Eğitim

Taş Kentin Düşüşü – İsmail Kadare Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Taş Kentin Düşüşü – İsmail Kadare Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Taş Kentin Düşüşü kimin eseri? Taş Kentin Düşüşü kitabının yazarı kimdir? Taş Kentin Düşüşü konusu ve anafikri nedir? Taş Kentin Düşüşü kitabı ne konu alıyor? Taş Kentin Düşüşü PDF indirme linki var mı? Taş Kentin Düşüşü kitabının yazarı İsmail Kadare kimdir? İşte Taş Kentin Düşüşü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: İsmail Kadare

Çevirmen: Yaşar Avunç

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınları

İSBN: 9786059908801

Sayfa Sayısı: 168


Taş Kentin Düşüşü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İkinci Dünya Savaşı’nın kasıp kavurduğu Avrupa’nın güneydoğusu, Arnavutluk’taki ‘taş şehir’ olarak malum Gjirokaster’deyiz. Kenti işgale gelen bir Alman birliği şehir girişinde saldırıya uğrar ve misillemeye önem vererek şehir halkını rehin alır. Teslim bayrağını çeken kentteki hastanede vazife meydana getiren ve tıp eğitimini Almanya’da almış olan Doktor Gurameto’nun evinde Alman subaylarına bir ziyafet sofrası kurulur. Gece süresince bu evden kente yayılan müziği dinleyen halk ölümü bekler sadece tüm şehir ertesi sabahleyin büyük bir sürprizle karşılaşacaktır. Savaşın en gerilmiş anlarında kurulan acı bir sofranın anlamının, zamanı kendi anlayışına uydurmak isteyen bir güç tarafınca iyi mi değiştirilebileceğini, 2005 Uluslararası Man Booker Ödülü sahibi usta yazar İsmail Kadare, Arnavutluk’un zamanı zenginliğini ve esrarengiz söylencelerini kullanarak konu alıyor.

“Tarihle kurgunun buluşmuş olduğu bir hayal ülkesi… İsmail Kadare’nin seçtiği mevzu, devamlı olduğu şeklinde, geçmişin mevcudiyeti… Belgesel ve kronolojik bir tarih dökümünden fazlaca daha şaşırtıcı ve gerçekçi.”

– The Guardian


Taş Kentin Düşüşü Alıntıları – Sözleri

  • “Körlük ölüme daha yakın gibi görünüyor.”
  • “Şehirler kuşatılır, suları kesilir, yiyecekleri kısıtlanır, top ateşine tutulur, kapıları parçalanır, duvarları yıkılır, yanıp kül olur; hatta sonradan üstünde sabanlar gezmesin, ot bitmesin diye toprağına tuz ekilir.
    Şehirler bu şekilde yok olur, umutsuz fakat mertçe.”
  • “İnsanın en büyük düşmanının kendisi olduğunu nasıl öğrenmedin?”
  • “Korkuyla yalan, çıkar ortağıdır.”
  • “Şehirler kuşatılır, suları kesilir, yiyecekleri kısıtlanır, top ateşine tutulur, kapıları parçalanır, duvarları yıkılır, yanıp kül olur; hatta sonradan üstünde sabanlar gezmesin, ot bitmesin diye toprağına tuz ekilir.
    Şehirler bu şekilde yok olur, umutsuza fakat mertçe.”
  • ötekinden kurtulma şansın olsa da, kendinden kurtulmayı hiçbir vakit başaramayacaksın.
  • Korkuyla yalan, çıkar ortağıdır.
  • Korkuyla yalan, çıkar ortağıdır…


Taş Kentin Düşüşü İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yıl: 1943 Yer: Arnavutluk-Ergirikasrı (Gjirokastër)
Gümüş Kale olarak malum bu yerde birbiriyle kan bağları bulunmayan sadece aynı soyadını taşıyan, birbirleriyle devamlı kıyaslanan iki tabip yaşıyor.
Biri Almanya’da diğeri İtalya’da eğitim gören Gurameto’lar. Farklılıkları ise lakaplarını oluşturuyor: Büyük Gurameto ile Ufak Gurameto.
Aralarındaki rekabeti okuyacağımızı sanıyoruz sadece o şekilde bir zamanda o şekilde şeyler oluyor ki o gümüşten kaleyi çağrıştıran taş şehir sallanmaya başlıyor, ilkin İtalyan askerlerinin postallarıyla oluyor bu sallanma, peşinden Almanlar geliyor.
Bitti mi sandınız? Hayır. Sırada Ruslar var. Kente giren her yabancı, düzeni de değiştiriyor elbet.
Yandaş ve düşman saflarını da. Değişmeyen tek şey kulaktan kulağa yayılan bir merak: 16 Eylül 1943’te Büyük Gurameto’nun evinde yaşananlar.
.
Geçtiğimiz ay Rüyalar Sarayı adlı eseri ile tanıdığım İsmail Kadare, Taş Kentin Düşüşü’nde de gerçek ile düş içinde bir bağ kuruyor. Kadere, ‘düşüş söz konusu olduğunda hangi yöne olduğunun bir önemi var mı?’ diye soruyor temelde. Her ne kadar zamanı vakalara da değinse bir pus var, yaşananları tüm çıplaklığı ile görmeyi engellemiş olan. O pus, dile hareket katıyor eserde sadece kitaba girişi birazcık zorlaştırıyor, okuma yer yer bocalıyor.
.
Yazarın öteki eserlerini de edinecek miyim? Evet. Bundan dolayı Kadere’nin okuru bir halde eseri düşünmeye iten, bahsetmiş olduğu toprakları merak ettiren, geçmişi canlı tutabilen bir dili olduğu kati!
.
Ece Dillioğlu çevirisiyle~ (Hülya Oluşturulan)

Balkanların kapalı ülkesi Arnavutluk’ta ikinci dünya savaşı öncesi ve sonrasında yaşananları iki tabip üstünden özetleyen belgesel nitelikli bir yaratı tadı bıraktı bende. Arnavutluk’un doğu ve batılı güçler tarafınca işgal edilmesine halkın tepkisi ve “işgalcilere” bakış açısının tarihsel arka planı oluşturduğu eserde, ikinci dünya savaşından sonrasında benimsenen Sovyet sevgisi de imgesel olarak mevzuya aktarımı yapılmıştır. Arnavut anane ve göreneklerinde konuk algısının söylemden eyleme geçişi ile “taş kentte” bunun yansıması da eleştirel bir bakışla okuyucuya sunulmaktadır.
Eserde ek olarak, dönemsel şartlara bakılırsa hainlik ve vatanseverlik ikilemine yer verildiği şeklinde, komünist rejiminin bakışı, söylemi ve eylemlerine de dikkat çekilmektedir. Stalin imgesinin rejim için taşımış olduğu ehemmiyet ve onun yaşatılmasının gerekliliği ekseninde, “vatan haini” doktora uygulanan işkenceler bir bakıma komünist döneminde rejim karşıtı olarak görülen kişilere karşı devlet terörünü de açıkça gözler önüne sermektedir. (Sencar Karamuço)

Tarihi ve ek olarak kurgulanmış bir yaratı. 1943 senesinde nazilerin italyaya girmek için arnavutluktan geçişini baz alan yaratı, Taş Kent de denen Grijokaster şehrinin o atmosferdeki ruh halini ve bu vakadan sonrası zamanı konu alıyor. Aslında Tarihi romanların bu şekilde kurgulanışı eseri tarihin nesnelliğinden koparsa da okuru büyülemek için yeter de artar bile. Bence mükemmel bir yaratım ortaya koymuş yazar.
Eser fazlaca karmaşık görünse de sonlara doğru her şey berraklaşıyor. İhsan Oktay Anarın Puslu Kıtalar Atlası şeklinde hayal ve gerçek birbirine dolanıp duruyor. Yazar eskilerin evlatları uyuttuğu bir masal üstünden yola çıkarak, eserim kahramanını devrin cenk ortamını anlatmak için bir sembol olarak kullanıyor.
Arnavutluğun yakın ve uzak tarihini görkemli bir halde harmanlayan yazar, o dönemlerdeki hain ve vatanseverlerini birbirine karışmasını sağlayarak okurun bilincini karşıtlıklar yaratarak hep dinç tutuyor. Komünizmin ve Nazizmin yıktıklarını da gözler önüne seren yazar yakın zamanı bilhassa de 2.Dünya Savaşının atmosferini okura yaşatıyor bir nebze. Ama vakalar fazlaca karmaşık. Ta ki eserin sonuna erişince. Puslu Kıtalar Atlasını anıştırdığı için de ek olarak daha fazlaca sevdim eseri. (Nedim Kardaş)


Taş Kentin Düşüşü PDF indirme linki var mı?


İsmail Kadare – Taş Kentin Düşüşü kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Taş Kentin Düşüşü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmail Kadare Kimdir?

İsmail Kadare (d. 28 Ocak 1936, Ergiri), 1992’de Uluslararası Cino del Duca Ödülü’nü ve 2005’te Man Booker Uluslararası Ödülü’nü kazanan Arnavut yazardır.

İsmail Kadare Arnavutluk’un güneyindeki Ergiri kentinde dünyaya geldi. Babası bir mahkeme mübaşiriydi, annesinin babası zengin ve eğitimli bir aileden geliyordu. Kadare çocukluğunu ve doğduğu, büyümüş olduğu Gjirokastër (Türkçesi: Ergiri) kentini, Taş Kentin Günlüğü isminde romanında anlatır.

Arnavutluk’ta 2. Dünya Savaşı sonrası komünist rejim kurulduğunda Kadare 8 yaşındaydı ve bu rejimin içinde yetişti. Romanlarında komünist cemiyet mevzuları sık sık geçer. Öğrencilik yıllarındaki yazı denemelerinden sonrasında, Tiran’da edebiyat fakültesinde ve kısa bir süre için Moskova’da Maxim-Gorki Edebiyat Enstitüsünde okudu.

1960’lı yıllarda Kadare şiir alanında ün kazanmıştır. Esas ününü ise 1964 yılına gösterilen ve başrolünü (Marcello Mastroianni)’nin oynadığı bir filme de uyarlanan Ölü Ordunun Generali isminde romanıyla kazanmıştır. Bunu yurtdışında da büyük ilgi gören pek fazlaca öteki romanı izledi.

Arnavutluk’taki komünist yönetim romanlarına sıkıdüzen uyguladıysa da, ünü dolayısıyla belirli seviyede bir dokunulmazlığa sahipti. 1990 senesinde Ramiz Alia yönetimine karşı protesto olarak daha önceleri de pek fazlaca kez gittiği Fransa’ya sığınma etti. 1999’da Arnavutluk’a geri döndü fakat Paris’te de bir dairesi bulunmaktadır.

1992’de Cino Del Duca ödülünü kazanan Kadare’ye, 1996’da Fransa’daki “Academy of Moral and Political Sciences”a yaşam boyu üyelik hakkı verildi. 2005’te Man Booker Uluslararası Ödülü’nü, 2009’da Asturias Prensliği Ödülü’nü, 2015’te Kudüs Ödülü’nü kazanmıştır. Adı birkaç kez Nobel Edebiyat Ödülü adayları içinde geçen Kadare’nin kitapları 45’tan fazla dile çevrildi.[

Türkçe yayımlanmış eserleri

Ölü Ordunun Generali (1963)

Taş Kentin Günlüğü

Düğün (1968)

Şenlik Kurulu

Canavar

Piramit (1992)

Kosova’ya Üç Ağıt (1998)

Kaza (2010)

Rüyalar Sarayı (1981)

Kuşatma (1970)

İbret Taşı (1978)

Taş Kentin Düşüşü

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/İsmail_Kadare


İsmail Kadare Kitapları – Eserleri

  • Ölü Ordunun Generali
  • Taş Kentin Düşüşü
  • İbret Taşı
  • Rüyalar Sarayı
  • Kuşatma
  • Kaza
  • Kosova’ya Üç Ağıt
  • Canavar
  • Piramit
  • Broken April


İsmail Kadare Alıntıları – Sözleri

  • Bir bölgeleri kazıp onların topraklarına kolaylıkla girebiliyorsun fakat yüreklerine asla giremiyorsun. (Ölü Ordunun Generali)
  • Korkuyla yalan, çıkar ortağıdır. (Taş Kentin Düşüşü)
  • Gölge, efendisini ilk terk eden şeydi, ad ise son olarak; ad, insanoğlunun haiz olduğu şeylerin kim bilir en sadık olanıydı. (Piramit)
  • …’Ah, yaşam 1rüyadır,’… (Rüyalar Sarayı)
  • …İçinde bilhassa alın yazısı, dalgınlık ve bitkinlik barındırıyordu… (Rüyalar Sarayı)
  • “Her düşüncemiz birer tahta ile kaplanmış!” diye düşündü General. “Üstelik üstündeki yazıların güç bela okunduğu bir tahta! Rüzgar estiğinde tahta gıcırdıyor ve tuhaftır ki rüzgar hep esiyor.” (Ölü Ordunun Generali)
  • ..degismekle kalmadik muhtemelen asla eskisi şeklinde olmayacagiz..olum cogumuzu acimasizlastirdi ve acıma ile bagislama duygularimizi bizlerden aldi.. (Kuşatma)
  • “Şehirler kuşatılır, suları kesilir, yiyecekleri kısıtlanır, top ateşine tutulur, kapıları parçalanır, duvarları yıkılır, yanıp kül olur; hatta sonradan üstünde sabanlar gezmesin, ot bitmesin diye toprağına tuz ekilir.
    Şehirler bu şekilde yok olur, umutsuza fakat mertçe.” (Taş Kentin Düşüşü)
  • De Profundis
    =Derinliklerden dışarı (Ölü Ordunun Generali)
  • …Yanlış yorumlanan 1rüya her şeyi altüst edebilir, anladın mı??? (Rüyalar Sarayı)
  • Oscar Wilde: “Alt sınıf insanların suç işlemeye ihtiyacı vardır çünkü bize sanatın verdiği güçlü duyguları onlara suç işleme duygusu verir.” der. (Ölü Ordunun Generali)
  • “İnsanlar kötücül ve iflah olmazdır” (İbret Taşı)
  • …Dünya o kadar gri ve sıkıcıydı ki onu kaybetme düşüncesiyle kendine eziyet etmeye değmezdi… (Rüyalar Sarayı)
  • “İnsanın en büyük düşmanının kendisi olduğunu nasıl öğrenmedin?” (Taş Kentin Düşüşü)
  • “Şehirler kuşatılır, suları kesilir, yiyecekleri kısıtlanır, top ateşine tutulur, kapıları parçalanır, duvarları yıkılır, yanıp kül olur; hatta sonradan üstünde sabanlar gezmesin, ot bitmesin diye toprağına tuz ekilir.
    Şehirler bu şekilde yok olur, umutsuz fakat mertçe.” (Taş Kentin Düşüşü)
  • Halklar, hayal kurup kapılarının eşiğinde durarak bekleyenler şeklinde hiçbir vakit boşuna beklemezler. Bir halk bir şey istiyorsa, bu onun beklediğini içinde yoğurmakta olduğu anlamına gelir. (İbret Taşı)
  • “Hiçbir şey görünmüş olduğu kadar kolay değildir.” (Rüyalar Sarayı)
  • …”Ve bu kadar vakit geçmesine karşın aydınlığa kavuşan 1şey olmadı, hatta iyice arapsaçına döndü.”… (Rüyalar Sarayı)
  • Korkuyla yalan, çıkar ortağıdır… (Taş Kentin Düşüşü)
  • “Körlük ölüme daha yakın gibi görünüyor.” (Taş Kentin Düşüşü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş