Eğitim

Uçucu Kül – Monika Maron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Uçucu Kül – Monika Maron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Uçucu Kül kimin eseri? Uçucu Kül kitabının yazarı kimdir? Uçucu Kül konusu ve anafikri nedir? Uçucu Kül kitabı ne konu alıyor? Uçucu Kül PDF indirme linki var mı? Uçucu Kül kitabının yazarı Monika Maron kimdir? İşte Uçucu Kül kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Monika Maron

Çevirmen: Zehra Yılmazer

Yayın Evi: Alef

İSBN: 9789944494915

Sayfa Sayısı: 272


Uçucu Kül Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Monika Maron: Daktilo başındaki intikam tanrıçası.”

-Marcel Reıch-Ranıckı-

Kendi düşüncelerinin arkasında durmak ve duygularını yaşamak isteyen bir kadının meslek yaşamının, korku ve arzularının gerçekçi bir üslupla anlatıldığı bir roman.

Josefa Nadler bir gazete muhabiridir, kocasından boşanmıştır, minik oğluyla yalnız yaşamaktadır. Bir şehri karartan kömür santralı üstüne yazdığı röportajın yayınlanmasına izin verilmeyince sansürü sorgular ve hakkını arar. Bu savaşım sürecinde disiplin soruşturmasına maruz kalır, senelerce emek verdiği kurumdan dışlanır, arkadaşları ve meslektaşları tarafınca yüzüstü bırakılır.


Uçucu Kül Alıntıları – Sözleri

  • Kaçıklar düzgüsel insanlardan oldukca daha özgür geliyordu bana. Kaçıkları anlamaya çalışmaktan bir süre sonrasında vazgeçen insanların bunaltıcı yargılarından muaf oluyorlardı. Bunlar kaçık, diyordu insanoğlu ve onları rahat bırakıyorlardı.
  • Söyleyecek oldukca şeyiniz var ise, susmak kimi zaman akıllıcadır.
  • En büyük müttefiklerim devasa, taştan heykeller, şehrin ünlü ölüleridir, benim dışımdaki tek dilsizler. Son çarem;
    terk edilmişliği hazza dönüştürmek, yalnızlığın doruğuna çıkmak; ben insanların en yalnızı, en yitiği..
  • (…) Ben niçin korkuyorum? İçinde öleceğim yataktan. Yaşamadığım hayatlardan. Çöküşe ve sonrasına kadarki monotonluktan.
  • Hep telaş içindeyiz, sürekli acil etmek zorundayız.
  • Hiçbir şey geçmişte kalmıyor aslen.
  • En aptal olanlar en oldukca konuşur.
  • Yaşlanma içeride adım atar, çizgiler bunun yansımasıdır bir tek.
  • …bir yerlerde bir şeyler olurken, bir şeyler yaşanırken benim yaşamı kaçırdığıma dair o ürkünç duygu geçmiyor. İnsanları, vakaları, günleri kaçırıyorum.
  • Su birikintisine düştü diye ya da edepsiz bir sual sordu diye çocuklarını döverken hanımefendiler ne hissediyor sence? Veya ayaklarını sürüyor, fena kokuyor veyahut sakalı batıyor diye kocalarının başının etini yediklerinde? Benzer bir şey değil mi bu? Eskiden beri hanımefendiler erkekleri vurup öldürmek yerine zehirlemişlerdir.
  • Insanlar şu bahçenin, o avlunun, mümkünse her ağacın etrafını niçin asla durmadan çitle çevirirler ki?
  • Biri ‘BİZ’ ise, ‘SİZ’ ya da ‘ONLAR’ da vardır. Ve eğer kendi görüşlerini bana sormadan benim görüşüm haline getirmek istiyorlar sa, beni, benim onayım olmadan kendi ‘BİZ’ lerinin içinde eritmek istiyorlarsa, ben de kendime ‘BEN’ derim, onlara ‘SİZ’..
  • Annelerini soyunurken hayal etmeye cesaret edemediklerinden, dünyaya iyi mi gelebildiklerini hayatlarının sonuna kadar kavrayamayan erkekler var. Nihayet cesaret edebilselerdi görüp görecekleri, buruş buruş yaşlı hanımefendiler olurdu aslına bakarsanız. Bir çok adam annesinin iyi mi da ikiyüzlü bulunduğunu anlamış olur sonunda: ilk kez bir hanımla yattıktan sonrasında, annesinin de bacaklarını araladığını, büyüklerin gizemini saklamakta ne kadar usta, rol yapmakta ne kadar yetenekli bulunduğunu anlamış olur
  • Biyografi inanca dayanmıyordu, inanç biyografinin kaçınılmaz sonucuydu, kendine olan inançtı. Hayatın anlamı , bu somut , biricik yaşamın somut içeriğiydi.
  • ”Neyi bekleyeceğim ki?” dedi bitkin bir sesle, ”Evlenmeyi mi? Migreniniz mi var? Vücudunuzda yağlanma mı var? Evlenin. Evladınız öğrenme güçlüğü mü çekiyor? Evlenin. Burnunuz fazla mı uzun? Evlenin. Evli olanlara ne tavsiye edilecek peki?”
    ” Boşanmaları. Hem ben evlilikten söz etmedim,” dedi Christian.


Uçucu Kül İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Monika Maron, sevdiğim yazarlar listesinin en ön sıralarına yerleşecek bir yazar benim için.Dilimize kazandırılmış üç kitabı var.Acayip Bir Başlangıç’ı Monika Maron kitaplarım bitmesin diye bekletiyordum.Bu ay sevdiğim yazarların kitaplarını bekletmeme sonucu aldım.️
Her ay elimde bulunan, Magda Szabó, Jean Rhys, Flannery O’Connor, Iris Murdoch, John Fowles, Lydia Millet, Margaret Atwood, Ian McEwan, Refik Halid Karay, Giovanni Papini, Wirginia Woolf kitaplarını tertipli olarak okuyacağım.
Acayip Bir Başlangıç, ana karakteri Johanna’nın geçmişi, bugünü ile hesaplaşmasına, yaşlanmaya odaklanan bir anlatı.
“Otuz sene önce, bugün düşündüklerimi düşünen birini hor görürdüm herhalde.Şimdi yaşlandıkça muhafazakârlaşanlardan biriyim ben de.İnatçılık mı bu, yoksa bilgelik mi? Yoksa Elli’nin yaşlılık sadakati dediği şey mi? Otuz yıllık evlilikten sonra, başka bir şey yaşamak neyse ki artık mümkün olmadığından birbirlerine sadık olur ve zaferlerini kutlarlar; başarmışlardır.Öyle ya, artık değiştirilemeyen bir şeyin iyi olması gerekir.Dünyayı, bize ait olduğu zamanlardaki gibi bırakmak mı istiyoruz? Yoksa dünyayı değiştirme işini yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız için aklımız başımıza mı geldi?” (syf 71) diyor Johanna.
Kitap Johanna’nın acaip bir başlangıç olarak değerlendirdiği bir sonla bitiyor.Yukarıdaki sorularına bir yanıt bulduğunu düşünmüyorumJohanna’nın.️ (Hasret Akbaş)

Kitap, adını daha ilkin asla duymadığım bir yazarın, bu kadar iyi olupta iyi mi bu kadar gizli saklı kalabildiğini düşündürdü. Tek kelimeyle harikaydı. Baş karakterin değişik mevzularda kafa açıcı-değişik fikirleri ve insana esin veren bir mücadelesi var. Ama bu savaşım öyleki kahramanca bir yerden değil de daha insanca, daha düşmeli-kalkmalı bir yerden anlatılmış. Eşe-dosta tavsiye etmelik bir kitap ^^ (Esma)

Monika Maron’dan bir kadının savaşım öyküsü. Oğlu ile beraber yaşayan bekar bir annenin öyküsünü korku, aşk, sevgi, hüzün, arzu, talep, önemsenmek ve özgürlük duygularının gerçekçi dili ile anlatırken Doğu Almanya benzer biçimde siyasal ve toplumsal baskının üst düzeyde olduğu bir ülkede düşünce ve fikir özgürlüğü, toplumcu rejim, hanım adam adaletsizliği, insana verilen kıymet, doğaya saygı, iş yaşamı, yaşanmış olan maddi sorun benzer biçimde problemleri de gözler önüne seren bir yaratı. (Gökhan Kocabıyık)


Uçucu Kül PDF indirme linki var mı?


Monika Maron – Uçucu Kül kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Uçucu Kül PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Monika Maron Kimdir?

1941’de Berlin’de doğan Monika Maron Doğu Almanya’da büyüdü, 1988’de Batı’ya göç etti, halen doğduğu şehirde yaşıyor. Yayınlanmış romanları içinde Flugasche, Die Überläuferin, Stille Zeile sechs“ , Animal triste, Pawels Briefe, Eine Familiengeschichte, Endmoränen ve Ach Glück vardır. Hikayeden makaleye pek oldukca yapıtıyla çeşitli ödüllere layık görülmüştür: 1992 Kleist Ödülü, 2003 Friedrich Hölderlin Ödülü ve 2009 Alman Milli Ödülü


Monika Maron Kitapları – Eserleri

  • Animal Triste
  • Acayip Bir Başlangıç
  • Uçucu Kül


Monika Maron Alıntıları – Sözleri

  • Hatıralar da bir incinin içindeki yabancı cisimler gibidir, ilk önceleri bir tek istiridyenin etine girmiş rahatsız edici bir yabancı cisim, sonrasında istiridye onu epitelyum dokusuyla kapatır ve sedef tabakalarını üst üste geliştirir, sonunda ıslak yüzeyli, parlak, yuvarlak bir oluşum çıkar ortaya; aslen insanların kıymetli kıldıkları bir hastalıktır. (Animal Triste)
  • Hayatta, minimum yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak bulunduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz. (Animal Triste)
  • Sonuçta kalp ruhun muhafazası değildi, makine benzeri, ikame edilebilir bir kas parçasıydı bir tek. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Bir köyün sakinlerini gözlemlemek, bir sosyoloji enstitüsünün istatistiki araştırma neticeleri kadar önemliydi. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Hayatta, minimum yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak bulunduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz. (Animal Triste)
  • Sevgi bir tomurcuk değil, toprağın derinliklerinde bir köktür. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Gençliğimde, genç insanların bir çoğu gibi ben de genç ölmem gerektiğine inanmıştım. İçimde öyleki oldukca gençlik, öyleki oldukca başlangıç vardı ki, sadece şiddetli ve güzel bir son düşünülebilirdi; ben yavaş yavaş ölüp gitmek için yaratılmış değildim, oldukca iyi biliyordum bunu. (Animal Triste)
  • Insanlar şu bahçenin, o avlunun, mümkünse her ağacın etrafını niçin asla durmadan çitle çevirirler ki? (Uçucu Kül)
  • Söyleyecek oldukca şeyiniz var ise, susmak kimi zaman akıllıcadır. (Uçucu Kül)
  • Hep telaş içindeyiz, sürekli acil etmek zorundayız. (Uçucu Kül)
  • Yaşlanma içeride adım atar, çizgiler bunun yansımasıdır bir tek. (Uçucu Kül)
  • Aşk da dinozorlar gibidir, tüm dünya onların ölümünü düşünerek oyalanır.
    Tristan ile İsolde, Romeo ve Juliette, Anna Karenina, Penthesilea, devamlı yalnızca ölüm, devamlı olanaksız olana duyulan bu kösnü. (Animal Triste)
  • “Dünya uzaydan hızla geçerken, uzun süre sonra ilk kez tanıdık bir gezegene rastlar. Naber, nasılsın, diye ta uzaktan haykırır gezegen. Hiç iyi değilim, der Dünya, homo sapiens’im var. Merak etme, geçer, diye bağırır gezegen ve yine üç yüzyıllığına gözden kaybolur.” (Acayip Bir Başlangıç)
  • Her hikâye benim hikâyemdi… (Animal Triste)
  • “Yoksa ben yaşamayı unutmuş muyum?” (Animal Triste)
  • Masanın çevresinde yuvasına dönmüş bitkin insanoğlu benzer biçimde oturuyorduk ve her birimiz bir ötekinin yüzünde kendi yaşını bulmaya çalışıyordu. (Animal Triste)
  • Bir şeyi niçin yaptığımı ya da niçin yapmadığımı sadece birkaç yıl sonrasında anlarım ben. Bir şeyi yapmam ya da yapmamamın sıkı sıkıya inandığım sebepleri olsa da, seneler içinde başka, daha derinde yatan, pek de hoşa gitmeyecek nedenler, tabiri caizse latif tenin altındaki nedenler iskeleti açığa çıkarabilir. Artık bunu öğrenmiş bulunuyorum ve kimi zaman yılların geçmesini beklemeyi, o zamana kadarda kararlarımı öylece kabullenmeyi beceriyorum. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Özlediğim bir duygu var, âşık olduğunda ya da bir şey için savaşım ettiğinde hissettiğin o heyecandan ölme duygusu, bir tutku şu demek oluyor ki, evet, bu işte: Ben tutkuyu özledim. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Yaşlılar ve sakatlık birbirine benzer durumlar, dedim; şu sebeple yaşlılar benzer biçimde sakatlar da bazı taleplerde bulunma hakkına bile haiz değiller. (Acayip Bir Başlangıç)
  • ”Neyi bekleyeceğim ki?” dedi bitkin bir sesle, ”Evlenmeyi mi? Migreniniz mi var? Vücudunuzda yağlanma mı var? Evlenin. Evladınız öğrenme güçlüğü mü çekiyor? Evlenin. Burnunuz fazla mı uzun? Evlenin. Evli olanlara ne tavsiye edilecek peki?”
    ” Boşanmaları. Hem ben evlilikten söz etmedim,” dedi Christian. (Uçucu Kül)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş