Eğitim

Sevgililer Çağı – Walter G. Andrews Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sevgililer Çağı – Walter G. Andrews Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sevgililer Çağı kimin eseri? Sevgililer Çağı kitabının yazarı kimdir? Sevgililer Çağı konusu ve anafikri nedir? Sevgililer Çağı kitabı ne konu alıyor? Sevgililer Çağı PDF indirme linki var mı? Sevgililer Çağı kitabının yazarı Walter G. Andrews kimdir? İşte Sevgililer Çağı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Walter G. Andrews

Yazar: Mehmet Kalpaklı

Çevirmen: Zeynep Yelçe

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750842290

Sayfa Sayısı: 420


Sevgililer Çağı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Osmanlı aşk şiiri mevzusunda malum pek fazlaca şeye karşın, bu aşk şiirini üretenle­rin ve tüketenlerin aslen iyi mi bir kültür, ne benzer biçimde toplumsal koşullar ve ne tür bir duygusal ortam içinde âşık oldukları hakkında bildiklerimiz şaşılacak kadar azdır.

Walter G. Andrews ile Mehmet Kalpaklı’nın ortak emek vermesi, 15. yüzyılın sonlarından 17. yüzyılın başlarına uzanan dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’nun kentlerinde ve bilhassa de İstanbul’da, bu uzun 16. yüzyılın, aşkın ve sevgililerin çağı bulunduğunu ileri sürüyor. Bu son zamanların yalnız Osmanlı’ya, Doğu’ya ya da İslama özgü olmadığını, geç Rönesans Avrupası’ndan seçilmiş örneklerle sergiliyor.

Sevgililer Çağı, androjen olarak nitelendirdiği Osmanlı şiirinin kırılgan alanlarında gezinirken, Osmanlı aşk kültürünün güzel duyu ve sanatla alakalı olmasının yanı sıra siyasal, dinamik ve tarihsel de olduğu; aşkın, cinselliğin ve şiirin, yaşamın öteki endişelerin­den ayrı bir alanda durmadığı düşüncesinin zemininde kendini sunuyor.

“Okuması eğlenceli harika ve cesur bir kitap… Cinsellik, ruhanilik, siyaset ve iktidarın kesişiminde âşık ile sevgilinin harikulade anlatısı… Muhteşem.”

Orhan Pamuk

“Sevgililer Çağı hem bir hazine hem bir başyapıt. Nefes kesen boyutta özgün araştırmaya dayanarak, davetkâr ve etkileyici bir üslupla çok güzel kaleme alınmış. Bu kitap, Osmanlı edebiyatının dünya edebiyatı klasiklerinin arasına girmesi için verilen ömürlük bir çabanın meyvesi.”

Victoria Holbrook, Aşkın Okunamaz Kıyıları kitabının yazarı


Sevgililer Çağı Alıntıları – Sözleri

  • Sarayda baştan çıkarışlar hep yukarıya yönelir. Gücü daha azca olan kendinden daha kuvvetli olanın ilgisini, desteğini ve iltifatını kazanmaya çalışır.
  • O dönemde cinsellik öteki egemenlik ve itaat ilişkilerinden ayrı düşünülmediği benzer biçimde, cinsel tercihler de ferdin kimliğini ya da özünü herhangi başka bir tercihinden, sözgelişi banyosunu sıcak suyla yapmaktan hoşlanmasından yada bezelye sevmemesinden daha çok tanımlıyor değildi.
  • Rönesans dönemine ilişik adabımuaşeret kitapları ve vaazlar hanıma “üstünde oturan binicinin en hafifçe dizginlemesiyle dönen, onun istediği şekilde gidip duran bir at benzer biçimde itaatkar olup sükunetle ve hevesle boyun eğinceye” kadar terbiye edilmesi ihtiyaç duyulan dik başlı bir hayvan gözüyle bakar. Beklenen itaatkarlığı sağlamak için başvurulan -şiddet ve zihinsel eziyet de dahil olmak üzere- yöntemler “aslanları, boğaları ve filleri terbiye etme” yöntemleriyle karşılaştırılır. Aslanlar, boğalar ve filler! İkinci derecede görülmesinin sebebi kısmen güçsüzlüğü olan bir cinsel tanımlamak için ne kadar da büyük, korkulu ve tehlikeli bir hayvanlar topluluğu.
  • Hakimiyet ve itaat ilişkilerini erotik imgelerle kavramsallaştırmak iki yönlü bir şeydi. Batı Oryantalizmi, Doğu Oksidentalizmi’nde karşılık buluyordu. Mesela, 16. yüzyıl Osmanlıları Avrupa’yla ilişkilerini en belirgin şekilde İstanbul’un semtindeki Avrupa mahallerinden bir “Frenk oğlan” üstüne kurulan cinsel hakimiyetle simgeliyorlardı, bunun benzer biçimde pek fazlaca örnek vardı. Eleştirel Avrupalılar Venedik’e Türk’ün fahişesi diye hitap ederken, siyasal ilişkileri de derecede erotik bağlamda tahayyül ediyorlardı.
  • Gelibolulu Mustafa Ali, Aziz-i Mısri hakkında “kadınlardan hoşlanırdı, fakat aslına bakarsanız yalnız Allah kusursuzdur” demişti.
  • Gazali’ye bakılırsa (Dafi’ü’l-gumum), bayanların cinsellik seviyesi epey yüksektir; buna karşın eğer hanım ahlaklıysa bir taraftan da ilişkiye karşı koyar. Geleneksel bir olguyu tekrarlayarak belirttiği suretiyle, Allah cinsel arzuyu dağıtırken on bölüme bölmüş. Bir parçasını Adem’e vermiş, kalan dokuz parçayı Havva’ya bahşetmiş. Oldukca geçmeden iş çığırından çıkmış, Allah da Havva’yı iffet kamçısıyla kırbaçlamak suretiyle Cebrail’i göndermiş. O zamandan beri bayanlar seksi hem arzu ederler hem de ondan kaçınırlarmış.
  • “İnsan aşktan bihaber olacak kadar bilgisiz olabilir mi?”
    “Olabilir.”
  • arzu ne kadar yakıcı ve ne kadar abartılı olursa, bu dünyanın çerçöpü de o denli kül olup gider. dünyada aşk daima din ile kesişir
  • Bize fazlaca organik gelen cinsiyet kategorileri ve söylemleri yalnızca 19. yüzyıldan beri dolaşımda; homoerotik davranışlar en iyi ihtimalle 11. yüzyıla kadar büyük semavi dinler tarafınca kınanmamış, 13. ve 14. yüzyıllara kadar aleyhinde kanunlar çıkarılmamıştı
  • Erkeklerin hanımefendileri korumayı dikkatsizlik etmeleri her birinin (kadının) hayvani tabiatına yenik düşüp kendi gönlünde yatan arzuların peşine takılmasına, yabancılarla temas edip iffet perdesini yırtmasına ve namus duvağını edepsizce lime lime etmesine neden olur. Bu durum onları ayağının dibinde zapt eden hayvani kösnü canavarının özgür kalmasını ve (bayanların) doğru ile hatası ayırt etmeyi beceremeyip çiftleşme arzusuyla kendilerini alçaltmalarına niçin olur. Zira irfan sahipleri şu fikirde birleşirler ki onları denetim altında tutmayıp sonrasında da iffetli olmalarını beklemek aletini bir kadının dişilik organına sokmuş, birleşmenin büyüleyiciliği ile şeker tadında kımıldanmalarda olan adama “boşalma” demeye benzer. Ya da günlerce yakıcı sıcaklarda susuz kalmış insanın bir yudum su bulduğunda içmek yerine ellerini yıkamakla doyum olmasına benzer. Mesela eşi olmayan güzellikteki bayanların kehribar misali avret yeri ile süratli iş gören sap misali (adam) kösnü organı bir araya gelip biri birine “Aman dikkat, kapılmayasın” der ve diğeri de ona “Aman, arzulamayasın” der ise, bu anlam ifade etmeyen bir konuşma, izandan ve idrakten uzak bir boşboğazlık olur.
    Çin diyarında ….. diye bir ot vardır derler. Senenin belli bir zamanında çıkar. Bu otun kokusu bayanların burnuna ulaştığında, hepsi çiftleşmek için denetim edemedikleri bir arzu duyarlar. O diyardaki her bir kimse bu durumu bilmiş olduğu, hem de oldukça iyi bilmiş olduğu için, kuşkusuz karısını bir ay süresince kilit altında meblağ ve becerebiliyorsa onunla her gece gündüz mümkün olduğunca sık beraber olup işi yoluna koyar. Zira eğer onları koruyamazlarsa, tüm hanım milletinin namusunu kirleteceği kesindir. İşte gördüğünüz benzer biçimde hanımlarını gayretle korudukları buradan anlaşılır zira bayanların dizginleri bırakılırsa, (bayanlar) isteseler de istemeseler de karşılarına çıkan her erkekle yatmayı mecburen arzulayacaklardır.
    [Gelibolulu Mustafa Ali, Kava’idi’l-Mecalis, s.364-365 (Hazırlayan: Mehmet Şeker)]


Sevgililer Çağı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Netflix ‘ in osmanlidaki adı neydi acaba: Osmanlı mahbubları (sevilen adam) konusunu direkt ele alan ilk kitap 1968 senesinde oldukça bilgili bir gazeteci olan İsmet Zeki Eyüboğlu tarafınca yayımlanmıştı. Kitabın adı ‘Divan Şiirinde Sapık Sevgi’ mevzu üstüne piyasaya çıkan ilk kitabın niçin bununla beraber son kitap bulunduğunu da açıklıyor aslen. Oysa kitaba adını veren uzunca bölüm, Osmanlı divan şiirinin Türk edebiyatının mühim bir parçası sayılmamasını ve okul müfredatlarındaki saygı duyulan yerini hak etmemesini gerektiren (etik) sebepler üstüne kısmen bir araştırma kısmen de bir münakaşa niteliğindeki çalışmanın yalnız bir kesitidir. Yine de görünmüş olduğu kadarıyla, kitabın ana düşüncesinin Osmanlı seçkinleri arasındaki ‘sapık sevgi’ nin ortaya dökülmesi olduğu anlaşılıyor.
Bu durumda ‘sapık sevgi’ adamların (genç) erkeklerle erotik ilişkilere girmesi anlamına geliyor normal olarak. Ve normal olarak, Eyüboğlu bu tür ilişkilerin Osmanlı seçkinleri içinde rağbet gördüğünü, bunların şiirin ayrılmaz bir parçası bulunduğunu, Osmanlı şiirinin ve şiir dünyasının bu yönünün araştırmacılar tarafınca bastırıldığını söylemekte haklıydı. (EmrAH)

Sevgililer Çağı: Osmanlı Şiirine Batılı anlamda eleştirel bir görüş açısı geliştiren Walter G. Andrews, daha ilkin de İletişim Yayınlarından çıkan Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı kitabında bizim değişik pencerelerden bakmamızı sağlamıştı.
Temelinde bir güç savaşının olduğu dönemde bunun her anlamda olması icap ettiğini fakat bunu gerçekleştirenlerin zamanı, ekonomik, siyasal vs. tutumlarında ise birçok altmetnin olabileceğini, sevgili-aşık-rakip üçlemesinde, sevgilinin cinsiyeti ile alakalı görüşüyle, alışılagelmişin haricinde bir görüş sunduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda Osmanlı’daki İslam felsefesi ve rönesansı ile, Avrupa’daki dini tutum ve rönesans fikirlerinin paralellik gösterdiğini, bu açıdan da birbirinden bağımsız olamayacaklarını da tanıklarıyla ele almış durumda.
Bu sahaya ilgi duyanların kesinlikle okuması, hatta üstüne yazılacak eleştiriler yardımıyla de bu sahayı genişletmek gerektiği kanaatindeyim. yazar/i9764 kitap/kitap–25036 kitap/kitap–121865 (Serkan Demir)

Walter G. Andrews, on bir bölümden oluşan bu kitabında Osmanlıda şiir ve aşk mevzusuna ışık tutarak Batının şiir anlayışı ve Osmanlı şiiri içinde köprü olmuştur. Aşkın cinsiyeti üstüne tozlu detayları gün ışığına çıkarmış, bilinmeyenleri kısa hikayelerle ve akıcı bir üslupla aktarmıştır. Osmanlıda aşk, cinsellik, din, hanım ve daha birçok bilgiyi bulabileceğiniz, meraklısına tavsiye edeceğim bir kitap. (Sibelll)


Sevgililer Çağı PDF indirme linki var mı?


Walter G. Andrews – Sevgililer Çağı kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Sevgililer Çağı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Walter G. Andrews Kimdir?

Walter G. Andrews (1939), Washington Üniversitesi (Seattle) Yakın Doğu Dillleri ve Kültürü Kısmı’nde profesördür. Michigan Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı üstüne master (1963) ve Türk Dili ve Edebiyatı üstüne doktora yapmış oldu (1970). Emekleri içinde, An Introductuon to Ottoman Poetry (Bibliotheca Islamica, 1976; tükenmiştir),Poetry’s Voice, Society’s Song (W.Ü. Yayınları, 1984; tükenmiştir) ve Ottoman Lyric Poetry (M. Kalpaklı ve N. Black ile) (Texas Üniversitesi Yayınları, 1997) ile Türk edebiyatı ve kültürü üstüne fazlaca sayıda yazı bulunmaktadır.


Walter G. Andrews Kitapları – Eserleri

  • Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı
  • Sevgililer Çağı
  • Walter G. Andrews Kitabı


Walter G. Andrews Alıntıları – Sözleri

  • … Güzellik her iki dünyada da bulunur, fakat muhteşem güzellik sadece ilâhi âlemde görülür. (Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı)
  • Hakimiyet ve itaat ilişkilerini erotik imgelerle kavramsallaştırmak iki yönlü bir şeydi. Batı Oryantalizmi, Doğu Oksidentalizmi’nde karşılık buluyordu. Mesela, 16. yüzyıl Osmanlıları Avrupa’yla ilişkilerini en belirgin şekilde İstanbul’un semtindeki Avrupa mahallerinden bir “Frenk oğlan” üstüne kurulan cinsel hakimiyetle simgeliyorlardı, bunun benzer biçimde pek fazlaca örnek vardı. Eleştirel Avrupalılar Venedik’e Türk’ün fahişesi diye hitap ederken, siyasal ilişkileri de derecede erotik bağlamda tahayyül ediyorlardı. (Sevgililer Çağı)
  • O dönemde cinsellik öteki egemenlik ve itaat ilişkilerinden ayrı düşünülmediği benzer biçimde, cinsel tercihler de ferdin kimliğini ya da özünü herhangi başka bir tercihinden, sözgelişi banyosunu sıcak suyla yapmaktan hoşlanmasından yada bezelye sevmemesinden daha çok tanımlıyor değildi. (Sevgililer Çağı)
  • Birey, kuvvetli duyguların esiriyken nispeten çâresizdir. (Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı)
  • “Şiirin yansıttığı yaşamı yaşa!” (Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı)
  • Şiir, otobiyografi değildir, dolayısıyla şairin anlattığı yaşantıyı hakikaten yaşayıp yaşamadığı yersiz bir sorudur. Ayrıca, şiirde anlatılan yaşantılar, duygusallığın ağırlığını taşıyan yaşantılardır. (Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı)
  • arzu ne kadar yakıcı ve ne kadar abartılı olursa, bu dünyanın çerçöpü de o denli kül olup gider. dünyada aşk daima din ile kesişir (Sevgililer Çağı)
  • Onun için devamlı doğru soruları sormak cevaplardan daha önemlidir. O daima Osmanlı edebiyatı çalışmalarında yaygın olarak kullanılan metotların, transkripsiyon ve metin edisyonu sistemlerinin altında yatan felsefeyi ve ön kabulleri sorgulayıp eleştirel bir süzgeçten geçirmeden bu alanda ilerleme katetmemizin fazlaca zor bulunduğunu vurgular.
    SEVİM KEBELİ – MURAT UMUT İNAN (Walter G. Andrews Kitabı)
  • Fani dünyanın mutluluğu geçicidir. (Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı)
  • – ” (…) Türklerin bigün tarihî edebiyatlarını tekrardan keşfedeceklerine ve buna katkıda bulunabileceğime inanıyordum.
    Bu tuhaftı.
    Sırtlarını çevirdikleri görkemli ve büyüleyici bir tarihin izleriyle çevrelenmiş tüm bir ülke.
    Buna inanamadım…” (Walter G. Andrews Kitabı)
  • “Hayat uçup gidiyor, ölüm mukadder.” (Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı)
  • Gelibolulu Mustafa Ali, Aziz-i Mısri hakkında “kadınlardan hoşlanırdı, fakat aslına bakarsanız yalnız Allah kusursuzdur” demişti. (Sevgililer Çağı)
  • Gazali’ye bakılırsa (Dafi’ü’l-gumum), bayanların cinsellik seviyesi epey yüksektir; buna karşın eğer hanım ahlaklıysa bir taraftan da ilişkiye karşı koyar. Geleneksel bir olguyu tekrarlayarak belirttiği suretiyle, Allah cinsel arzuyu dağıtırken on bölüme bölmüş. Bir parçasını Adem’e vermiş, kalan dokuz parçayı Havva’ya bahşetmiş. Oldukca geçmeden iş çığırından çıkmış, Allah da Havva’yı iffet kamçısıyla kırbaçlamak suretiyle Cebrail’i göndermiş. O zamandan beri bayanlar seksi hem arzu ederler hem de ondan kaçınırlarmış. (Sevgililer Çağı)
  • Erkeklerin hanımefendileri korumayı dikkatsizlik etmeleri her birinin (kadının) hayvani tabiatına yenik düşüp kendi gönlünde yatan arzuların peşine takılmasına, yabancılarla temas edip iffet perdesini yırtmasına ve namus duvağını edepsizce lime lime etmesine neden olur. Bu durum onları ayağının dibinde zapt eden hayvani kösnü canavarının özgür kalmasını ve (bayanların) doğru ile hatası ayırt etmeyi beceremeyip çiftleşme arzusuyla kendilerini alçaltmalarına niçin olur. Zira irfan sahipleri şu fikirde birleşirler ki onları denetim altında tutmayıp sonrasında da iffetli olmalarını beklemek aletini bir kadının dişilik organına sokmuş, birleşmenin büyüleyiciliği ile şeker tadında kımıldanmalarda olan adama “boşalma” demeye benzer. Ya da günlerce yakıcı sıcaklarda susuz kalmış insanın bir yudum su bulduğunda içmek yerine ellerini yıkamakla doyum olmasına benzer. Mesela eşi olmayan güzellikteki bayanların kehribar misali avret yeri ile süratli iş gören sap misali (adam) kösnü organı bir araya gelip biri birine “Aman dikkat, kapılmayasın” der ve diğeri de ona “Aman, arzulamayasın” der ise, bu anlam ifade etmeyen bir konuşma, izandan ve idrakten uzak bir boşboğazlık olur.
    Çin diyarında ….. diye bir ot vardır derler. Senenin belli bir zamanında çıkar. Bu otun kokusu bayanların burnuna ulaştığında, hepsi çiftleşmek için denetim edemedikleri bir arzu duyarlar. O diyardaki her bir kimse bu durumu bilmiş olduğu, hem de oldukça iyi bilmiş olduğu için, kuşkusuz karısını bir ay süresince kilit altında meblağ ve becerebiliyorsa onunla her gece gündüz mümkün olduğunca sık beraber olup işi yoluna koyar. Zira eğer onları koruyamazlarsa, tüm hanım milletinin namusunu kirleteceği kesindir. İşte gördüğünüz benzer biçimde hanımlarını gayretle korudukları buradan anlaşılır zira bayanların dizginleri bırakılırsa, (bayanlar) isteseler de istemeseler de karşılarına çıkan her erkekle yatmayı mecburen arzulayacaklardır.
    [Gelibolulu Mustafa Ali, Kava’idi’l-Mecalis, s.364-365 (Hazırlayan: Mehmet Şeker)] (Sevgililer Çağı)
  • Walter halen etkin bir sporcudur. Golf, tenis ve bisiklet sporlarını aksatmaz. İyi bir marangozdur. Evinin garajını bir marangoz atölyesi haline getirmiştir. Burada yapmış olduğu sanatla alakalı ahşap ürünler görülmeye kıymet. Walter bununla beraber iyi bir hattattır. Gençlik yıllarında Hamit Aytaç’tan dersler almış, sonrasında kendisini geliştirmiştir.
    MEHMET KALPAKLI (Walter G. Andrews Kitabı)
  • Sarayda baştan çıkarışlar hep yukarıya yönelir. Gücü daha azca olan kendinden daha kuvvetli olanın ilgisini, desteğini ve iltifatını kazanmaya çalışır. (Sevgililer Çağı)
  • “İnsan aşktan bihaber olacak kadar bilgisiz olabilir mi?”
    “Olabilir.” (Sevgililer Çağı)
  • Walter G. Andrews ile çalışmak bana ve inanırım ki onunla yolları kesişen her insana yalnız bilimsel niteliği olan hayata değil, gündelik hayata dair de birçok şeyi fark ettirdi: aynı anda birden fazla işle uğraşılıp hepsinde başarı göstermiş olunabileceğini, bir şeye karar verildiyse kesinlikle harekete geçilmesi icap ettiğini, yirmi dört saat çalışmanın ya da uykusuz kalmanın insanı öldürmediğini, bilgisayar başlangıcında çalışmaktan meydana gelen bel ve boyun ağrılarının birkaç gün sonrasında geçtiğini, “yapamam” kelimesini sözlüğünüzden çıkarmanız icap ettiğini, hep aynı yolu izlerseniz aynı yere varılacağını, kimi zaman yolunuzu değiştirmeniz icap ettiğini, olmayacak (!) hayallerin ardına düşülebileceğini…
    GÜLŞAH TAŞKIN (Walter G. Andrews Kitabı)
  • Rönesans dönemine ilişik adabımuaşeret kitapları ve vaazlar hanıma “üstünde oturan binicinin en hafifçe dizginlemesiyle dönen, onun istediği şekilde gidip duran bir at benzer biçimde itaatkar olup sükunetle ve hevesle boyun eğinceye” kadar terbiye edilmesi ihtiyaç duyulan dik başlı bir hayvan gözüyle bakar. Beklenen itaatkarlığı sağlamak için başvurulan -şiddet ve zihinsel eziyet de dahil olmak üzere- yöntemler “aslanları, boğaları ve filleri terbiye etme” yöntemleriyle karşılaştırılır. Aslanlar, boğalar ve filler! İkinci derecede görülmesinin sebebi kısmen güçsüzlüğü olan bir cinsel tanımlamak için ne kadar da büyük, korkulu ve tehlikeli bir hayvanlar topluluğu. (Sevgililer Çağı)
  • Walter’dan o denli fazlaca şey öğrendim ki, şimdi hangisinden bahsedeceğimi bilemiyorum. Fildişi kuleleri olmaktan fazlaca uzaklaşan Amerikan üniversitelerinde erken çağdaş Osmanlı edebiyatı benzer biçimde bir mevzunun önemini anlatmanın acayip zevkini. Tarih dediğimiz ve bizlerden fazlaca uzakta görünen o terimi bugüne bağlama becerisini. Belki de kimsenin fark etmeyeceği bir noktayı, sözgelişi yanlış çevrilmiş bir kelimeyi, kendine yedirememeyi. Yaptığın işe karşı hafifçe saplantılı bir bağlılık hissetmenin fazlaca acaip olmadığını. Geçmiş ve bugünkü meslektaşların haklarını kesinlikle teslim etmeyi. Ve en önemlisi, işine kendini bu kadar adamışken arada sevdiklerine kaçabilmeyi. Yani aslen Walter’dan iyi mi hem bilimle uğraşıp hem de insan olacağımı öğrendim.
    DİDEM HAVLİOĞLU (Walter G. Andrews Kitabı)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş