Eğitim

Yastıkname – Sei Şonagon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yastıkname – Sei Şonagon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yastıkname kimin eseri? Yastıkname kitabının yazarı kimdir? Yastıkname konusu ve anafikri nedir? Yastıkname kitabı ne konu alıyor? Yastıkname PDF indirme linki var mı? Yastıkname kitabının yazarı Sei Şonagon kimdir? İşte Yastıkname kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Sei Şonagon

Çevirmen: Kolektif

Editör: Müge Gürsoy Sökmen

Derleyen: Tuncay Birkan

Tasarımcı: Semih Sökmen

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753425674

Sayfa Sayısı: 372


Yastıkname Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Japon kültürünün bin senelik klasiği şimdi Türkçe’de. Tüm gerçek edebiyat klasikleri şeklinde bugün bile bizlere söyleyecek fazlaca şeyi olan, benzersiz üslupta bir kitapYastıkname. Sarayda imparatoriçenin nedimeliğini meydana getiren Sei Şonagon, hep başucunda tuttuğu “defterine” aklına esen her şeyi yazmış: Tanık olduğu minik, basit vakaları, anılarını, mühim bulmuş olduğu konulardaki fikirlerini; hoşuna giden gitmeyen, görkemli ya da moral bozucu bulmuş olduğu, kalp atışını hızlandıran ya da asabını bozan, “gıcık” ya da fanatik olduğu şeyleri… Hususi bir duyusallığı ve gözlem kabiliyeti var Şonagon’un: Kayıt düşmüş olduğu inanılmaz ayrıntılara, özgür ve kadınca bir bireyselliğin damgasını vurmayı başarabildiği için olmalı, yüzyılların ötesinden hala bizleri şaşırtmayı sürdürebiliyor. 

Yastıkname, Kitap Çevirmenleri Girişimi’nden 83 çevirmenin çalışmasıyla Türkçe’ye çevrildi. Dünyada bir ilk niteliği taşıyan bu ortak emek verme hem de kitap çevirmenlerinin bir meslek birliği içinde bir araya gelişlerini simgeliyor. Çevirmenler birbirine yabancı dil ve kültürler içinde köprü işlevi görürler. Bu kez de o şekilde oldu: Uzak bir ülke ve uzak bir geçmiş onlar yardımıyla şimdi daha yakınımızda…


Yastıkname Alıntıları – Sözleri

  • Bir insan iyi mi olur da kendisi başkalarına rahat rahat kusur bulurken kendi zaaflarının sessiz bir şekilde geçiştireleceğine inanacak kadar saf olabilir?
  • Gerçekten de insanoğlunun bir adama olan muhabbeti büyük seviyede ayrılışındaki zarafete bağlıdır.
  • Öğrenmeden ilkin,
    Dünyanın ne kadar hüzünlü ve fâni bir yer bulunduğunu,
    Gözyaşı dünyasını öğrenmiştik bile.
  • Yazla kış. Geceyle gündüz. Yağmur ile güneş ışını. Gençlikle yaşlılık. Sevinç ile hiddet. Siyahla beyaz. Sevgiyle nefret. Ufak civit fidanı ile filkulağı. Yağmurla sis.
    İnsan birini sevmez oldu mu başka biri haline geldiğini zanneder, oysa hâlâ aynı kişidir.
  • İnce zevkli bazı erkekler, mektup zarflarının içine uzun zambak kökleri koyarlar. Aldıkları mektupların içinden çıkanları arkadaşları ile tartışan, yazdıkları cevapları birbirine gösteren bayanları seyretmek de ayrı bie zevktir. Soylu bir aileden gelen bir genç kıza ya da saray içinden üst düzey bir beyefendiye mektup göndermek için bayram gününü seçenler ayrı bir zarafet saçarlar.
  • Ufak çocuklar ile bebeklerin tombul olmaları iyidir. Taşra valilerin şeklinde yaşça büyük insanların da o şekilde; bu sebeple zayıf ve çelimsiz görünürlerse insan onların huysuz olduklarından şüphelenir.
  • Hususi bir yakınlığın olmayan biri bilmediğin eski bir şiir yada öyküden bahseder. Sonra aynı şeyden bir başkasının da bahsettiğini duyduğunda onu biliyor olmanın mutluluğunu yaşarsın. Oldukça sonraları bir kitapta ona rast vardığında, “Ah, işte bu o!” der ve ondan ilk kez bahseden kimseyi sevinçle anarsın.
  • Ahlaksızca bulunduğunu biliyorum fakat hoşlanmadığım birinin başına fena bir şey erişince sevinmeden edemiyorum .
    Sevdiğim birinin başına iyi bir şey gelirse , benim başıma vardığında sevineceğimden daha fazlaca sevinirim.
  • Hatırlıyorum da Uzun Gece ayında tüm bir gece devam eden yağmur nihayet dinmişti ve parlak güneş bahçenin üstünde ışıldıyordu artık. Kasımpatı yapraklarının üstüne sayısız çiy taneleri saçılmıştı. Bambu çitlerin ve minik bahçe kapısının üstüne asılı bölük pörçük örümcek ağlarının tellerine gümüşten inciler diziliydi. Müthiş bir coşku ve luk duydum.
  • Bana gel diyorsun ya,
    Geçmek için o şekilde acı dolu bir dünyaya
    Nasıl geçerim çiy damlalı nilüfer yapraklarından?


Yastıkname İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yastıkname: Osmanlı Edebiyatıyla anoloji kurup Yastıkname adıyla çevrilen ve bir nevi Başucu Kitabı olarak vasıflandırılan Makura no Sōşi,Japon edebiyatında “zuihitsu”isminde olan türün ilk örneklerindendir. “Kalemi izle” anlamına gelen bir tercüme çerçevesinde hangi mevzuda olursa olsun içinden iyi mi yazmak geliyorsa o şekilde yaz felsefesini taşıyor zuihitsu…
Şonagon”un değindiği bu yaratı türünde tek örnek olabilir. Japonya’nın Heian periyodunun adeta altın çağını özetleyen bir yaratı olabilir. Bilhassa bu zamanda hanımefendilerin birer edebiyat öncüsü olduğu düşünülürse epey muhteşem bir dönem. Şonagon saraydaki tüm günlerini muzip bir dürüstlük ile anlatmış. Bilhassa kimi zaman zarif şeyler, antipatik şeyler, kıymetsiz şeyler olarak nitelendirdiği bölümler inanılmaz keyifli. Kitap tam 83 çevirmenin iş birliği ile büyük bir emeği ortaya çıkarmış. Ayrıca Şonagon’un aşağı sınıflar ile alakalı yorumları da devrin bakış açısını fazlaca güzel yansıtmış. Bambaşka bir coğrafyada bambaşka bir sarayın içinde, mor ve kızıl harmaniyelerin içinde , imparatoriçenin dizinin dibinde nakış işleyen bir karı şeklinde buluyorsunuz kendini. An ve süre duruyor. Kiraz çiçeklerinin güzel görüntüsü aklınızdan asla çıkmıyor. Bugüne değin dipnotlarına onlarca defa yıldız attığım tek anlatı oldu Yastıkname. (Seda Yendekoğlu Aksoy)

Kitabın yazarı Sei Şonagon, yazarın gerçek adı bile değil. İsmi bilinmiyor. Bu seneler Heian süreci olarak adlandırılmış ve o zamana kadar çeşitli alanlarda yoğun bir hakimiyeti olan Çin tesirini azaltmak için çabalanmiş. Ama gene de devletin üst kademelerinde vazife alanların Çin dil ve kültürüne hakim olmasına ehemmiyet verilmiş. Kadınların Çin kültürüne hakim olması için daha azca olanak olduğundan Çin tesirinin bilgili şekilde azaltılmaya çalışmış olduğu bu süre diliminde saray bayanları Japonya’nın yaygınlaşmasına katkıda bulundular.
Kitap , sarayda imparatoriçenin nedimelerinden üst derslik olan Şonagon’un görmüş olduğu, hoşlanılmış olduğu, gıcık olduğu şeylerden oluşuyor. Günümüzde bizlere değişik ve rahatsız edici gelebilecek söylemler var. Alt sınıfa haşerat gözüyle baktığını Şonagon kendisi yazıyor. Devrin kültüründe güzel duyu, şiir, gösteriş büyük yer kaplıyor. Mektplaşmalar ve çeşitli şiir atışmaları ,yarışmaları görülüyor. Her mevzuda dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan ince noktalar var. Üst sınıfların için bunlar fazlaca önemliydi. Japonya’nın ada oluşundan kaynaklı savaştan uzak güvenilir konumu bu hazzı tavırlar desteklemiştir. İmparator ve imparatoriçe yalnızca görünüşte yüksek konumda. Asıl yönetici kadro Fujivara ailesinden seçiliyordu.
Kitapta yer edinen sanat içerikli konuşmalar ve zarafet çoğunlukla etkiledi beni. Ayrıca o devrin saray yaşamını içeriden bir gözle okumak oldukça keyifliydi. Birfazlaca dipnotla kitabı bütüncül şekilde idrak etmek mümkün hale getirilmiş. Kitabın sonunda yer edinen ekler ve çeşitli görseller ile daha da yararlı ve bilgilendirici olmuş.
Kitabın tasarımıyla ilgili beni zorlayan tek şey dipnotların sayfa altında değil sonda verilmesi oldu. 356 dipnot ortalama 50 sayfada verilmiş. Ve her seferinde arkaya dönmek birazcık dikkat dağıtıcı oldu. Bunun haricinde kitaba negatif bir şey söylemem mümkün değil. :]
Bu şekilde bir “Yastıkname” kısaca “Makura no Soşi” yazmak isterim.
-Tebrikler Sei Şonagon , ne kadar üstten bakan bir üslup olsa da senin yaşadığın dönem ve ortamda bu vardı ,ne diyebiliriz ki!? (Burcu A)

“Uzak fakat aslına bakarsak yakın şeyler:
Cennet
Bir geminin seyri
Bir adam ile bir kadının arasındaki ilişkiler.”
.
Bu sıralama bin yıl ilkin yaşayan bir hanıma ilişkin. İmparatoriçenin nedimesi olan,sarayda on yıl kalıp, pek fazlaca şeye tanıklık eden Sei Şonagon’a. Heian Süreci’nin tüm renkleriyle~
.
Zuihitsu (kalemi izle) tekniğinin ilk örneği olan Yastıkname hem bir günlük hem hatırat..Daha fazlaca türe de dahil edilebilir aslına bakarsak. Ama benim için Yastıkname’yi hususi kılan 10.yüzyılda yaşayan bir kadının anlatımındaki cesaret oldu. Evet bu hanım eğitimli ve kendini ayrıcalıklı hissediyor, bu hanım derslik ayrımını içtenlikle destekliyor, bu kadının takıntılı olduğu mevzular var.. Bunlara karşın; rüzgarın esişini-ağaçların sürgün verişini-meydana getirilen şenlikleri o şekilde coşkun konu alıyor ki..
Tabii kibarlıktan nasibini almamışları-estetikten ve şiirden anlamayanları da sivri diliyle eleştiriyor. Ve ortaya bir klasik çıkıyor..
.
Yastıkname’nin öteki bir özelliği yayımlanma sürecindeki incelikler. Ilk olarak çevirisi 83 çevirmenin ortak emek vermesi ve bölümler arasındaki uyum göz dolduruyor(Kitap yayıma hazırlanırken öteki dillerdeki versiyonlarından da faydalanılmış).
Tuncay Birkan’ın sunuş yazısı ise enfes. Kitabı okumaya başlarken; eserin zamanı ve özellikleri hakkında tereddütlerim olmasına karşın; sunuş yazısını okuduktan sonrasında artık Sei Şonagan’a hazırdım.
Kitap içinde kullanılan resimler, kitabın sonuna eklenen detaylı notlar da okuma zevkini katlayan unsurlar.
.
Velhasıl fazlaca sevdim (Hülya Oluşturulan)


Yastıkname PDF indirme linki var mı?


Sei Şonagon – Yastıkname kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Yastıkname PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sei Şonagon Kimdir?

Sei Şonagon’un 965 ya da 966 senesinde doğduğu tahmin ediliyor, ölüm tarihiyse bilinmiyor, fakat o dönemki kaynaklar tarandığında 1017 yılına kadar kesinlikle yaşamış olduğu anlaşılmış. Yastıkname’de yazdıkları haricinde yaşamı hakkında pek fazla data yok. Ön adı bile bilinmiyor; “Sei”, soyadı Kiyovara’nın ilk karakterinin Çince’deki okunuşu, “Şonagon” ise o devrin Japon sarayında belli işlerle görevli nedimeler için kullanılan genel bir unvan. Yastıkname’de anlatmadığı halde hakkında bilinenler şunlardan ibaret denebilir: Anakronizme düşmeyi göze alarak günümüze ilişkin bir terimi kullanacak olursak “üst orta sınıftan” bir aileden geliyormuş; birçok sanatçı yetiştirmiş bu ailede (örnek olarak babası Heian periyodunun en meşhur şiir antolojilerinden birini hazırlayanlar içinde yer almış) o zamanki standartlara gore son aşama iyi bir eğitim almış (çoğu zaman asil adamların imtiyaz ve statü simgesi olarak kullandıkları Çince’yi ve Çin kültürünü oldukça iyi bilmiş olduğu ve bu bilgisiyle saraylı erkekleri şaşırttığı kitapta anlatılan birkaç vakada da görülüyor); 983 senesinde Taçibana Norimitsu ile evlenmiş, o yıl ve 986 senesinde meydana getirilen edebiyat toplantılarında dikkat çekmiş, 990 yılı civarında hizmetine girmiş olduğu İmparatoriçe Sadako (ya da Teişi) 1000 senesinde ölünce saraydan ayrılmış ve Fujivara Muneyo ile evlenmiş.

Hakkında birçok ayrı yerde çeşitli efsaneleşmiş ve dedikodular üretilmiş bulunduğunu gören uzmanlar Sei Şonagon’un yaşamının son yıllarında bol miktarda gezi etmiş olduğu tahmininde bulunuyorlar.


Sei Şonagon Kitapları – Eserleri

  • Yastıkname


Sei Şonagon Alıntıları – Sözleri

  • Ufak çocuklar ile bebeklerin tombul olmaları iyidir. Taşra valilerin şeklinde yaşça büyük insanların da o şekilde; bu sebeple zayıf ve çelimsiz görünürlerse insan onların huysuz olduklarından şüphelenir. (Yastıkname)
  • Ahlaksızca bulunduğunu biliyorum fakat hoşlanmadığım birinin başına fena bir şey erişince sevinmeden edemiyorum .
    Sevdiğim birinin başına iyi bir şey gelirse , benim başıma vardığında sevineceğimden daha fazlaca sevinirim. (Yastıkname)
  • Yazla kış. Geceyle gündüz. Yağmur ile güneş ışını. Gençlikle yaşlılık. Sevinç ile hiddet. Siyahla beyaz. Sevgiyle nefret. Ufak civit fidanı ile filkulağı. Yağmurla sis.
    İnsan birini sevmez oldu mu başka biri haline geldiğini zanneder, oysa hâlâ aynı kişidir. (Yastıkname)
  • Öğrenmeden ilkin,
    Dünyanın ne kadar hüzünlü ve fâni bir yer bulunduğunu,
    Gözyaşı dünyasını öğrenmiştik bile. (Yastıkname)
  • Bana gel diyorsun ya,
    Geçmek için o şekilde acı dolu bir dünyaya
    Nasıl geçerim çiy damlalı nilüfer yapraklarından? (Yastıkname)
  • İnce zevkli bazı erkekler, mektup zarflarının içine uzun zambak kökleri koyarlar. Aldıkları mektupların içinden çıkanları arkadaşları ile tartışan, yazdıkları cevapları birbirine gösteren bayanları seyretmek de ayrı bie zevktir. Soylu bir aileden gelen bir genç kıza ya da saray içinden üst düzey bir beyefendiye mektup göndermek için bayram gününü seçenler ayrı bir zarafet saçarlar. (Yastıkname)
  • Gerçekten de insanoğlunun bir adama olan muhabbeti büyük seviyede ayrılışındaki zarafete bağlıdır. (Yastıkname)
  • Bir insan iyi mi olur da kendisi başkalarına rahat rahat kusur bulurken kendi zaaflarının sessiz bir şekilde geçiştireleceğine inanacak kadar saf olabilir? (Yastıkname)
  • Hususi bir yakınlığın olmayan biri bilmediğin eski bir şiir yada öyküden bahseder. Sonra aynı şeyden bir başkasının da bahsettiğini duyduğunda onu biliyor olmanın mutluluğunu yaşarsın. Oldukça sonraları bir kitapta ona rast vardığında, “Ah, işte bu o!” der ve ondan ilk kez bahseden kimseyi sevinçle anarsın. (Yastıkname)
  • Hatırlıyorum da Uzun Gece ayında tüm bir gece devam eden yağmur nihayet dinmişti ve parlak güneş bahçenin üstünde ışıldıyordu artık. Kasımpatı yapraklarının üstüne sayısız çiy taneleri saçılmıştı. Bambu çitlerin ve minik bahçe kapısının üstüne asılı bölük pörçük örümcek ağlarının tellerine gümüşten inciler diziliydi. Müthiş bir coşku ve luk duydum. (Yastıkname)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş