. 7 Mayıs 1941), İskoç toplumsal antropolog. İskoç insanbilimci, yazar ve halk bilimci James George Frazer, 1 Ocak 1854’de Glasgow’da hayata merhaba dedi. Babası Rahipti. 1869-1874 içinde Glasgow Üniversitesi’nde eski Yunan ve Latin Edebiyatı öğrenimi görmüş oldu. Frazer’ın insanbilimine ilk ilgisi, İngiliz evrimsel insanbilimci Edward Tylor’ın 1871’de piyasaya sürülen “Primitive Culture” (İlkel Kültür) kitabını okumasıyla başladı. 1874-1879 içinde Cambridge Üniversitesine bağlı Trinity College’ da talebe iken din bilimci W Robertson Smith ile tanışması bu ilginin artmasında mühim rol oynadı. Frazer, 1879 da Trinity College’ da öğretim üyesi oldu. 1907-1908 yıllarını, toplumsal insanbilim profesörü ünvanı alan ilk şahıs olarak Liverpool Üniversitesi’nde geçirdi. Ertesi yıl Cambridge’e döndü ve yaşamı süresince bu üniversitede çalıştı. 7 mayıs 1941 tarihinde Cambridge’de öldü.


James G. Frazer Kitapları – Eserleri

  • Altın Dal 1
  • İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük
  • Psişik İşler
  • Altın Dal 2
  • Günah Keçisi
  • Ateşin Kökenine Dair Mitler
  • Büyük Tufan
  • Adonis, Attis, Osiris
  • Ruhun Tehlikeleri ve Tabu
  • Adonis,Attis,Osiris
  • The Belief in Immortality and the Worship of the Dead, Vol. 2 (of 3)
  • The Belief In Immortality and The Worship of The Dead


James G. Frazer Alıntıları – Sözleri

  • Travancore’ da boğulma, asılma ve benzeri bir nedenle ölenlerin ruhlarının şeytana dönüşerek etrafta dolaşıp insanlara çeşitli şekillerde zarar verdiğine inanılır. Bilhassa de asılarak idam edilen katillerin hayaletlerinin idam edildikleri yerle çevresine musallat olduğuna inanılır. Bunu önlemek için öldükten sonrasında suçlunun topukları kılıçla kesilir ya da diz arkası kirişi kesilir… (Psişik İşler)
  • Asya ve Atina’nın çağdaş Yunanları tanrının vücut bulmuş hali olarak gördükleri insanları kurban ettiğine nazaran, tarihin şafağında Arricia Ormanları’nda yaşayan yarı barbar Latinlerin de benzer bir geleneğe haiz olmaları {hiç de} olasılık dışı değildir. (Günah Keçisi)
  • “Hiyeroglif yazıda nefretin sembolü balıktı.” (Ruhun Tehlikeleri ve Tabu)
  • Ey hastalık git buradan ; evine dön; bu yoksul topraklarda ne işin var? (Altın Dal 2)
  • kıbrıs’ta geleneksel olarak tüm bayanların evlenmeden ilkin, adı ister afrodit ister astarte isterse başka bir şey olsun, tanrıçanın tapınağında yabancılara fahişelik yapması gerekmekteydi. benzer geleneklere batı asya’nın birçok bölgesinde rastlanmaktadır. bu uygulamanın sebebi ne olursa olsun ona son aşama saygı duyuluyordu; o, bir kösnü alemi olarak değil, adi bölgeden bölgeye farklılıklar göstermekle beraber tipi asla değişmeyen batı asya’nın büyük ana tanrıçası için yerine getirilen ciddi bir dini vazife olarak görülmekteydi. dolayısıyla babil’de ister varlıklı olsun ister yoksul, her kadının yaşamında bir kere mylitta, iştar ya da astarte’nin tapınağında bir yabancının koynuna girip, bu mukaddes fahişelikten kazanılmış olduğu parayı tanrıçaya adaması gerekmekteydi. mukaddes alan geleneği yerine getirmek için bekleyen hanımlarla dolup taşardı. bazılarının senelerce beklemesi gerekirdi. (Adonis, Attis, Osiris)
  • Karenlere nazaran zina ya da gayrimeşru ilişki, vakaya karışanlarla onların ailelerinden başka asla kimseyi ilgilendirmeyen etik suçlar değildir: Toprağı kurutarak ve bereketini azaltarak tabiatın denge­sini maddi olarak etkilemişlerdir; bu, besin ikmalini daha kaynaktan keserek tüm toplumun varlığını tehdit eden kamusal bir suçtur. Ancak bu suçun toprağa verdiği mad­di zarar, domuz kanı akıtmak suretiyle maddi olarak telafi edilebilir. (Psişik İşler)
  • Yağmur tanrısını zorlamanın bir başka yolu da onu sık sık ziyaret ederek rahatsız etmektir. (Altın Dal 1)
  • Aslında birazcık akıl yürütmeyle hiçbir inancın, insanoğlunun ekonomik ve dolayısıyla toplumsal gelişimini ru­hun ölümsüzlüğüne olan inanç kadar geciktirmediği söy­lenebilir; zira bu inanç, kuşaklar ve çağlar süresince ya­şayanların gerçek arzularının ölülerin düşsel arzularına feda edilmesine niçin olmuştur. Bu inanç yüzünden boşa giden ya da yok olan yaşam ve mal mülk miktarı korkulu ve hesapsızdır. (Psişik İşler)
  • Kıbrıs’ta geleneksel olarak tüm bayanların evlenmeden ilkin, adı ister Afrodit ister Astarte isterse başka bir şey olsun, tanrıçanın tapınağında yabancılara fahişelik yapması gerekmekteydi. Benzer geleneklere Batı Asya’nın birçok bölgesinde rastlanmaktadır. Bu uygulamanın sebebi ne olursa olsun ona son aşama saygı duyuluyordu; o, bir kösnü alemi olarak değil, adi bölgeden bölgeye farklılıklar göstermekle beraber tipi asla değişmeyen Batı Asya’nın büyük Ana Tanrıçası için yerine getirilen ciddi bir dini vazife olarak görülmekteydi. Dolayısıyla Babil’de ister varlıklı olsun ister yoksul, her kadının yaşamında bir kere Mylitta, İştar ya da Astarte’nin tapınağında bir yabancının koynuna girip, bu mukaddes fahişelikten kazanılmış olduğu parayı tanrıçaya adaması gerekmekteydi. Kutsal alan geleneği yerine getirmek için bekleyen hanımlarla dolup taşardı. Bazılarının senelerce beklemesi gerekirdi. (Adonis, Attis, Osiris)
  • ve yeşildir yaşamın altın ağacı. (Altın Dal 1)
  • Semadireklilerin taşkın için öne sürdükleri sebepler son aşama dikkat çekiciydi. Onlara nazaran yıkım, ağır bir sağanak yağmur sebebiyle değil, o zamanlar Karadeniz ve Akdeniz’i birbirinden ayıran setin parçalanması sonucu deniz seviyesinin ani ve alışılmadık bir şekilde yükselmesiyle ortaya çıkmıştır. O dönemde, bu bariyerler ardında engellenen çok büyük miktardaki su özgür kalmış ve karşı taraftaki karada kendisine, günümüzde İstanbul ve Çanakkale Boğazı olarak malum ve o günden bu yana Karadeniz’in sularının Akdeniz’e karıştığı bir pasaj açmıştı. (Büyük Tufan)
  • Bir şeyi biliyormuş benzer biçimde görünüyorsan, o şeyi hakkaten bilmek en iyisidir. (İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük)
  • Ölülerin ruhları kötüdür ve zevk aldıkları tek şey yaşayanlara zarar vermektir. (Ruhun Tehlikeleri ve Tabu)
  • …bir kötülükten kurtulmakla bir iyilik elde etmek yalnız bir ve aynı şeyin değişik yüzleridir… (Günah Keçisi)
  • “Her gün bazı erkekler, kadınlar ve çocuklar göğe tırmanırlar ve yeniden ağacın dallarını kullanarak geri inerlermiş. Bir gün yukarı doğru tırmanırlarken Kakan adlı yaşlı bir şahin bir çubuğu diğerinin üzerinde hızla döndürerek ateş yakmanın yolunu bulmuş. Fakat bu kuş ile beyaz bir şahinin arasındaki sürtüşmeden ötürü tüm bölgeyi ateş sarmış ve ne yazık ki çam ağacı yanmış; bu yüzden yukarı çıkan insanlar yeniden yeryüzüne dönememiş ve bu hadiseden sonra gökyüzünde kalmışlar. Yukarıda kalan insanların kafalarında, dirseklerinde, dizlerinde ve diğer eklem yerlerinde kristaller oluşmuş; geceleri bu kristaller parlıyormuş. Bu parıltılar aslında bizlerin yıldız olarak adlandırdığı şeylermiş.” (Ateşin Kökenine Dair Mitler)
  • “Koreliler ters giden her şeyi fena ruhlara bağlarlar. Fena talihin, devletteki suistimallerin, maddi şanssızlıkların, güç yada mevki kaybının ardında iblislerin kötülükleri yatar. Sadece kuvvetli bir iblis tarafınca yakalanmış olan fakat onu istediği benzer biçimde çekip çevirerek kullanabilen Pan-su [Şaman] onlarla baş edebilir ve büyü ayinleriyle onları yok edebilir.” (Günah Keçisi)
  • Başkalarını hakikaten aldatmak için kişinin ilk olarak kendini aldatması, farz değilse de, gereklidir. (İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük)
  • Alaskalı Thlinkeet ya da Kolosh kızılderililerinde, bir kız kadınlık emaresi gösterince minik bir kulübeye kapatılırdı, minik bir hava deliği haricinde her yeri kapalıdır bunun. Bu karanlık ve kirli yerde ateş yüzü görmeden, hareketsiz ve yapayalnız kalmak zorundaydı. Yiyeceği minik bir pencereye konurdu…
    Kız bakışlarıyla gökyüzünü kirletmesin diye, uzun kulakları olan bir tür şapka giymek zorundadır. Şu sebeple güneşin onun üstünde parıldamasının uygun olmadığı düşünülürdü. (Altın Dal 2)
  • Onlarla alay etmek, hayıflanmak ya da onlara nefret duymak yerine insanoğlunun davranışlarını anlamaya çalışmalıyız. ~ Spinoza (İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük)
  • İnsan mazinin bir parçasıdır ve belleği gecenin bir rüyasıdır. (Büyük Tufan)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş