Eğitim

100 Soruda Tasavvuf – Abdülbaki Gölpınarlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

100 Soruda Tasavvuf – Abdülbaki Gölpınarlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

100 Soruda Tasavvuf kimin eseri? 100 Soruda Tasavvuf kitabının yazarı kimdir? 100 Soruda Tasavvuf konusu ve anafikri nedir? 100 Soruda Tasavvuf kitabı ne konu alıyor? 100 Soruda Tasavvuf PDF indirme linki var mı? 100 Soruda Tasavvuf kitabının yazarı Abdülbaki Gölpınarlı kimdir? İşte 100 Soruda Tasavvuf kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Abdülbaki Gölpınarlı

Yayın Evi: Gerçek Yayınevi

İSBN:

Sayfa Sayısı: 197


100 Soruda Tasavvuf Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hayat akıyor; tarih yürüyor; sebepler neticelerini meydana getiriyor; sonuçlar, sonuçlara sebep oluyor. Bu akşam kaynağını, bu yürüyüşün seyrini, bu sebeplerin nedenlerini bu sonuçların cemiyet hayatımızdaki etkilerini mutkala bilmemez gerek.

Okuyucu, okudukça bu ufak kitabın önemini anlayacak, sona doğru, elinden bırakmayacak, bitince de sanırız ki dünün en mühim bir problemine dair düşünce yürütecek, söz söylecek duruma gelecektir.

Kaynaklarımız, ana kaynaklardır; fakat bu kitap, yalnız okunanlardan edinilen bilgilere dayanmıyor; yaşanılan bir yaşantının hikayesidir de. Yazar, tüm bu inançları duymuş, görmüş, bu şekilde bir çevrede büyümüş, ihtiyarlamıştır. Arapçada, “eserlerimiz, bizi anlatırlar; bizlerden sonrasında eserlerimize bakın” mealinde bir beyit vardır; atasözü değerliliğinde olan bu sözle, önsözümüze son veriyor, tarih yapraklarını birer birer açmaya başlıyoruz.


100 Soruda Tasavvuf Alıntıları – Sözleri

  • Tevhidi ef’alde salik tüm işleri Tanrı işlerinde yok eder; her işi onun işi bilir, görür ve bu bilgiyi, bu görgüyü oluş haline getirir.
    Tevhidi sıfatta, işlerin sıfatlardan doğduğunu, sıfatların tümününde Tanrı sıfatları bulunduğunu anlamış olur; bakış açısından, varlıklara, yaratıklara ilişkin sıfatlar yok olur.
    Tevhidi zatta her şeyin mecazi ve izafi varlıkla var bulunduğunu, sıfatların Tanrı zatının tecellisi bulunduğunu bilir görür ve her şey bakış açısından silinir; Tanrıdan başka bir varlık göremez ve bu bilgiyi ve görgüyü oluş haline ulaştırır.
  • Tasavvuf, her vakitte, o vakte en uygun ve lüzumlu şeyle uğraşmasıdır
  • “Sufî yeryüzüne benzer; ona her fena şey atılır fakat ondan sadece güzel ve temiz şeyler biter üstünde iyi de gezer, fena de. Bulut gibidir sufî; her yere, her şeye gölge salar; yağmur gibidir, herkesi sular. Sufîyi dışı bezenmiş gördün mü, bil ki içi harap olmuştur.”
  • Tasavvuf edepten ibarettir; her vakte ilişkin bir edep,her hale bir edep, her makama ilişkin bir edep vardır. Kim içinde bulunmuş olduğu vaktin edeplerine riayet ederse erler derecesine varır; yazınsal yitirense yaklaşmak istese de uzaklaşır; kabul edilmeyi dilese de reddedilmiştir.
  • Şunu kesinlikle bilmek gerekir ki bizim en büyük noksanımız, ileri geçinenlerimizin dünü bilmemeleri, düne bağlı olanlarımızın da bugünün görüşüyle dünü eleştirmemeleridir.
  • Azıcık bilgisine güvenip “Her informasyon sahibinin üstünde bilen var” ayetinden (Yusuf/76) gaflet ederek gek gek geğiren şahıs, bilgisizden daha beterdir. Kendine güvenip doğru diye yapacağı eğri iş, bilgisizin yapacağından oldukca daha fena sonuçlar doğurur.
  • Sufi yer yüzüne benzer; ona her fena şey atılır; fakat ondan sadece güzel ve temiz şeyler biter; üstünde iyi de gezer, fena de. Bulut gibidir sufi; her yere, her şeye gölge salar; yağmur gibidir; herkesi sular. Sufiyi, dışı bezenmiş gördün mü, bil ki içi harap olmuştur.
  • Tasavvuf iyi huydur; iyi huyların ne kadar çoğalırsa tasavvufta o denli ilerlemiş olursun.
  • Bilgide aşkta olduğu benzer biçimde üçlü vardır. Bilen, malum ve informasyon. Aşkta da seven, sevilen ve sevgi vardır. Aşık sevdiğinin vasıflarına bürünürse kendisi de sevilmiş olduğu de sevgi de yok olur gider. Bilen de bilinene ulaşır, onda kendini yitirirse informasyon de kalmaz,bilen de.
  • Bizce tarikatler ve tasavvuf, bugün bir irfan zevkidir; devrini yaşamış, artık gönüllere mâl olmuş, tarihe intikâl etmiştir; son sözümüz de sadece budur.
  • Güneşin ışığı, güneş olmasa var olması imkansız, fakat güneşin ışığı, güneş değildir, güneşin bir tecellisidir.
  • Derman sende, fakat senin haberin yok
    Derdin senden, fakat sen görmüyorsun…
    -İmam Ali (as)


100 Soruda Tasavvuf İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Nur-u Nebi Keremi Ali Pirimiz Hacı Bektaş Veli.
Dil bizlerden nefes Şahı Şehidi Kerbela’dan ola.
Hepimizde olur bir rubainin kelimeleri.
Hızır yardımcımız olsun.
Tuttuğunuz orucun kabulüne gönül birliğiyle diyelim Allah Allah.
Beni seven var mı?..diyen çocuğun bakışı.
Garib Çoban (Engin Demirci)


100 Soruda Tasavvuf PDF indirme linki var mı?


Abdülbaki Gölpınarlı – 100 Soruda Tasavvuf kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de 100 Soruda Tasavvuf PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Abdülbaki Gölpınarlı Kimdir?

1900 senesinde İstanbul’da hayata merhaba dedi. Asıl adı Mustafa İzzet Baki’dir. Ailesi Azerbaycan’dan göçtü. Menbaü’l-İrfan İdadisinin rüştiye kısmında ve Gelenbevî İdadisinde okudu. Öğretmenlik ve Vezneciler’de kitapçılık yapmış oldu. Bir arkadaşının davetine uyarak Çorum’un Alaca ilçesine öğretmen olarak gitti (1918). 1923’te İstanbul’a döndü. İstanbul Erkek Muallim Mektebini (1927) ve İ.Ü. Edebiyat Fakültesini (1930) tamamlamış oldu. Konya, Kayseri, Balıkesir, Kastamonu, Haydarpaşa liselerinde edebiyat öğretmenliği yapmış oldu. A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine Farsça okutmanı olarak belirleme edildi. Burada doktorasını verdi. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde metinler şerhi okuttu. Doçentliğe terfi etti. İ.Ü. Edebiyat Fakültesine geçerek İslâm-Türk tasavvuf zamanı okutmaya başladı. Bu sıra 142. maddeden tutuklandı. Beraat ettikten sonrasında üniversiteye döndü. 1949’da emekliye ayrıldı. 25 Ağustos 1982’de İstanbul’da öldü.

Abdülbaki Gölpınarlı çalışmalarını Tasavvuf, Mevlevîlik, Şiîlik ve Divan Edebiyatı üstüne yoğunlaştırmış, bu sahalarda dikkate kıymet eserler vermiştir. Ayrıca devrin gazete ve edebiyat dergileri yanında Türk Ansiklopedisi, İslâm Ansiklopedisi ile Şarkıyat, Türkiyat ve İktisat Fakültesi mecmualarında oldukca sayıda makalesi çıkmıştır. 60’a yakın yapıt bıraktı.


Abdülbaki Gölpınarlı Kitapları – Eserleri

  • Yunus Emre – Hayatı ve Tüm Şiirleri
  • Pir Sultan Abdal
  • Nehcü’l Belaga
  • Yunus Emre
  • Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri
  • Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar
  • Nedim Divanı
  • Hayyam ve Rubaileri
  • 100 Soruda Tasavvuf
  • Melamilik ve Melamiler
  • Şeyh Galip
  • Mesnevi Tercemesi ve Şerhi Cilt: 1-2
  • Mevlana Celaleddin-i Rumi
  • Tasavvuf
  • Nasreddin Hoca
  • Mevlana’dan Sonra Mevlevilik
  • Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik
  • Baki
  • Mevlana Celaleddin
  • Divan Edebiyatı Beyanındadır
  • Mevlevi Adab ve Erkanı
  • On İki İmam
  • Yeni Gülzar-ı Haseneyn – Kerbela Vak’ası
  • Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri
  • Sosyal Açıdan İslâm Tarihi
  • Müminlerin Emiri Hz. Ali
  • Yunus Emre
  • Yunus Emre Ve Tasavvuf
  • Kaygusuz Abdal, Hatayi, Kul Himmet
  • Mevlana Celaleddin Mektuplar
  • Alevi Bektaşi Nefesleri
  • Mesnevi Tercemesi ve Şerhi Cilt: 5-6
  • Mesnevi Tercemesi ve Şerhi Cilt: 3-4
  • Şeyh Bedreddin ve Manakıbı
  • Mevlana Adı Aşk
  • Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar
  • Nesimi Usuli Ruhi
  • Hz. (*100*) ve Hadisleri
  • Hafız
  • 100 Soruda Türkiye’de Mezhepler Ve Tarikatler
  • Mevlana
  • Fuzuli
  • Şeyh Galib Divanı’ndan Seçmeler
  • Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi
  • Yurt Bilgisi
  • Hafız Hayatı Sanatı Eserleri
  • Nail-i Kadim
  • Ramazan Geldi Hoş Geldi
  • Mesnevi Şerhi – Cilt 1
  • Kur’an-ı Kerim ve Meali
  • Yunus Emre Hayatı ve Tüm Şiirleri
  • Yunus ile Âşık Paşa ve Yunus’un Bâtıniliği
  • Fuzûlî Dîvânı
  • Mevlana
  • Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin ve Menakıbı
  • Kaygusuz Vizeli Alaeddin
  • Yeni Gülzar-ı Haseneyn
  • Mesnevi Şerhi – Cilt 6
  • Mesnevi Şerhi – Cilt 5
  • Mesnevi Şerhi – Cilt 4
  • Mesnevi Şerhi – Cilt 2
  • Mesnevi Şerhi Cilt 3
  • Divan Şiiri XV-XVI. Yüzyıllar


Abdülbaki Gölpınarlı Alıntıları – Sözleri

  • İnanmayanlara de ki: Gücünüzün yettiğini yapın, şüphe yok ki ikimiz de yapmadayız.
    Ve bekleyin, şüphe yok ki ikimiz de beklemedeyiz. (Kur’an-ı Kerim ve Meali)
  • Hiç buğday ekersin de arpa biter mi? Attan sıpa doğduğunu gördün mü asla? (Mesnevi Tercemesi ve Şerhi Cilt: 1-2)
  • 1.Gittin ammâ ki kodun özlem ile cânı bile
    İstemem sensiz olan söyleşi-i yârânı bile
    2. Devr-i meclis bana girdâb-i belâdır sensiz
    Mey-i zehrâb-i sitem sâgar-i gerdânı bile
    3. Bâğa sensiz bakamam çeşmime âteş görünür
    Gül-i handânı değil, serv-i hirâmâm bile
    4. Sineden derd ile bir âhedeyim kim dönsün
    Aksine çerh-i felek mihr-i dırahşanı bile
    5. Hâr-i firkatle Neşâti-i hazînin vâhayf
    Dâmen-i ülfeti çakoldu girîbânı bile (Divan Şiiri XV-XVI. Yüzyıllar)
  • Gel gel beru ki savm ü salatın kazası var
    Sensiz geçen süre ı yaşamın kazası yok
    (Gel gel beri ki orucun da namazın da kazası var fakat sensiz geçen dönemin kazası yok) (Nesimi Usuli Ruhi)
  • Hoca, bir köye misafir olmuş. Köy ağası, Hoca’ya sormuş;
    — Padişah mı büyük, ziraatçi mi?
    Hoca yanıt verir.
    — Elbette ziraatçi büyük. Ziraatçi buğday vermese padişah acından ölür. (Nasreddin Hoca)
  • ?
    Allah’ın ihsânı ve acıması olmasaydı pek azınız müstesna, Şeytan’a uyup gitmiştiniz. (Kur’an-ı Kerim ve Meali)
  • Sen seher yelisin gider gelmezsin
    Gelirsen de bana bâki kalmazsın
    Seni uçuranlar murad almasın
    Seni kim havalandırdı gölünden sunam (Pir Sultan Abdal)
  • ,
    Bunalıp sana geldim halimi bil
    Mededin var ise gözüm yaşın sil.
    … (Yunus Emre Ve Tasavvuf)
  • Onun Sana Şeker Gibi Olmasını İstiyorsan Ona Aşıkların Gözüyle Bak,
    Güzele Sen Kendi Gözünle Bakma İstenilene Onu İsteyenin Gözüyle Bak..(mesnevi) (Mevlana Celaleddin-i Rumi)
  • Ya Râb âleme yayılan bu acı nedir; dünya halkının hepsi yas ve mateme girdi
    Yerden bir kıyamet kopuyor,göğe bir sur sesi yükseliyor
    Âlemleri gam vadisine salan bu karanlık sabahleyin,hangi tan vakti doğmaktadır
    Sanki güneş batıdan hayata merhaba dedi,dünyadaki tüm zerreler birbirine girdi
    #Aşura (Yeni Gülzar-ı Haseneyn – Kerbela Vak’ası)
  • Hz. Rasul-i Ekrem (S.M), “Her peygamberin bir vasisi ve varisi vardır; Ali, benim vasim ve var isimdir” buyurmuşlardır.
    (Künuzü’l Hakaık; 2 , s.148). (Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik)
  • Hz Peygamber (S.M), Ali’yi (A.M), ilminin, hükmrtinin kapısı olarak bildirmişler, “Ali bendendir, ben O’ndanım” buyurmuşlar, O’nu, “Hayırlı, iyi kişilerin imamı, kafirlerin öldürücüsü” olarak övmüşler, O’nun Kur’an’la birlikte bulunduğunu beyan etmişler…. (Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik)
  • “Bir günah işlediğinde derhal tövbe et. İnsan suya düşmüş olduğu için değil, sudan çıkamadığı için boğulur.”
    -Hz. Mevlânâ (k.s) (Mevlana Adı Aşk)
  • Ortodoks Müslümanlık insanları inanışlarına nazaran sınıflandırırken tasavvuf, büyük bir müsamahayla dinlerin üzerine çıkıyor, herkesi bir görüyor, ârifin, yâni gerçeği bilip anlayan kişinin su benzer biçimde, bulunmuş olduğu kabın renk ve şeklini alacağını söylüyor, hattâ bu şekilde de kalmıyor, hayrı, şerri nisbî ve izafî kabul edip herkesten zuhur eden işin, istidada nazaran doğru ve yerinde bulunduğunu telkin ediyordu. (Mevlana Celaleddin)
  • Görmezler mi ki onlar her yıl bir, veya iki kere musibetlere uğratılırlar da gene ne tövbe ederler, ne öğrenek alırlar. (Kur’an-ı Kerim ve Meali)
  • Bir yağ parçasıyla gören, bir et parçasıyla konuşan, bir kemikle işiten ve bir delikten solunum eden şu insana şaşırın doğrusu! (Onun yaratılışı hakkında düşünün.) (Nehcü’l Belaga)
  • Muradım olsun diye iplikler bağlanmış,üfürükçülerin elleri öpülmüştür.Ölüye kandil,mum,elektrik yapmaktansa parasıyla vatanın evlatlarına okul açılsa elektrikler konuşma salonlarında yakılsa olmaz mıydı ? Hiç tabip bakmazsa,ilaç alınmazsa,iplik bağlamakla hastalık geçer mi ? (Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri)
  • Ben özümden bîhaber mecnûn iken verdi hıraş
    Akl edip şâgird-i nâ kabil Felâtun’u bana
    Ben, kendinden haberi bile olmayan bir deliyken akıl, tuttu da Eflatun’u, bana kanikiyetsiz bir talebe yapmış oldu… (Nail-i Kadim)
  • Din dersinin mecburi olması kuşkusuz laikliğe aykırıdır. (Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri)
  • Birinci karısı ihtiyarlayınca genç bir hanımla evliliğe ilk adımını atmıştır. Lâkin gene kabak, Hoca’nın başına patlar…
    Her gün, Hoca’ya, hangimizi daha oldukca seviyorsun diye merak ederler. Hoca’yı, yanıt ver­meye zorunlu etmek için bigün, suali şöyleki yine ederler; İkimiz bir­den suya düşsek hangimizi daha evvel kurtarırsın? O süre Hoca, ihti­yar karısına dönerek, tatlılıkla, sen birazcık yüzme biliyorsun, değil mi der. (Nasreddin Hoca)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş