Eğitim

Talat Paşa’nın Anıları – Alpay Kabacalı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Talat Paşa’nın Anıları – Alpay Kabacalı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Talat Paşa’nın Anıları kimin eseri? Talat Paşa’nın Anıları kitabının yazarı kimdir? Talat Paşa’nın Anıları konusu ve anafikri nedir? Talat Paşa’nın Anıları kitabı ne konu alıyor? Talat Paşa’nın Anıları PDF indirme linki var mı? Talat Paşa’nın Anıları kitabının yazarı Alpay Kabacalı kimdir? İşte Talat Paşa’nın Anıları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Alpay Kabacalı

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Yayınları

İSBN: 9789754581959

Sayfa Sayısı: 169


Talat Paşa’nın Anıları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Talat Paşa, ufak bir posta memuruyken İttihat ve Terakki örgütü içinde terfi etti, örgütün sivil kanadının lideri oldu. Türkiye, tarihinin en kargaşa ve bunalımlı ve bunalımlı periyodunu onun iktidarda bulunmuş olduğu yıllarda yaşadı. Ve O, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanan bir takım siyasal gelişmenin merkezinde yer aldı… Talat Paşa’nın son yıllarda Berlin’de değindiği, günümüz Türkçesiyle sunduğumuz anıları oldukça yakın tarihin -serpintileri bugüne dek uzanan- en mühim vakalarına ışık tutuyor. Kitapta ek olarak,Talat Paşa’yla ölümünden kısa bir süre ilkin üç gün süresince görüşen İngiltere Gİzli Haberalma Servisi elemanlarından Aubrey Herbert’in bu görüşmeyle ilgili anı ve notları içeriyor.


Talat Paşa’nın Anıları Alıntıları – Sözleri

  • Rusların Van’ı, Bitlis’i, Muş’u ne Erzurum’u işgal esnasında meydana getirilen ve bizzat Ruslar tarafınca itiraf olunan zulüm ve cinayetler o aşama vahşicesine işlenmişti ki, Müslüman halk artık konutlarında kalmaya cesaret edemeyip, aç ve çıplak olarak göçe adım atmıştır. Bu şekilde göçen Müslümanlardan altı yüz bin şahıs ölmüştür. Ermeni örgütçüleri tarafınca kendi programları lehine istismar edilen ve tüm sorumluluğu hükümete yüklet ilmek istenen bu Ermeni meselesi, açıkladığım halde olup bitmiştir.
  • İttihat ve Terakki cemiyeti şerefle kurulmuş, tüm başarılarını dürüstlüğü ve özverisi yardımıyla elde etmiş ve tüm siyasal yaşamını şerefli bir halde yaşamıştır. İstanbul’da bu kişileri yakından yada uzaktan tanıyan hepimiz, bunu doğrulayacaktır.
  • Komitelere karşı daima en büyük hoşgörüyü gösterdim ve onların gerçek amaçlarını bilmiyormuş şeklinde davrandım. Fakat hükümetin bu davranışı, komitelerin ihtiraslarını hafifletmek şu şekilde dursun, tersine, artırdı.
  • Jön Türk hareketi, ülkeye eşitlik, özgürlük ve hakkaniyet getirmek amacıyla ortaya atılmıştı. Bunlara ulaşmak için Jön Türkler, Araplar, Yunanlılar, Arnavutlar, Türkler vesaire şeklinde yurttaki tüm milletleri birleştirmeyi umuyorlar; böylelikle de sevgili vatanın bağımsızlık ve gelişmesi için beraber çalışabilecekleri sanıyorlardı. Fakat ihtilali izleyen vakalar, ne yazık ki, bambaşka bir görünüm gösterdi. Yunanlılar, İttihat ve Terakki’nin aslolan amaçlarının gerçekleşmemesi için bu birleş dertle karşı çıktılar; özgürlük ve eşitlik, onların amaç ve çıkarlarını aykırıydı. Eşitlik demek, tüm yurtseverlerin dışarıda ve çalışmada eşitliği demekti.
  • Rus askerlerinin ağzından oldukça kez şu sözleri işittim:
    ” Türkler şu Ermenilerin iyi ki hakkından geldiler. Fakat onları tam anlamıyla yok edemediler. Bu işi bir tanesi kalmayacak şekilde yapmaları gerekirdi.”
  • Balkan Savaşı’nda zayıf düşmüş olan Türkiye’nin artık hiçbir hakkı kalmamıştı. “Kuvvet hakka üstündür” sözü, Türkiye’ye tüm kaplamıyla ( şümulüyle) ve açıkça uygulanıyordu. Ülkenin dört yüz, beş yüz yıldan beri Türk devletine bağlanmış olan birçok kısmı, iller, halk, dini ve çağdaş ilişkileri göz önüne alınmaksızın, acımasızca devletten koparılıyordu; Londra konferansı tüm bu hususlarda yalnız, “hak güçlünündür” ilkesi ile hareket ediyordu.
  • Kanımca, ülkede vatanı için daha yararlı bir yerde bulunmuş bir kimse daha yoktur. Beni yakından tanıyanlar bunu doğrulayacaklardır. Ve beni tanımayanlar da bugün bu vakalar karşısında doğrulamaktan geri kalmayacaklardır.
  • Siyasi hayatımda hiçbir vakit duygularıma kapılmadım ve hiçbir vakit kendimi ve akrabalarımı düşünmedim. Biroldukça kimse beni eski arkadaşlarıma yumuşak davranmış olmakla suçlamıştır; bu tamamıyla yanlıştır! Vatan düşüncesinin ve kamunun esenliğinin gerektirdiği her durumda, yalnız özveride bulmuşumdur.
  • Abdülhamid’in hazzı yönetimi merkezde ve illerde hususi bir zümre yetiştirmişti. Bunlar büyük seviyede kendi çıkarlarını kolluyorlar, bu sırada da zavallı halk tamamıyla eziliyordu. Bu zümreyi ortak çıkarları birbirine bağlıyordu. Hükümet merkezinde nazırlar ve saray mensupları İstanbul’daki omuzdaşlarıyla iyi mi sıkı sıkıya birleşmişler ve karşılıklı olarak birbirlerine yardım etmekte idiyseler, illerdeki zenginler ve eşraf da nazırlar ve saray mensuplarıyla sıkı ilişkide olup halkı istismar etmeyi sürdürüyorlardı. Bu zümrenin bir kısmı de çeşitli azınlıklardandı. Yunanlılar, Bulgarlar, Sırplar, Ermeniler, Araplar, Kürtler ve Arnavutlar, Türkiye’yi çöküşe ve ölüme sürüklemekte olan Abdülhamid hükümetinden iki türlü çıkar sağlamaya çalışıyorlardı.
  • Bu partide aşırı yurtsever, sinirli, tecrübesiz ve inatçı kimseler bulunabilir ve bu şeklinde unsurlar parti için bir çekince oluşturabilir. Ancak cemiyeti hırsızlık ve şerefsizlikle suçlamak en büyük cinayettir.
  • Türkiye’nin paylaşılmasını hiçbir vakit sağlayamazsınız.
  • O vakit, İstanbul sokaklarından geçerken, öldürülmekten korkup korkmadığını sormuştum. Hayatın kendisinin alabildiğine zor bulunduğunu, bir de ölüm korkusu araya girerse, yaşamın taşınamayacak bir yüke dönüşeceğini söylemiş oldu. Soruyu Almanya’da da sormuş oldum; kendisine bir suikast yapılması fikri sık sık aklına geliyor muydu? Bunu asla düşünmemişti. Kendisinden kim hoşlanmayabilirdi? Gazetelerdeki yayınlardan sonrasında ermenilerin intikam almaya yönelebileceklerini söyledim. Oralı olmadı.
  • Bu suiistimaller karşısında İttihat ve Terakki Cemiyeti devamlı temiz kalmıştır. Cemiyete yöneltilen tüm saldırılar haksız ve sebepsizdir; daha doğrusu hususi amaçla yapılmıştır. Cemiyetin ve İttihat ve Terakki Fırkası’nın ( partisinin ) ruhu demek olan merkezi, halka en küçük bir haksızlık bile yapıldığı vakit sesini yükseltenlerin başlangıcında gelmiştir. Dernek üyeleri bugün de on yıl önceki şartlar içinde yaşamaktadırlar. Cemiyet daima saflığını korunmuş ve maddi çıkarlardan uzak kalmıştır. Cemiyete dayanan nazırlar, Meclis üyeleri Avrupa’nın hiçbir ülkesinde rastlanmayan bir halde erdemlerini korumuşlardır.
  • Bizimle savaşırken Rumlar ve Ermeniler sizin bağlaşıklarınız olarak karşımızda yer aldığına nazaran, Türk hükümetinin onlara dostça davranmayacağı doğaldır.
  • Ermeniler, 1878 Rus Savaşı’ndan beri, Anadolu’nun Doğu illerinde özerklik elde etmeyi umuyorlardı. Ayastefanos Antlaşması’nın imzalanması esnasında Ermeniler, aynı amaçla Avrupa devletlerinin Berlin Konferansı’ndaki yetkili temsilcilerine başvurmuşlardı.


Talat Paşa’nın Anıları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Talat Paşa’nın Anıları Hazırlayan: Alpay Kabacalı
Talat Bey, 1906’da, sonradan İttihat ve Terakki Cemiyeti’yle birleşecek olan Osmanlı Özgürlük Cemiyeti’nin kurucuları içinde yer aldı. Bu sıralarda bir Mason locasına da girdi.
İttihat ve Terakki içinde Enver ve Cemal paşalarla Talat Paşa’nın birbirleriyle çekişmesi ve asker-sivil ayrımı, Talat Paşa’nın örgüte tam anlamıyla egemen olmasına rağmen, bazen problemler yaratmıştır.
1 Kasım 1918’de İTC son kongresini biriktirerek Teceddüd Fırkası adını aldı ve tüm mal varlığını bu yeni partiye aktardı.
Talat Paşa, 15 Mart 1921’de Sogoman Teyleryan adlı bir Ermeni genci tarafınca vurularak öldürüldü.
Yunan mebusu “Osmanlı bankasındaki Osmanlı kadar Osmanlıyım” !!!
Adana olaylarının amacı, halk kitlelerinin bağnazlığını kışkırtarak kıyıma yol açmak kanalıyla Avrupa’nın dikkatlerini üstlerine çekmek ve Kilikya’da bağımsız bir Ermeni devleti oluşturmak olduğunda kuşku yoktur.
Eski Amerikan elçisi Morgenthau; “Talat Paşa Türk ve Müslüman değildir”.
Dünya savaşının dört yıl süreceğine kimse olasılık vermemişti.
Göben gemisinin Ruslara saldırmasından haberim yoktu. Enver’de haberim yoktu diyor fakat pek olasılık vermiyorum.
Enver Paşa, Ermeni Patriğini çağrı ederek, kendisine Türkiye’nin bu muharebede Ermeni vatandaşlarından bağlılık beklerken, silahlarıyla beraber taşraya firar etmiş olan Ermenilerin köylere saldırıp memurları öldürdüklerinin resmi raporlardan açıkça anlaşıldığını ve bundan sonrasında iyi öğütlerde bulunmasını patriğe tavsiye etti.
Kürtler hiçbir komut tanımayıp tamamen bağımsız hareket ediyorlar.
Romalı yazar Petron, Ermeniler hakkında şu şekilde demiştir : “Ermeniler de insandır, fakat evlerinde dört ayak üstünde gezerler”. Rus şairi Lermontov da “ sen kölesin, sen korkaksın, çünkü sen bir Ermenisin”.
Aubrey Herbert “ itilaf devletlerinin kazanması Türkiye’nin paylaşılması anlamına geliyordu. Almanyanın kazanması Türklerin köleleştirilmesi demek olacaktı.”
İstanbul’un ahlaksız güvenlik müdürü (2.Abdülhamid’e bağlı bir hafiye örgütünün yöneticisi) Fehim, dilediği her hanıma el uzatan ve kocasına bekçilik ettiren biridir.
Enver Paşa, gözü pek ve yurtsever bir kimsedir fakat akıllı olduğu söylenemez.
Bugün Türkiye ile İngiltere harp halindedir. Doğunun her yanında propaganda hayata geçirmeye başladık ve oldukça etkili olmasa bile Hindistan’ı teşvik ediyoruz.
Troçki, bir çok Rus Yahudisi şeklinde dejenere olmuştur.
Müslümanlık büyük bir din ve çölde doğan olmasına rağmen bugün bile uygarlığa ters düşmüyor ve son zamanların gereklerine uygun bir duruma getirilebilir. Buna karşılık, diğeri dinler şeklinde fanatik kişiler elinde kolayca fanatikliğe kayabilir.
Kafkaya’daki tüm sürgün Ermeniler dönse bile yinede Anadolu’da azınlık kalacaklar. (Volkan Öztürk)

Bir doneme imzasını atmış, üç paşalar Cemal Paşa, Talat Paşa, Enver Paşa… onlardan Talat Paşanın anıları oldukça mühim bir yaratı.. Kitaba başlarken oldukça mühim bilgiler alabileceğimi biliyordum fakat tamamlanmamış kaldı hayalim.. bundan dolayı kitap, İttihat Terakki Hükümeti ve dolayısı ile kendisine; Tehcir sonucu ve sözde Ermeni Soykırımı yüklenen suclara yanıt durumunda olmuş…döneminde alınan oldukça mühim kararlar yüzeysel geçilmiş, 1.Dünya savaşı ve bilhassa Çanakkale Zaferine asla değinilmemiş, yalnız Partisinin genel karakteri ile Ermeni vakaları anlatılmış.. Dolayısı ile Ermeni meselesini araştırmak isteyenler icin iyi bir baslangic kitabı..oldukça söze gerek yok..kitabın arkasında güzel bir özet var..zamanı sevenler için güzel bir yaratı.. (Erdem Gül)

Cumhuriyet sürecinin mühim şahsiyetlerinden Talat Paşanın yaşadıklarını iftiralara cevaben kendisinin de söylediği şekilde yazmış olduğu kitap o dnemin İttihat ve Terakki’nin durumuna, Ermeni meselesi net bir halde değinmiş. Cemal ve Enver Paşalar hakkında bilgilerinde olduğu bu ( bana nazaran ) bu çok büyük eseri tarihe aç,o süreci merak eden arkadaşlara tavsiye ediyorum. Şunu da yazmadan geçmeyeyim kitap Ermeni meselesini birazcık fazla kapsamlı almış. İyi okumalar. (Bilgehan Soner)


Talat Paşa’nın Anıları PDF indirme linki var mı?


Alpay Kabacalı – Talat Paşa’nın Anıları kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Talat Paşa’nın Anıları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Alpay Kabacalı Kimdir?

Alpay Kabacalı 1 Eylül 1942 tarihinde Antalya’da dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu, bağımsız yazar olarak çalışıyor.

İlk yazısı 1959’da Varlık dergisinde piyasaya sürülen Kabacalı, 1966-68 yılları aralığında 14 sayı devam eden bir politika-edebiyat dergisi çıkardı: Gerçekler Postası. 1968’den 1969’a kadar Ant dergisinde yazı işleri müdürlüğü yapmış oldu; bu dergide piyasaya sürülen bir yazısından dolayı 12 Mart döneminde 11 ay cezaevinde kaldı (1972-73). Daha sonrasında yayınevlerinde ve haber ajanslarında redaktörlük ve yöneticilik yapmış oldu; 1975-80 içinde Yeni Ortam ve Cumhuriyet gazetelerinde yazdı. Milliyet Sanat, Sanat Olayı ve Yeni Gündem dergilerinde yazı işleri müdürlüğü yapmış oldu. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi ile Cumhuriyet Süreci Türkiye Ansiklopedisi’nin gösterim kurullarında bulunmuş oldu.

1976-1989 içinde Türkiye Yazarlar Sendikası’nın yönetim kurulunda vazife meydana getiren Alpay Kabacalı, 1997 -2001 içinde PEN Yazarlar Derneği’nin başkanlığında bulunmuş oldu. 1999’dan bu yana Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin (BESAM) başkanı.

Kitapları: Alpay Kabacalı’nın 1987’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ nin Basın Üstüne Araştırma Ödülü’nü kazanan Türk Yayın Tarihi (ikinci basımı Türk Kitap Tarihi adıyla, 1989), Türkiye’de Basın Sansürü (1990), Türk Basınında Demokrasi(1994), Türkiye’de Matbaa Basın ve Yayın (2000) şeklinde basın ve gösterim zamanı incelemeleri yanında genel tarihle ilgili eserleri (Arap Çöllerinde Türkler, 1990;Türkiye’de Gençlik Hareketleri, 1992; Türkiye’de Siyasal Cinayetler, 1993;Geçmişten Günümüze İstanbul, 2003; Bilinmeyen Yönleriyle Cumhuriyet Tarihi, 2004; Nesnel Tarihin Prizmasından Abdülhamid, 2005) ve şairlerimiz, yazarlarımız üstüne monografik kitapları yayımlandı.

Alpay Kabacalı’nın ikinci baskısını sunduğumuz Kültürümüzden İnsan Adaları kitabı, modern kültür ve sanatımıza katkıda bulunmuş doksandan fazla kişiyi mevzu alan ve 1988-90 arası Cumhuriyet gazetesinde piyasaya sürülen portre-röportajlarına, Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Turhan Selçuk ve Melih Cevdet Anday şeklinde ustalarla meydana getirilen konuşmaların eklenmesiyle oluşturuldu.

15 Nisan 2014 Salı günü vefat etmiş ve Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.


Alpay Kabacalı Kitapları – Eserleri

  • Talat Paşa’nın Anıları
  • Hatıralar
  • A’dan Z’ye Yaşar Kemal
  • Neyzen Tevfik
  • Aşk Şiirleri Antolojisi
  • Bir Destan Rüzgarı
  • Türkiye’de Gençlik Hareketleri
  • Ozan Eşref
  • Arap Çöllerinde Türkler
  • Türkiye’de Siyasal Cinayetler
  • Gül Yaprağını Döktü Bugün
  • Bir İhtilalcinin Serüvenleri
  • Gözyaşından Gülmeceye Aziz Nesin
  • İlhan Selçuk
  • Yakın Tarihimizden Büyük Dönemeçler
  • Kültürümüzden İnsan Adaları
  • Cevdet Kudret’e Saygı
  • Edebiyatımızın Koca Çınarı Rıfat Ilgaz
  • Tüm Yönleriyle Nasreddin Hoca (Hayatı, Kişiliği, Fıkraları)
  • Türk Kitap Tarihi
  • II. Mahmud
  • 100. Doğum Yıl Dönümünde Nazım Hikmet’e Armağan
  • İstanbul


Alpay Kabacalı Alıntıları – Sözleri

  • Jön Türk hareketi, ülkeye eşitlik, özgürlük ve hakkaniyet getirmek amacıyla ortaya atılmıştı. Bunlara ulaşmak için Jön Türkler, Araplar, Yunanlılar, Arnavutlar, Türkler vesaire şeklinde yurttaki tüm milletleri birleştirmeyi umuyorlar; böylelikle de sevgili vatanın bağımsızlık ve gelişmesi için beraber çalışabilecekleri sanıyorlardı. Fakat ihtilali izleyen vakalar, ne yazık ki, bambaşka bir görünüm gösterdi. Yunanlılar, İttihat ve Terakki’nin aslolan amaçlarının gerçekleşmemesi için bu birleş dertle karşı çıktılar; özgürlük ve eşitlik, onların amaç ve çıkarlarını aykırıydı. Eşitlik demek, tüm yurtseverlerin dışarıda ve çalışmada eşitliği demekti. (Talat Paşa’nın Anıları)
  • Dalmış gitmişken, mübaşir dürttü. Başkan, “sonucu yazdırıyorum,” diyordu. Ayağa kalktı, ellerini kavuşturup bekledi. Yaşamının mühim bir dönüm noktasıydı. Ya eşkıyanın kendisini bıçakladığı o çok kötü hapishaneye tekrardan girip senelerce hapislerde sürünecek ya da aklanacaktı… (Bir Destan Rüzgarı)
  • — Allahaşkına bana söyler misin, dedim, Neyzen Tevfik nerede yatıp kalkıyor?
    — Burada, Hocapaşa Camii’nin bir tabutluğu var, oraya gider. Bir tabutun kapağını kaldırır, içine girer, kapağı da üzerine çeker ve rahat rahat uyur.» (Dünya, 19.6.1966). (Neyzen Tevfik)
  • Enver Paşanın, kumanda heyetini gençleştirmek kanalıyla uyguladığı askeri askeri ıslahatın cidden isabetli bir önlem olduğu tamamen meydana çıkıyor ve büyük birliklerin,strateji ve taktik kurallarını bilen genç kumandanlar elinde hareket kabiliyeti kazandıkları görülüyordu. (Hatıralar)
  • Doğanın en ufak parçasının bile bir kimliği, bir kişiliği var. (A’dan Z’ye Yaşar Kemal)
  • ‘Bütün romanlarınızda istediğiniz nedir?’ dedi. Saniyesinde söyledim, bir tek sözcükle: ‘Direnç’ dedim. Ortadirek insanlığın direncidir. (A’dan Z’ye Yaşar Kemal)
  • sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
    kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
    lügatımızda akşamdan kalma bir sövgü
    salonlar piyasalar sanat sevicileri
    derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
    yakanda bir amonyak çiçeği
    yalnızlığım benim sidikli kontesim
    ne kadar rezil olursak o denli iyi (Aşk Şiirleri Antolojisi)
  • Monsenyör Muşeg, “Artık Ermenilerin silahlı olduğundan, tekrar 1894 kırımları şeklinde hadiselerden korkmayacaklarından, bir Ermeninin kılına hata gelirse buna karşılık on Türk mahvedeceğinden” uluorta bahsediyordu. (Hatıralar)
  • Ertesi günkü gazeteler,Fen Fakültesi hocası ve Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Said Bey’in “Tüm çağdaş ülkelerde öğrencilerin bu şeklinde gösterileri olur.” söylediği yazıyor ;”Bu vakada öğrencilerin kışkırtılmalara kapıldıkları söyleniyor,ne dersiniz ?” sorusunu, “Hayır,olması imkansız. Zira bununla Darülfünun öğrencileri yeteneksizlikle suçlanmış olur,oysa Darülfünun öğrencileri kışkırtmaya asla kapılmaz. ” diye yanıtladığını belirtiyordu. (Türkiye’de Gençlik Hareketleri)
  • 1902’de İnebolu’da dünyaya geldi. İstanbul’da Edebiyat Fakültesi Edebiyat Kısmı’ndeki öğreniminin arkasından, birçok lisede öğretmenlik, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda müdürlük (1941-44), Londra’da talebe müfettişliği (1951-54), Londra Üniversitesi’nde okutmanlık (1959-62) yapmış oldu. Bu görevleri haricinde yaşamı hep öğretmenlikle geçti. Emekli olduktan sonrasında öğretmenliğini sürdürdü. Dedem Korkut’un Kitabı (1973) ile Kâtip Çelebi’nin kitapları başta olmak suretiyle birçok kültür yapıtını inceleyen ve günümüz Türkçesine aktaran Gökyay, eleştirilerini Destursuz Bağa Girenler (1982) adlı kitabında topladı. Dergilerde oldukça sayıda araştırma ve makalesi ile bilimsel kongreler için hazırladığı bildirileri yayımlandı. Çalışmalarıyla dünya bilim çevrelerinde saygı duyulan bir yer edindi.
    Orhan Şaik Gökyay’ı 1994’te yitirdik. (Kültürümüzden İnsan Adaları)
  • Dolayısıyla kim ne derse desin, Rusya’nın yengisi neticesinde savunmasız,aşağılanıp horlanmış olarak Rus, İngiliz ve Fransız zulüm ve kahrı altına düşmektense,mert ve yürekli milletlere yakışır bir kahramanlıkla kanının son damlasına kadar çarpışarak neticede ya kati yengiyi elde ederek ebediyen kurtulmak veyahut “Tüm varım elimden gitti, bir namus haricinde!” demeye hak kazanarak yiğitlik ve namuskarlıkla nihayet vermek, bence yeğ tutulmalıdır. (Hatıralar)
  • Zamanla kimi cephelerde açlık başladı. Erzak ulaştırılamıyordu buralara… Yüzbaşı Selahattin konu alıyor:
    “ Halep, Konya şeklinde yerlerde büyük erzak ambarlarında buğday stoku vardı. Ama bunlar bizlere ulaşamıyordu. Bu sebeple tren sadece Nusaybin’e kadar gelmişti. Nusaybin’de Musul’a 150 kilometre vardı. Bu yol yazın her türlü taşımaya elverişliydi. Ancak kış erişince yalnız hayvan ve deve işliyordu. Deve Nusaybin’de Musul’a on sekiz günde geliyordu. On sekiz gün de dönüş… Demek ki otuz altı günlük bir iş… Bir deve sadece kendi yiyeceğinin yirmi sekiz günlük miktarını taşıyabiliyordu. Demek ki, deve yararsızdı.
    … Ordu aç kalmasın diye halkın elindeki erzakı paralı ve parasız alıyorduk.
    Böylece açlık halkta yoğunlaşıyordu.
    Musul’da bir ekmek bir gümüş mecidiyeye ( şu demek oluyor ki bir lira ) ve sonraları üç liraya çıkmıştı. Halk bu parayı bulup ekmek alamazdı. Açlıktan ölüm vakaları başladı. Her gün sokaklarda hanım, adam, çocuk, yaşlanmış bağıra bağıra ölüme gidiyor, bir deva bulunamıyordu.
    Ölen evlatların etini kasap dükkanlarında koyun ve kuzu eti diye satan yada aşçı dükkanlarında pişirip halka yediren 10-12 şahıs idam edilmişti.” (Yakın Tarihimizden Büyük Dönemeçler)
  • 1. Türk Darülfünununu, Türk milletinin terbiye ve bilim müessesesi bilen Edebiyat Medresesi(Fakültesi)talebesi,kendi samimi varlığı içinde manevî heyecanların zevkinden yoksun,bağımsızlık,kutsallık ve milliyet hislerine yabancı ve saldırgan kişileri görmekle üzüntülüdür.
    2. Darülfünun gençliği, memleketin kamu vicdanına esasen mahkum edilmiş bulunan, fakat her nede olsa terbiye ve kültür ocağına sokulmuş olan bu efendilere karşı nefret ve tiksintisini bildirir.
    3. Kongreden seçilen bir kurul,müderris Cenap Şahabettin, Ali Kemal,Rıza Tevfik,Hüseyin Daniş ve muallim Barsamyan Beylere bu sonucu bildirerek kendilerini istifaya çağrı ettiğini ve öğrencilerin bilim ve kültür adına değil,kolay bir yurttaş sıfatıyla dahi kendileriyle ilişkide bulunmayacaklarını duyuru eder.
    Müderris ve muallimlere karşı sonsuz saygı duyan öğrenciler, kendilerini en haklı ve mecburi bazı kararlar almaya yönelten mühim bir durum karşısında kalmıştır. Aldığımız kati kararları yüce meclisinize sunarken bu özgür sözlerin mukaddes ve haklı coşkumuzun bir yansıması olarak değerlendirip kabulünü diliyoruz. (Türkiye’de Gençlik Hareketleri)
  • Bu partide aşırı yurtsever, sinirli, tecrübesiz ve inatçı kimseler bulunabilir ve bu şeklinde unsurlar parti için bir çekince oluşturabilir. Ancak cemiyeti hırsızlık ve şerefsizlikle suçlamak en büyük cinayettir. (Talat Paşa’nın Anıları)
  • Erbab-ı mansıptan biri millete eşek demiş,
    Reddedilmez bu şekilde bir söz amma pek can sıkar,
    Millet eşek olsa da eşek diyen bilmez mi ki,
    Sadrazamlarla valiler de milletten çıkar. (Ozan Eşref)
  • Büyük ana para çocugu gazeteler devletede gebedirler. Holdingleri dolayısıyla devletle sıcak ilişkileri devlet bankalarından aldıkları krediler yüzünden devletede devletin en büyük örgütlü kurumu olan hükümetede bagımlıdırlar. (Gözyaşından Gülmeceye Aziz Nesin)
  • Arap ve Ermeni ıslahatçılarının, bununla birlikte ve aynı aynı tarzda aynı şeyleri gösterdiklerini gösteren bu rivayetler, Türkiye’nin taksimi hakkında o vakit Fransa ve Rusya içinde kararlaştırılmış olan siyaseti pek güzel kanıtlama eder zannederim. (Hatıralar)
  • Evet harp kaybedilmişti… Olup bitenlerin baş sorumlusu Enver Paşa, İslam ordusu komutanlığına atadığı Kafkasya’daki kardeş Nuri Paşa’ya 15 Ekim 1918’de şunları yazıyordu.
    “ Düşmanlarla bütün bağlaşıklarımız, hep birlikte barış yapmak zorunluluğuna girdik. Dolayısıyla, yakında barış görüşmeleri başlayacaktır. Barışı bizim aradığımıza göre oyunu kaybettik demektir.”
    …..
    Anadolu’da buruk bir istasyon… Trende, İstanbula dönen Falih Rıfkı… Bir hanım durmuş, gelene geçene:
    – Benim Ahmet’i gördünüz mü? diyor.
    “Yırtık basmasının altında” kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor:
    – Bu tarafa gitmişti, diyor.
    O tarafa ? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdat’a mı ?
    Ahmet’ini buz mu, kum mu, skorpit yarası mı , tifüs biti mi yedi ? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmet’ini görsen, ona da soracaksın:
    – Ahmet’imi gördün mü ?
    Hayır, hiçbirimiz Ahmet’ini görmedik. Fakat Ahmet’in her şeyi görmüş oldu: Allah’ın Muhammet’e bile anlatamadığı cehennemi görmüş oldu (…)
    Anadolu Ahmet’ini soruyor. Ahmet, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmet, şimdi onun pahasını kanadını küsmüş, tırnaklarını büzmüş, bizlere dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz.
    Ahmet’i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bu anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek… Fakat biz Ahmet’i kumarda kaybettik !” (Yakın Tarihimizden Büyük Dönemeçler)
  • Komitelere karşı daima en büyük hoşgörüyü gösterdim ve onların gerçek amaçlarını bilmiyormuş şeklinde davrandım. Fakat hükümetin bu davranışı, komitelerin ihtiraslarını hafifletmek şu şekilde dursun, tersine, artırdı. (Talat Paşa’nın Anıları)
  • Dağ başlangıcında bir avcı kulübesi
    Yerler dizboyu kar
    Ocakta ateş
    Dışarda rüzgar
    Hadi gel
    Ilkin sevişmeliyiz uzun uzun
    Yerdeki ayı postunun üstüne uzanmalıyız
    Tüm vücudunu santimetrekarelere ayırıp
    Birer birer öpmeliyim
    Ve sonrasında sımsıkı sarılmalıyım sana
    Böylece ölmeliyiz
    Aradan seneler geçip
    Bizi buldukları vakit
    Etlerimiz çürümüş olsa da
    Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden
    Hadi gel
    Nefes almak hüner değil
    Seninle ölmek isterim (Aşk Şiirleri Antolojisi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş