Eğitim

Hayali Kürdistan’ın Dirilişi – İsmail Beşikçi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayali Kürdistan’ın Dirilişi – İsmail Beşikçi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayali Kürdistan’ın Dirilişi kimin eseri? Hayali Kürdistan’ın Dirilişi kitabının yazarı kimdir? Hayali Kürdistan’ın Dirilişi konusu ve anafikri nedir? Hayali Kürdistan’ın Dirilişi kitabı ne konu alıyor? Hayali Kürdistan’ın Dirilişi PDF indirme linki var mı? Hayali Kürdistan’ın Dirilişi kitabının yazarı İsmail Beşikçi kimdir? İşte Hayali Kürdistan’ın Dirilişi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: İsmail Beşikçi

Yayın Evi: İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları

İSBN: 9786056385254

Sayfa Sayısı: 160


Hayali Kürdistan’ın Dirilişi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

19 Eylül 1930 tarihindeki Milliyet Gazetesi’nde, temsili Ağrı Dağı ve üstünde bir gömüt taşına; “Muhayyel Kürdistan burada metfundur’ (Hayali Kürdistan burada gömülüdür.) yazılı olduğu bir karikatür yayınlanıyor.

Milliyet Gazetesi’ni; Siirt Milletvekili Mahmut Soydan (1883-1936) çıkarıyor. Gazete, 11 Şubat 1926’da İstanbul’da yayına başlamış. Gazete, Mustafa Kemal’in izniyle ve teşvikiyle kurulmuş. 1935’de Tan adını almış. Sahibi de Ali Rıza Karacan olmuş.

Kürdlerin ve Kürdistan’ın bölünmesi, parçalanması ve paylaşılması, Yakın Doğu tarihinin en mühim vakasıdır. Bu olgu, Kürdler ve Kürdistan üstünde oldukca negatif etkisinde bırakır yaratmıştır. Bu, bir insanoğlunun iskeletinin parçalanması şeklinde, beyninin dağılması şeklinde bir durum yaratmıştır. Bu, internasyonal toplumda, Kürdlerin dostunun azalmasını, giderek yok olmasını, hasımlarının ise çoğalmasını elde etmiştir. Uluslararası toplumun, anti-Kürd duygularla, düşüncelerle şekillenmesi bu sürecin başta gelen sonucudur.

Günümüzde, Kürd/Kürdistan olgusu, siyasal ve toplumsal bakımlardan hızla değişmektedir, bu şüphesiz pozitif bir durumdur. Bu değişimi yaratan iki mühim vaka vardır:

Birincisi, 15 Ağustos 1984’de Türkiye’de gerilla mücadelesinin başlamış olmasıdır.

İkinci vaka ise, 20 Mart 2003’de, ABD’nin ve Koalisyon güçlerinin Irak’a silahlı müdahalede bulunmuş olmasıdır. Bu iki olgu birbirini etkileyerek, tetikleyerek bugünkü durumu yaratmıştır.

Irak’a silahlı müdahale sonunda, Saddam Hüseyin rejimi yıkılmış, Baas Partisi dağıtılmış, el-Muhaberat ve Ordu dağıtılmış, kitle imha silahları imha edilmiştir. Bu, belli başlı tehditler ortadan kalkınca, Kürdler federal Irak anlayışını gündeme getirmiş, Kürdistan Bölgesel Yönetimi kurulmuştur. Bu bir statüdür ve doğudaki, batıdaki, kuzeydeki şu demek oluyor ki Yakın Doğu’daki, Orta Doğu’daki, tüm Kürdleri kaçınılmaz olarak gündeme getirmekte, güncel kılmaktadır. 21. yüzyılın ilk yıllarında, devrin emperyal gücü, ABD, Kürdlere statü vermeyi istememesine karşın, müdahalesiyle bu statükoda oldukca mühim bir sarsıntı ve gedik açmıştır.

Gerilla mücadelesi, 1930 tarihindeki karikatürü çürütmüştür. Kürdistan Bölgesel Yönetimi ise, 1920’ler karşısında tarihin bir ironisi olarak değerlendirmek gerekir.


Hayali Kürdistan’ın Dirilişi Alıntıları – Sözleri

  • 1994 yılı Temmuz ayı sonlarında, Çanakkale’de Gelibolu Yarımadası’nda meydana gelen ve oldukca büyük kayıplara neden olan orman yangının devlet yetkililerini oldukca üzmüş olduğu anlaşılmaktadır. Gelibolu ormanları için üzülen devletin, Kurdistan’da orman yakmayı olmazsa olmaz bir ilke haline getirmesi, günümüzde, Türkiye ve Kurdistan ilişkilerini belirleyen en çarpıcı örneklerden biridir.
  • Fakat gerilla, ulusal kimligin en temel ölçütü olan Kürt dili mevzusunda mühim bir coşku yaratmamıştır. Hatta gerillanın bu kunuda asla coşku yaratmadığı da söylenebilir.
    Bu da insanı şaşırmaktadır.
    ( Halbuki, dil bir ulusun en mühim özelliğidir. )
    Arap ulusu Yunan ulusu, Fransız ulusu vs. denildiği vakit somut olarak dile getirilen en mühim şey dildir. Arap dili yoksa Arap ulusu da yoktur. Yunan dili yoksa Yunan ulusu da yoktur.
    Veya Fransız dili yoksa Fransız ulusu da yoktur.
  • Kürtlere karşı durmadan büyüklük taslayan, Kürtleri dışlamayı dizgesel bir halde sürdüren bir yönetimin, Batı karşısında boynunun sürekli eğik kalması, aslen Kürt sorunuyla ilişkilendirilmesi ihtiyaç duyulan bir tutumdur.
  • Devletin Kurdistan’daki uygulamalarını halkla beraber yaşayamayanların, bu yaşama ortak olamayanların, ne Kürt halk gerçekliğini ne de bu gerçekliği ırkçı ve sömürgeci politikalar doğrultusunda kullanma sürecini kavramaları ihtimaller içinde değildir. Bu şekilde bir sürecin toplumsal bir kategori olarak “aydın”ı ortaya çıkarması da mümkün olmaz. Bunun Kürt toplumuna iyice yabancılaşmış bir kesim olduğu besbellidir.
  • Şu oldukca açık bir gerçektir: Sömürgecinin diliyle, sömürgecinin kurumlarından kopuş sağlanamaz. Gerilla, 10 yılı aşkın bir zamandır sürdürdüğü mücadeleyle, vatan sevgisi, millet sevgisi, insan sevgisi mevzularında, insanlık anlayışı mevzularında mühim bir duyarlılık yaratmıştır. Fakat, dil mevzusunda, Kürtçe mevzusunda bu şekilde bir duyarlılık yaratılmamıştır. Bunun için mühim bir çaba da harcanmamıştır.
  • Türkiye’de ise Kürtlere şu söyleniyor:Siz  beraber yaşamaya mecbursunuz, fakat, Türk,e benzeyerek yaşayacaksınız, kendi benliğinizi unutacaksınız, Türkleşmeye, Türk olma ya, Türk şeklinde yaşamaya mecbursunz
    , Başka şansınız yoktur.
  • Ehmedê Xanî’nin öncesi olmadığı şeklinde sonrası da yoktur. 17. yy’da yaşayan Ehmedê Xanî’nin 18. yy’da yaşamış bir benzeri yoktur. Mesela, 18. yy’da Ehmedê Xanî’nin düşüncelerinden, tavır ve davranışlarından etkilenen bir ozan yoktur. Ehmedê Xanî’nin düşüncelerini hayata geçirmeye çalışan bir politika adamı, bir asker yoktur.
  • Bölünme, parçalanma ve paylaşılma, elbet toplumsal bir zaafla ilgilidir. Yani, düşmanları, Kürt toplumunun bazı zaaflarından faydalanarak onu egemenlikleri altında tutmaya çalışmışlardır. Kurdistan’ı egemenlikleri altına almaya çalışan güçler birden fazla olduğu vakit da, birbirleriyle ortaklık yaparak, Kurdistan’ı bölmeye, parçalamaya ve paylaşmaya çaba etmişlerdir. Bölünmeyi, parçalanmayı ve paylaşmayı kolaylaştıran bu zaafların antropolojik ve sosyolojik mevzular olduğu açıktır. Ehmedê Xanî bunlar üstünde durmaktadır. Bu yönleriyle Ehmedê Xanî’nin öncesi yoktur.
  • Kürtçe konuşmak, kürtçe yazmak şüpesiz her şey değildir, fakat sömürgecinin dilini ön plana çıkararak, Kürtçeyi dikkatsizlik ederek yeni olan hiçbir şeyin yaratılmayacağıda o kadarda açıktır.


Hayali Kürdistan’ın Dirilişi İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Hayali Kürdistan’ın Dirilişi PDF indirme linki var mı?


İsmail Beşikçi – Hayali Kürdistan’ın Dirilişi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Hayali Kürdistan’ın Dirilişi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmail Beşikçi Kimdir?

Sosyolog ve yazar İsmail Beşikci 1939’da Çorum İskilip’te dünyaya gelmiştir.

İskilip’te ilkokulu okuduktan sonrasında Çorum lisesini bitirerek, 1962 senesinde Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1965-1971 yılları aralığında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde asistanlık yapmış oldu. Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde sosyoloji asistanı iken aynı bölümde sosyoloji doçenti olan Orhan Türkdoğan tarafınca Marksist propaganda ve bölgecilik yapmış olduğu nedeni öne sürülerek ‘suç duyurusu’ edilen Dr. İsmail Beşikci 12 Mart1971 döneminde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı ve üniversite ile ilişiği kesildi. 1974 affıyla cezaevinden çıkar bu kez de Kürt sorununu işleyen düşüncelerinden dolayı yargılanır.

Kürt problemi üstüne araştırmaları ve yazılarıyla tanınan Beşikçi, 8 kez cezaevine girip çıktı ve yaşamının 17 yılı cezaevinde geçti. 12 Eylül askeri darbesinden ilkin 1979’da cezaevine girer ve 1987’de özgür bırakılır sadece davalar bir türlü peşini bırakmaz bu davalardan giydirilmiş olduğu hükümlerle 1999’a kadar tutuklu kalır. 1999 senesinde meydana getirilen sınırı olan yasal düzenleme sonucu tahliye olduğunda hakkında toplam 100 yıl hapis ve 10 milyar lira para cezası verilmişti. İsmail Beşikçi’nin 36 kitabından 32’si yasaklandı.

Bilhassa ErzurumAtatürk Üniversitesi’nde asistanlığı döneminde yapmış olduğu çalışmalarla dikkati çekmiştir. Bu dönemde doktora tezi olarak hazırladığı “Alikan Aşireti Üstüne Sosyolojik Bir İnceleme” alanında vatanımızda yapılmış olan en mühim sosyolojik bilimsel bir çalışmadır.

Öğretim üyeliği döneminde vatanımızda yaşanmış olan talebe hareketleri de göz önüne alındığında kargaşa ve bunalımlı bir döneme denk gelmektedir. Devrin hükümeti tarafınca (S. Demirel hükümeti) suçlanmış ve akabinde uzun yıllarını geçireceği hapishane yaşamı adım atmıştır.


İsmail Beşikçi Kitapları – Eserleri

  • Devletlerarası Sömürge Kürdistan
  • Kürt Aydını Üstüne Düşünceler
  • Orta Doğu’da Devlet Terörü
  • Kürt Toplumu Üstüne
  • Hayali Kürdistan’ın Dirilişi
  • Devlet ve Kürtler
  • Bir Aydın Bir Teşkilat ve Kürt Sorunu
  • Bilim Yöntemi
  • Kürdistan Üstünde Emperyalist Bölüşüm Mücadelesi 1915-1925
  • Unesco’ya Mektup
  • Bilim-Resmi İdeoloji, Devlet Demokrasi ve Kürt Sorunu
  • Kirletilen Kavramlar: Bilim, Eşitlik, Adalet
  • Kendini Keşfeden Ulus Kürtler
  • Doğu Anadolu’nun Düzeni
  • PKK Üstüne Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli
  • Cumhuriyet Halk Fırkası’nın Programı(1931) ve Kürt Sorunu
  • Türk Tarih Tezi “Güneş-Dil Teorisi ve Kürd Sorunu
  • Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar : Göçebe Alikan Aşireti
  • Orgeneral Mustafa Muğlalı Olayı ”33 Kurşun”
  • Resmi Tarih Tartışmaları 6 : Resmi Tarihte Kürtler
  • Rejimin Niteliği ve Kürtler
  • Kirletilen Değerler (Demokrasi, Barış, Kardeşlik)
  • Kürtlerin Mecburi İskanı
  • Doğu Mitingleri’nin Analizi (1967)
  • Başkaldırının Koşulları
  • Kürdler ve Geleceğini Belirleme Hakkı
  • Ziman – Nasname – Netewe u Neteweperweri
  • İşlevsizleşen yasaklar – Fikir Yasakları Dolandırıcılık Yasakları
  • Îskana Mecbûrî Ya Kurdan
  • Dewlet û Kurd
  • Lı Rojhılata Navın Terora Dewlete
  • Vejina Kurdistana Xeyali
  • Hukuksuz Adalet
  • Uluslararası Anti Kürd Nizam ve Yüksek Kürd Bilinci
  • Bilimsel Yöntem Üniversite Özerkliği ve Demokratik Toplum İlkeleri Açısından İsmail Beşikçi Davası V
  • Çawanîya Rejîme û Kurd
  • Şêwaza Zanistê
  • Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi


İsmail Beşikçi Alıntıları – Sözleri

  • Hilafet’in kaldırılması ve laikliğin kabul edilmesiyle beraber dinin bu ezici ve birleştirici fonksiyonunu kaybetmesi gerekiyordu. Ve öyleki oldu. O halde, Osmanlı İmparatorluğu’nda dinin ve Hilafet’in oynadığı fonksiyonu yeni Türkiye’de de oynayacak bir başka kuruma gereksinim vardı. Bu, “Türk milliyetçiliği” olarak saptandı. Fakat milliyetçilikten ne idrak etmek gerektiği ve milliyetçiliğin toplumsal temelleri tam olarak ortaya konulamadığından ırkçı bir ekip gelişmelerden de uzak kalınamadı. 1924 Anayasası’nın hazırlanmasında bunun tesirini görmek mümkündür. Anayasa’nın “Türklerin hukuk-u ammesi” bölümündeki “Her Türk…” (mad. 68), “Türkler kanun nazarında…” (mad. 69), “… hak ve hürriyetleri Türklerin doğal hukukundandır” (mad. 70), “Türkler gerek şahıslarına…” (mad. 82), “Iptidai öğrenim tüm Türkler için mecburidir…” (mad. 87), “Hukuku siyasiyeyi haiz her Türk…” (mad. 92) şeklinde ifadeler bunun en güzel örnekleridir. Gerçi aynı Anayasa’nın 88. maddesinde, “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı gözetilmeksizin Türk idlak olunur” deniyor ise de, bu da cemiyet yapısı ile en küçük bağları olmayan bir maddeden öteye geçememiştir. (Kürt Toplumu Üstüne)
  • “Kürtler dikenli tellerle, mayın tarlaları ile karakollarla, kulelerle bölünmüştür.” (Unesco’ya Mektup)
  • Kürdistan’da baba-oğulun aynı yerde, işkence tezgahlarında sorgulamaya alınmaları daima, her yerde izlenebilir bir durumdur. Dedenin, oğlun ve torunun aynı yerde sorgulamaya alınmalarına, işkenceye uğramalarına da sık sık rastlanmaktadır. Dede, oğlunun ve torununun, işkenceler esnasında çıkardığı sesleri, çığlıkları, acıları duymaktadır, canında hissetmektedir. Oğul babasının ve oğlunun, torun dedesinin ve babasının feryatlarını en ince ayrıntılarına kadar hissetmektedir, duymaktadır. İnsanlık için bundan oldukca daha ağır bir zulüm olabilir mi? Kürt toplumu bu zulmü sık sık yaşadı, hâlâ yaşıyor.
    Bu, aslen insanlığın bir sorunudur. (PKK Üstüne Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli)
  • Türkiye’de, toplumda ruhsal bir bölünme de vardır.
    Çatışmalarda bir asker yaşamını kaybetmiş olduğu vakit, gerek asker için gerek ailesi için oldukca övücü sözler edilmektedir. Onların cenaze törenleri, haber programlarında ilk haber olarak yer verilmiştir. “Bir hafta sonra baba olacaktı” “terhisine beş gün kalmıştı.” “Nişanlıydı, terhisten hemen sonra düğünü olacaktı…” Radyolar, televizyonlar, gazeteler bu mevzuda oldukca aktiftir. Çatışmalarda bir Kürt militan öldüğü vakit ise haberler “oh olsun” duyguları içinde verilmektedir. Türk insanı çatışmalarda çocuklarını yitirmiş Kürt analarının da acılarını hissetmeden kendilerini Kürt analarının yerine koymadan, ruhsal bölünmenin giderek toplumsal bölünmenin önüne geçilemez. Bu ruhsal bölünmenin oldukca derin olduğu da yakından biliniyor. Sivil ve askeri siyaset de, çatışmalarda çocuklarını kaybeden Kürt analarının, Kürt ailelerinin acılarını hissedebilmelidir. Bu şekilde bir süreç yaşanmadan toplumsal bütünleşme gerçekleşemez. (Devlet ve Kürtler)
  • Kürdistan, elbet, kendi kendine, durup dururken parçalanmamıştır. Kürd ulusu kendi talep ve iradeleriyle bölünmemiştir. (Kürdistan Üstünde Emperyalist Bölüşüm Mücadelesi 1915-1925)
  • günümüze kadar said-i kurdi’nin Kürt kimliği gizlenmeye çalışılmıştır. said-i Nursi’nin bilhassa said-i kürdi imzası ile yazı yazdığı dönemleri o dönemlere ilişkin düşünceleri ve faaliyetleri gizlenmeye çalışılmaktadır. ( İsveç’te gösterilen bergeh dergisi, 1990/, Said-i Kurdi’ye ilişkin bir araştırma yayınlanmıştır. rahat, unutulmuşluğun bir öyküsü ; Said-i Kürdi. s 17-35) (Kürt Aydını Üstüne Düşünceler)
  • 23 Nisan, 19 Mayıs, 24 Temmuz, 30 Ağustos, 29 Ekim vs. Kürtlerin bayramı falan değildir. Bu ırkçı ve sömürgeci devletin ulusal bayramlarıdır. (PKK Üstüne Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli)
  • İsmail Beşikçi’ye düşüncelerinden dolayı cezalar veriliyor. Yaşar Kemal’de asla vicdan yok. Rahatça, vicdanı sızlamadan ödülleri alıyor. Gazetelerde pozlarını görüyoruz, gülümsüyor, gururlu gururlu duruyor. (Hukuksuz Adalet)
  • Dunyada hiçbir millet, hiçbir insan, kış ortasında evlerini yakmaz, yıkmaz, evini, köyünü, mahallesini, yaşamış olduğu şehri tank ateşine, top ateşine tutmaz; yerleşme bölgelerini cenk uçaklarıyla bombalamaz. Hiçbir halk, en kıymetli evlatlarını, gepgenç evlatlarını, “faili bilinmeyen” denen, fakat failleri tastamam belli olan cinayetlerle birbiri ardına yok etmez. Hiçbir yönetim kendi halkına, ulusuna soykırım yapmaz. Tüm bunlar Kürtlere, düşmanları tarafınca dizgesel bir halde dayatılmaktadır, uygulanmaktadır. (Kirletilen Değerler (Demokrasi, Barış, Kardeşlik))
  • DDKO 12 Mart 1971 Muhtırasın­dan sonrasında kapatılıp Diyarbakır-Siirt İlleri Sıkı Yönetim Ko­mutanlığı Askeri Mahkemesinde yargılandığı vakit, Anka­ra ve İstanbul DDKO başta olmak suretiyle tüm DDKO’lar hakkında hazırlanan iddianamelerde DDKO’ların Kürtlerden bahsetmesi. Kürt halkının haklarına haiz çıkmasın­dan dolayı. Kürtlerin var-olmadığı üstüne yüzlerce sayfa tarihle ve gerçeklerle ilgisi olmayan görüşler iddianameye doldurulmuştu (Resmi Tarih Tartışmaları 6 : Resmi Tarihte Kürtler)
  • tarih içinde egemen sınıfların, egemen kültürü olarak; çalışmayan, üretmeyen asalak egemen güçler/sömürenler çalıştırdıklarının, sömürdüklerinin şu demek oluyor ki üretim yapanların sırtlarında yük oldukları halde, tam tersi bir propaganda ile emekçilerin kendilerine yük bulunduğunu iddia ederler. (Resmi Tarih Tartışmaları 6 : Resmi Tarihte Kürtler)
  • Bilgi en büyük güçtür. Bilimsel informasyon ve onun yarattığı şuur toptan, tüfekten, füzeden, tanktan oldukca daha etkili bir silahtır. (Bilim Yöntemi)
  • -Kaçakçılık yüzünden milyon kazananlar vardır.
    -Devlet memurları kaçakçılarla beraberdir. Ya polis, jandarma şeklinde hadisenin içindedir, yada, kaymakam, vali, hakim, savcı… şeklinde hoşgörme etmektedir. (Kürt Toplumu Üstüne)
  • Türk basını Milli İstihbarat Teşkilatı ne istiyorsa onu yazmaktadır. (PKK Üstüne Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli)
  • Çözüm bu varlığı kabul etmek, tarihsel ve bilimsel gerçeği kabul etmekten geçer. (Bir Aydın Bir Teşkilat ve Kürt Sorunu)
  • Kürtlere karşı durmadan büyüklük taslayan, Kürtleri dışlamayı dizgesel bir halde sürdüren bir yönetimin, Batı karşısında boynunun sürekli eğik kalması, aslen Kürt sorunuyla ilişkilendirilmesi ihtiyaç duyulan bir tutumdur. (Hayali Kürdistan’ın Dirilişi)
  • Fakat toprağı yönetim eden güç ile devleti yöneten gücün aynı toplamanmaya başlaması bir çeşit feodalitenin meydana gelmesine, dolayısıyla köylü sınıfının ezilmesine sebep oldu. (Oya Sencer, a.g.m., s. 146-157) (Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar : Göçebe Alikan Aşireti)
  • Mıntıkanın ekonomik, toplumsal, kültürel, çağdaş gereksinimlerini, sıhhat ve bayındırlık ile ilgili gereksinimlerini hızla gidermeye çalışmak (Md. 11/e)
    Mıntıkası içindeki halkın kişisel haklarını korumak (Md. 11/f)
    Halkın iskan edilmesini ve ekonomik durumunun yükseltilmesini, köylülerin, çiftçilerin toprağa haiz olmalarını sağlamak (Md. 11/g) (Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi)
  • Evet orada muharebe yoktur, top sesleri işitilmiyor. Fakat hükümeti tanımayan, yalnız aşiret reislerini tanıyan bir zümre vardır. Medeni bir memlekette en büyük kuvvet hükümettir, devlettir. Bunun yerine en büyük kuvvet olarak aşiret reisini yada bir ağayı tanımak ne anlamına gelir. Bu hukuki manada; anormal bir vaziyettir. (Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi)
  • İnsanlığı tehtit eden olgu terör değildir. Bugün insanlığı tehtit eden olgu devlet terörüdür. (Orta Doğu’da Devlet Terörü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş