Eğitim

Tohum – Muzaffer Oruçoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tohum – Muzaffer Oruçoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tohum kimin eseri? Tohum kitabının yazarı kimdir? Tohum konusu ve anafikri nedir? Tohum kitabı ne konu alıyor? Tohum PDF indirme linki var mı? Tohum kitabının yazarı Muzaffer Oruçoğlu kimdir? İşte Tohum kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Muzaffer Oruçoğlu

Yayın Evi: Babek Yayınları

İSBN: 9789756099261

Sayfa Sayısı: 496


Tohum Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Söz konusu olan, gerçek bir durumun öyküsüdür. Kahramanlar gerçektir. Yer, vakit ve vakalar gerçektir. Bilgi susuzluğuyla kavrulan, bilime ve itiraza aşık insanların, çağıl Donkişotların, dünyayı değişiklik yapma pratiğini anlatmaya çalıştım. Cesaretle özverinin tutuşturduğu bir vakit dilimindesiniz. Ne kadro, ne donatım, ne miras, ne cephe gerisi, ne de kitle temeli aramayın. İnancın ve bilginin çılgınlık zamanlarıdır; söz konusu olan. Uçurumlar, gerçekte olduklarından daha minik görünmektedir. Uzak dağların maviş dumanlı sinesinde yayılan koyun sürüsü, uyuyan bir orduyu andırmaktadır.

Gökkuşağının altından geçmek mümkündür. Bir tanka ya da bir uçağa, minik bir bıçakla meydan okunabilir. Demirde ki pası yeşerten kuvvetli bir devrimci romantizmdir, söz konusu olan. Devin cüceden, gülünecek derecede korkmuş olduğu ve elli senelik bir suskunluğun etkisinden olsa gerek, kahramanların kucak dolusu konuşmuş olduğu bir dönemdir.


Tohum Alıntıları – Sözleri

  • -Ama bir bakışta çarpılıp aşık olanlarda var…
    -Pek sağlam bir aşk denmez ona. Sağlam aşk, oldukca yönlü derinlemesine tanımaya dayanır.
  • Acaba ayrı bir gezegenden mi sökün edip geldi adına hanım denilen bu şirin yaratıklar?” diye bir ses cınladı icinde. Şimdiye kadar niçin asık olamadığının, bir kızın elinden niçin tutamayıp, bir kızla niçin öpüsemediğinin üstünde düşünmeye basladı. Cevabını kendisi verdi sonrasında: ”Buna hicbir zamcn vaktim olmadı.” Aynı anda bu cevabı yerle bir etti: ”Ask arayıştır ve aşkın vakti yoktur.”
  • İbo’yu karakolun buz benzer biçimde daracık nezarethanesine attılar. Küf kokan karanlık nezarethaneye iki koku daha girmişti. Kar ve kan kokusu … Yanağını beton zemine dayamış, dişlerinin takırtısını dinliyordu. Üc saatlik yolculuğun
    noktalandığı karanlık hücrede, otuziki dişin ritmik senfonisine kaptırmıştı kendisini. Kar ve buz icindeydi
  • Hayvan olsaydık sövgü de yemezdik.”
    ”Ne tür bir hayvan olmayı tercih ederdin? ” diye sordu ibo.
    Kırmızı Tilki ateşin kenarında bağdaş kurdu. ”Keçi olmak arzu ederdim” dedi .
    ••
    ”Neden? Ozelliği ne keçinin? ”
    ”Keçi koyun sürüsünün önünde yürür. Yükseklere tırmanmasını sever. Sonra temiz bir hayvandır. Yaprak ve tomurcukla beslenir.
  • En iyisi de bu” dedi Azeroğlu.
    ”Geri zekalılıktan daha iyidir. Dikkat edersen tüm tinsel değerlerini saydı. Zekayı ya da aklı saymadı.”
    ”Olmayan bir şeyi iyi mi saysın.”
  • Baharda on ilkeye uymak iyidir. Birincisi kuzuların zıplayışını seyredeceksin. İkincisi, çılgınlar benzer biçimde sevecek, yüksek mağaralarda, ormanlık derelerde ya da pınar başlarında ağız tadıyla sevişeceksin. Üçüncüsü, güneşi ilk gören koyak çİmenlerinin üstünde uyuyacaksın. Dördüncüsü, yüksek bir zirvede oturacak, dağların peşinden güneşin doğuşunu seyrederken çay İçeceksin. Beşincisi, ay ışığı altında yürürken türkü söyleyeceksin. Altıncısı, hasmın seni elek-velek ararken dağların ya da ormanların zulasında kitap okuyacaksın. Yedinçisi, Donkişot benzer biçimde cüretli serüvenlere gireceksin. Sekizincisi, geniş kalabalıklarda kıyasıya tartışacak ve kahkahalar atacaksın. Dokuzuncusu, olmayacak hayaller kuracak, coşkun bir ruhla yürürken yaşamın emirlerine uyacaksın. Onuncusu, gözlerini geleceğe şu demek oluyor ki yüz yıl, bin yıl ötesine dikeceksin.”
  • Mektup üstünde iki gün düşünüp taşındıktan sonrasında şu şekilde bir yanıt yazdım: Ben daha küçüğüm evlenemem. Benden ilkin evlenmemiş beş abim var. Benim bu acil cevabımdan sonrasında kestane kebap getirmesen iyi olur. Selamlar.”


Tohum İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Muzaffer Oruçoğlu İbrahim Kaypakkaya ve Ali Haydar Yıldız’ın arkadaşlarından ve o dönem tkpml-tikko kurucularındandır.
Tohum tkp-ml’nin dersim dağlarında süregelen gerilla hareketini özetleyen bir roman. Hareketin ilk aylarını, gerillanın talebe, minik burjuva devrimcilerin dağda örgütlediği yeni yaşam biçimini, halkla ilişkilerini ve partinin askeri kanadının (tikko) oluşma aşamalarını ilk ağızdan öğrenebilirsiniz. Oruçoğlu romanda anlatıcı da olan Azeroğludur ve sürecin en başından itibaren içindedir. Henüz gerillaya yabancı dersim halkının bu genç öğrencilere gösterdikleri içtenlik ve yakınlığı görünce insanoğlunun nerden nereye diyesi geliyor. Ali Haydar ve Kaypakkaya’ nın yakalanmalarıyla öldürülmeleri içinde yaşadıklarını özetleyen son bölüm, son 40 senedir yaşananlarla ilgili bir başlangıç olarak aslen her şeyi göstermektedir.
Kitap okurken objektif olabiliyorsanız okunabilir. (Elif)

Muzaffer Oruçoğlu’ nun İbrahim Kaypakkaya ve öteki devrimci dostlarıyla beraber 12 mart Muhtırası’ndan sonrasında Tunceli bölgesindeki mücadelelerini anlattığı roman. Kimi köylüler tabanları patlayıp, elektrikli işkenceden geçip komalık olmasına karşın “Kaçak Talebeler” olarak adlandırdıkları devrimci gençlere ekmek verdiklerini, evlerinde konuk ettiklerini, dağlarda sakladıklarını söylemezken, kimi köylüler muhbirlik karşılığı alacakları paraları ve Dersim Katliamı’ benzer biçimde köylülerin kırılacağını düşünerek devletin “anarşist, terörist” olarak adlandırdığı gençleri suç duyurusu eder. Bir köy öğretmeni düzenin değişmesi için sempati duyduğu gençlere evini açarken, bir öğretmen istanbul’ a tayininin çıkmasına destek olabileceği düşüncesiyle Fehmi Altınbilek’ e devrimcilerin tutuklanmasında destek sunar.
Kitapta mert ve yalancı bir Kirve Memo vardır ki, bu karakterle ilgili ayrı bir kitap yazılabilir, hatta film bile çekilebilir.
Okuyunuz efendim. Yokluk içindeki idealistlerin mücadelesini görün, Orta Doğu ve Balkanlar’ ın en büyük hümanisti olan Kirve Memo’ nun evinde bir çay için. (Caim)

Şu anda kitabın başlarında sayılırım sadece “memo” karakterini oldukca sevdim. Rahmetli babasının anıları, eşinin “vışş memo” deyişi ve memo’nun yanıt olarak devamlı kullandığı “normaldir insandır” demesi her seferinde güldürüyor. Ayrıca karakoldaki dayak sonrası tepkilerine kurban adaş. Oruçoğlu’nun ajitasyona girmeden vakaları anlatması ve bölgede örgütlenme çalışmalarını ilk ağızdan duymak hoş. Umarım elimde oldukca sürünmeden bitiririm. (Memet)


Tohum PDF indirme linki var mı?


Muzaffer Oruçoğlu – Tohum kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Tohum PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Muzaffer Oruçoğlu Kimdir?

Muzaffer Oruçoğlu,18 mart 1947’de, Kars’ın Göle kazasına bağlı Büyük Zavot köyünde dünyaya geldi. Köyünde ilköğretim olmadığı için İlkokulun ilk üç yılını komşu köyün (Minik Zavot) okulunda, bir yılını kendi köyünde, son yılını da Kars’ta okudu. Kars Orta Okulu’nu bitirdikten sonrasında, Öğretmen okulu sınavlarını kazanarak Rize Öğretmen okuluna, iki yıl sonrasında da İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu hazırlık Lisesine gitti. Bir yıl sonrasında,

 Fen Fakültesi Matematik Astronomi kısmına girdi. 67’de içlerinde İbrahim Kaypakkaya’nın da olduğu 9 arkadaşıyla beraber, Amerikan 6. Filosuna karşı yayınladıkları bildiri sebebi öne sürülerek Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’dan atıldı. 68 talebe hareketlerine katıldı. 1969’da Değirmen Köyündeki toprak işgaline katıldı ve tutuklanıp Silivri cezaevine konuldu. 1972’de TKP(M-L) kurucuları içinde yer aldı. 1973’de İstanbul’da yakalandı ve ömürboyu hapse mahkum edildi. Tutsaklık yıllarını şiir ve roman yazarak geçirdi. 13 yıl tutsaklıktan  sonrasında askere alındı. Askerden 40 gün sonrasında, mayıs 1986’da firar edip, Yunanistan’a firar etti. Fransa’da sığınma etti. Yeniden roman yazmaya ve fotoğraf hayata geçirmeye başladı. Politik ve edebiyat dergilerin de yazıları gösterildi. 1988’ de evlenerek Avustralya’ya yerleşti. Bu kıtada ilkin iki senelik fotoğraf ve heykel kolejini (Greensborough TAFE COLLEGE – NMIT) tamamlamış oldu. Daha sonrasında Royal Melbourne Teknoloji Enstitüsüne (RMIT) bağlı, PUBLİC ART bölümünde üç yıl Resim ve Heykel eğitimi yapmış oldu. Şimdiye kadar toplam 6 ülkede altmışa yakın kişisel fotoğraf sergisi açtı. 13’ü roman, 7’si şiir, 2’si masal olmak suretiyle 30 kitabı yayımlandı. 2011 yılı Abdullah Baştürk işçi edebiyat ödülü ,Grizu 4 ciltlik romanına verildi.Halen Avustralya’da yaşamaktadır.


Muzaffer Oruçoğlu Kitapları – Eserleri

  • Tohum
  • Dersim
  • Çıplak ve Özgür
  • Mengene
  • Kangurular
  • Gül, Demir ve Feryat
  • Brunswick Delileri
  • Grizu 1
  • Filozof
  • Newroz
  • Karyaditler
  • Grizu 2
  • Baba İshak Destanı
  • Yar Geyikleri
  • Grizu 3
  • Mavi Munzur Masalları
  • Grizu 4
  • Çatlaklar ve Kesitler
  • Büyücüye Mektuplar
  • Maymun Düğünü
  • Sevdalı Kız
  • Mengene
  • Işıltılar İmgeler
  • Eşrefoğlu Al Haberi
  • Denemeler
  • Devlet ve Komün
  • Lâl Dili
  • Aşk ve Işık İçinde
  • Falaris Prelüdleri
  • Sanat Edebiyat Yazıları
  • Dangalak
  • Demirin ve Ateşin Dilinden
  • Huruç
  • Kaypakkaya – Akıl ve Aksiyon Duygusu
  • Çatlayan Süt Sessizliği
  • Işıltılar İmgeler


Muzaffer Oruçoğlu Alıntıları – Sözleri

  • Sevdim mi gözlerim çoğalır, sevdiğimin her yerine dağılır. (Grizu 1)
  • Gözün geride kalmasın. Zaten yaşadığın kadar yaşadın. Siktir et gerisini. (Grizu 2)
  • “Dünya değişti. Aletler artık kendi dışlarındaki elleri değil, kendi içlerindeki teri dinliyorlar. Ekmekler büyüyorlar, açlığı ve parayı yiyorlar.” (Sevdalı Kız)
  • Kadının kendi altın krallığını yitirerek köleleşmesi tarihin en hazin, en garip ve en büyük öyküsüdür. Mülkiyetin ve iyelik duygusunun olmadığı güneşin ve suların, özgürlüğü pırıl pırıl bir kahkahayla selamladığı çağda, hanım insanlığın ikiden oldukca memelerle sembolize edilen – bolluk deposu, komünal ve cinsel yaşamın biricik kahramanıydı. İlkel insanoğlunun gözünde, insan denilen tılsımlı muammayı, tabiatın en kıymetli varlığını, hatta kabileyi doğuruyordu. O kolektif yaşamın, aşkın ve sevişmenin tüm alanlarına egemendi. Cinselliğe ilişkin hiçbir tabu, hiçbir kan bağları engeli, emir söz konusu değildi onun için. Kendi içinden çıkan tek bir buyruğa uyuyordu bir tek; sevmek, istemek ve hoşlanmak buyruğu. (Karyaditler)
  • “Asırlar geçmiş aradan, bilincimiz, yaratıcı gücümüz, gönencimiz kurtulamamış hâlâ… Kurtulamamış şu lanetli şehvetin, servetin ve şiddetin hükmünden.” (Baba İshak Destanı)
  • İnançtır bu
    Tanı yavrum
    Sevaptır pırıl pırıl
    Demire tırnakla
    Duvara kanla yazılır
    Acılardan süzülür
    Canı can
    Zindan zindan içinde
    Beton gülüdür
    Bükülmez
    Bükülmez yavrum
    Cellat suratlara tükürür
    Ve alnı şafağa doğru
    Darağacına yürür (Demirin ve Ateşin Dilinden)
  • Acılar kolay unutulur, aynalarda görünmezlerse. (Grizu 1)
  • “Donsuz dolaş fakat boynunu zalimlerin önünde eğme, bawo.” (Dangalak)
  • Dünyanın tüm güzelliklerini
    Davet ettim soframa
    Başköşeye kuruldu orostopolluk
    Teşrif etti hançeriyle ihanet
    Alçaklık yanıma oturdu
    Gülümsedi gözlerime gözleriyle puştluk Kadehlerde pırıl pırıl bir rakı
    Şerefe dedi adilik. (Mengene)
  • -Ama bir bakışta çarpılıp aşık olanlarda var…
    -Pek sağlam bir aşk denmez ona. Sağlam aşk, oldukca yönlü derinlemesine tanımaya dayanır. (Tohum)
  • Yaktıklarına ben de inanıyorum. Işıyan her şeye saldırıyorlar. Aydınlığın zerreciğinden bile ödleri kopuyor. (Gül, Demir ve Feryat)
  • Acıdı galiba
    Açtı mazgalı
    Tek bir taze incir sundu asker
    Tarifsiz bir minnettarlıkla aldım
    Masamın üstüne koydum oturdum
    Seyrine durdum.
    “Korkuyorum,” diye fısıldadı incir
    “Benzinde safran sarısı ayaklarında zincir
    Obur obur bakıyorsun ballanışıma
    Senelerdir yememişsin açık ki
    Zordur dağılmadan sana direnmek
    İçimde var bin kırmızı çekirdek
    Kolay değil
    Tüm çekirdeklerimi ezerek
    Beni yiyecek.” (Lâl Dili)
  • Her insan, kaçıp sığınabileceği içi boş bir insan arıyordu. (Grizu 3)
  • “Kitap yasağı, bu tip aydın insanlarda okuma susuzluğu yaratır. Bunlar için en büyük işkence, yasaklarla, kısıtlamalarla yaratılan kitap işkencesidir belki de” diye düşündü. (Gül, Demir ve Feryat)
  • “Hataları kavramazsak, hatalar bizi kavrar.” (Kaypakkaya – Akıl ve Aksiyon Duygusu)
  • Savaş, tarihte olduğu benzer biçimde şimdide de bir kâr kapısı. Ama İnsanlık kendi tarihinin hiçbir döneminde paraya bu denli düşman ve bu denli de tutkun olmadı. (Çıplak ve Özgür)
  • Gözlerini gösterme, derhal anlamış olur, şundan dolayı sevdalısın. (Sevdalı Kız)
  • Kırımlara, yangınlara, sürgünlere hazır olun. (Dersim)
  • Gece seyrimdesin
    Gündüz gönlümde
    Unutamam
    Vurgunum hasretine
    Hasretine gelinim.
    Akrep gömecine
    Bal işleyensin
    Ayva benzer biçimde ağlayıp
    Nar benzer biçimde gülensin.
    O şekilde melül
    O şekilde mahzun olma
    Uğruna yangın olup
    Sevdasına yeldiğim.
    Gelir günler gelir
    Domurur uç verir bilincin
    Başı dik
    Kızıl pençeli
    Şahin olur güvercin. (Demirin ve Ateşin Dilinden)
  • Yaşamın katı, geri ve çirkin yanlarıyla çatışmak, yaşamın kendisinden daha güzeldir. (Çıplak ve Özgür)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş