Eğitim

Demokrat Parti – Cem Eroğul Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Demokrat Parti – Cem Eroğul Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Demokrat Parti kimin eseri? Demokrat Parti kitabının yazarı kimdir? Demokrat Parti konusu ve anafikri nedir? Demokrat Parti kitabı ne konu alıyor? Demokrat Parti PDF indirme linki var mı? Demokrat Parti kitabının yazarı Cem Eroğul kimdir? İşte Demokrat Parti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Cem Eroğul

Yayın Evi: Yordam Kitap

İSBN: 9786054836536

Sayfa Sayısı: 304


Demokrat Parti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kimine bakılırsa Demokrat Parti, Atatürk devrimlerini yok etmeyi amaç edinen ve bugün bu ereğine iyice yaklaşmış görünen, gerici bir siyasal akımın ilk büyük halkasıdır. DP demek, karşıdevrim anlamına gelir. Kimine bakılırsa ise, Demokrat Parti, baskıcı yönetimler karşısında yüzyıllardır boyun eğmiş “kitlelerin isyanı”dır ve en büyük özelliği demokrasinin kurucusu olmasıdır.


Demokrat Parti Alıntıları – Sözleri

  • Ekim 1951’de Mısır hükümeti Süveyş kanalında egemenliğin kendine devrini isteyince İngiltere bir kızılca kıyamet koparmış ve bölgeye derhal asker göndermekle bu isteğe mukabele etmişti. Biz bu buhranda İngiltere’nin tarafını tuttuk. Ocak 1952’de Süveyş’te, İsmailiye bölgesinde Mısırlılarla İngilizler çarpıştığında ve İngilizler Mısırlıları öldürüp, yaralayıp, tutsak ettiklerinde biz gene İngiltere’nin yanındaydık. Fas ve Tunus’ta Araplar ayaklanıp bağımsızlık için muharebeye başlayınca biz bu sefer Fransızlara yakınlık gösterdik. Nitekim 13 Aralık 1952’de, Birleşmiş Milletler Siyasi Komisyonu’nda, Araplar, Tunus vakaları dolayısıyla Fransa’nın kınanmasını istedikleri süre, biz bu teklifin reddi için Fransa ile beraber oy kullandık. Başbakan Musaddık İran’da petrol şirketlerine baş kaldırınca biz gene emperyalistlerin yanındaydık. Şah kovulunca üzüldük, şah dönünce sevindik ve basınımız Musaddık taraftarı “kızıllar”ın tevkifini alkışladı. Tüm bu yüz kızartıcı hareketlerden sonrasında Mısır Hükümeti Ocak 1954’te büyük elçimizi kovunca da şaşırdık. Oysa biz artık ilk millî kurtuluş savaşını vermiş Türkiye değil, emperyalizmin dümen suyuna bağlanmış bir çeşit uydu olmuştuk.
  • D.P.’nin başarısının sırrı, bu partinin rejim içinde kalmasını bilmesi ve halkı seferber edebilmesidir. Rejim içinde kalmanın şartları, antikomünist ve lâik olmak, halkı seferber etmenin yolu ise, iktidara karşı ciddi bir karşıcılık yürütmekti.
  • “Mutlakiyetin zalimi, muzaffer kumandanın kafasını zulüm olarak kesebilir. Partizan olan demokrasi ise, hür vatandaşlara parya muamelesi yapmaktan zevk alır”
  • Daha sonrasında elde edilecek verilerle sınanmak şartıyla, karşıcılık döneminde D.P hakkında ileri sürülebilecek en geçerli varsayım herhalde şudur: Demokrat Parti, II. Dünya Savaşı’ndan sonrasında, Türkiye’de, iktidara tamamen haiz olabilmek için bir halk hareketini vasıta edinen asalak egemen sınıfların siyasal örgütüdür.
  • Bu demokrasi öyleki bir demokrasi idi ki, İzmir Fuarı’ndaki Çek pavyonunda “Çekoslavakya’da İşsizlik Yok”, “İşçiler Eğleniyor” şeklinde levhalar asıldı diye, Çekoslavakya’lı pavyon müdürü komünizmden sanık olarak mahkemeye verilebiliyordu.
  • Oysa biz artık ilk millî kurtuluş savaşını vermiş Türkiye değil emperyalizmin dümen suyuna bağlanmış bir çeşit uydu olmuştuk.
  • Demokrat Parti’nin muhalefette iken yarattığı tüm büyük hayaller on senelik iktidarının sonucunda tamamen kırılmıştı. İktisadi refah enflasyon duvarına çarpmış, demokrasi vaatleri bir baskı ve diktatörlük düzenine dönüşmüştü. Nihayet onurlu dış siyaset sloganı, zaman içinde maskesini yüzünden düşürmüş ve son aşama onursuz bir elkoyuculuk uyduculuğu biçiminde sonuçlanmıştı.
  • “Türkiye’nin sadece Batı’ya karşın Batılılaşabileceğini” bizlere göstermiş olan Milli Kurtuluş Savaşı süreci haricinde, Türkiye’nin idarecileri, daima Batı’nın uydusu olmak suretiyle Batılılaşabileceğimizi düşünmüşler ve ısrarla o yolda yürümüşlerdir.
  • Türkiye’yi yönetenler ne pahasına olursa olsun ABD’nin dostluğunu kazanmaya karar verdiler.
  • Türkiye’yi yönetenler ne pahasına olursa olsun ABD’nin dostluğunu kazanmaya karar verdiler.
  • “Demokrat Parti iktidarının on yılda işlediği en büyük suçlardan biri Kore Savaşı’na katılmaktır. Demokratlar,Amerika’ya bağlı olan kendi derslik çıkarlarını korumak için çaba sarfetmek için,kendi vatandaşlarını Türkiye’nin çıkarına olmayan bir muharebeye yerleştirip kırdırmayı gönül rahatlığı ile göze almışlardır.”
  • Türkiye, İkinci Dünya Harbi’ne girmemekle birlikte, etrafını saran büyük kargaşalığın etkilerinden de kendini tamamen koruyamamıştır. Bir taraftan, her an seferber olmaya hazır büyük bir ordu beslemiş, öte taraftan da, memleket içinde sıkı bir polis rejimi kurulmuştur. Bunun sonucu olarak, vesikalı, sıkıyönetimli ve millî şefli bir irade kurulmuş, halk ezilmiş ve karaborsadan yararlanan yeni bir zenginler zümresi türemiştir. Ezilen halk, iktidara düşman olmuştur. Türedi zenginler ise artık idarede direkt doğruya söz sahibi olmayı arzulamaktaydılar.
  • “Bugünkü anti-demokratik hükümler ortada durdukça, Devlet Reisi, velevki fahri olsun, parti genel başkanı sıfatını taşıdıkça, yönetim amirleri kanunen imtiyazlı bir derslik mahiyetinde kaldıkça, örfi yönetim usulüyle matbuat hürriyeti daimî bir tehdit altında bulunduruldukça bugünkü emniyetsizlik havasının kalkması asla kabil olmayacaktır.”
  • “Elbiseler, rütbeler hiçbir süre cesaretin, hamiyetin, itidal, dirayet ve zekânın şaşmaz ölçüsü olmamıştır.”
  • Demokrat Parti’nin doğuşuna neden olan en mühim sebep, Halk Partisi’ne duygulan muhalefetin oldukça yaygın ve köklü bir hale gelmiş olmasıydı. Bu karşıcılık başlıca iki kaynaktan besleniyordu. Bunların birincisi, egemen sınıfların artan iktidar arzusu; ikincisi ise, halkın yaygın bıkkınlığı idi.


Demokrat Parti İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Cem Eroğul Demokrat Parti sürecini ve daha geniş olarak 2. Dünya savaşı sonrası ülkemizin oldukça partili yaşamını 1960’a kadar ilkin CHP’yi daha sonrasında da DP’yi somut olayların ışığında eleştirerek yansız bir şekilde incelemeye almış. Elbette siyasal görüşü olan Marksist üslup yazımına yansımış ve bu ideolojiye dayanarak dönem içinde DP’nin kurucu sınıfına ağır eleştiriler yöneltirken, dönem sonrası sorunlara da bu çizgide çözüm önerileri sunmuş. 27 Mayısa giden yolda Menderesin yapmış olduğu dirimsel hataların detaylı dökümünü icra eden yazar bununla beraber Demokrat Partinin bu hatalar zincirinden ayrı olarak Türk demokrasisine yapmış olduğu katkıyı yadsımayarak DP’ye hakkını açık ifadelerle teslim etmiş. Kitabı okuduktan sonrasında 27 mayısçılara oldukça kızabilirsiniz bu sebeple yaşasaydı çok da fazla önemsemeyecek en azından bu kadar dikkate alınmayacak bir insanı kahraman hatta şehit olarak görülmesine vesile olmuşlar… (Mustafa SARILAR)

1940-1960 Arasını Anlamak İçin: Aslında bir doktora dersinde ödevim için gerekmese bir ihtimal sadece başka bir tesadüfle okur fakat kesinlikle kitapçı rafında görüp heveslenmezdim bu kitaba. DP mi kaldı, niçin okuyayım diye düşünebilirdim. Ama okurken bu düşüncenin yanlışlığını gördüm.
Bir öykü okur şeklinde akıcı idi. Bundan dolayı güncel siyasal tutumlarımız ile alakası kalmadığından herhangi bir önyargı ya da taraf olmadan okuyoruz. O yüzden yalnızca son noktasını bildiğim hikayenin tamamını okumuş oldum. Ne yanlış bilgilerimiz, ne oldukça önyargılarımız var hala.
Cem Hoca İnönü yönetiminin de DP’nin de hem pozitif hem negatif icraat ve fikirlerini açıklıkla ortaya koyuyor. Sonlara doğru yorumlarını eklendiğinde hocanın devrimci kimliği seziliyor normal olarak. Fakat bu oldukça ayan beyan. Hoca fikrinizi değiştirmeye çalışmıyor, yalnız düşüncesini ortaya koyuyor bu belli. Zaten kendi fikirlerini beyana gelene kadar da yaşananları oldukça iyi çözümleme ediyor. Bitirirken de, İnönü’ye ve DPye hak verdiği ve eleştirdiği noktaları (politika bilimi ve hukuk disiplini içinde kalmış olarak elbet) ortaya açıkça koyuyor.
Velhasıl, Atatürk sonrası iyi mi onmadığımızı çeşitli ayrıntılar (meclis tartışmaları, siyasal atışmalar, çeşitli illerde çıkan vakalar vs vs) ile görmek isterseniz (ki görülmeye kıymet) buyrunuz. (Fulya)

Demokrat Parti Süreci ve İdeolojisini açıklamak suretiyle birçok yol ve yöntem vardır. Demokrat parti süreci Türk Siyasal yaşamı açısından demokrasi teriminin filizlenmesine ve yerleşmesine olanak sağlamak için atılmış mühim adımlardadır fakat bu demokrasi terimi ülkemize giderek yanlış bir halde filizlenecektir. Türk Siyasal Hayatını idrak etmek amacıyla geçmiş ile bağlantı oluşturmak ve bu bağlantılar içinde yorumlara salatamızı renklendirmek için Demokrat Parti Süreci geçmiş ile birlikte alıp tabiri caizse hamurumuza çeşitli malzemeleri kattıktan sonrasında yoğurmaya başlayacağız.
Demokrasimizin emekleme süreci olarak da adlandırabileceğimiz bu dönem toprak ağalarının aydın kesim üstünde halk kitlelerini de kullanarak üstün bir konuma gelme çabasından ibarettir. Demokrat parti bilhassa parti bünyesinde de liberalizm ve demokrasi iddialarında bulunacak. Liberal ilkeler doğrultusunda idealine ulaşmaya yakın olsa da demokrasi teriminin da yanlış anlaşılmasına ve her dönem şeklinde kendinden önceki bir devrin de tekrarı olmaktan kendini kurtaramayacaktır. Cumhuriyet Halk Fırkasını birçok mevzuda görevli gören kendini ezen, hor gören, isteklerini karşılamayan bu hükümete karşı da halkın temsilcisi olarak kendini sembolize etmiş ve sonunda da başarıya ulaşmış olmuştur diyebiliriz.
Bir süreci ve toplumu idrak etmek demek toplumun derinlerine sinmiş duygularla vakalar içinde bağlantıyı yapabilmek anlamına gelir benim için bundan dolayı süreci daha iyi idrak etmek adına halkı, üretimi, toplumsal sınıfları yaşamış olduğu bunalımları da idrak etmek gerekir. Devrin yapısına baktığımızda göreceğiz ki halk savaştan çıkmanın yüküyle birlikte tutumsal bir kalkınma hedefleyen bir kitlenin ellerinde her dönem olduğu şeklinde sürüklenmeye devam eden bir köleydi. Toprak ağalarının bu dönemdeki dikkat çekici isimlerinden birisi de Adnan Menderes olacaktır mecliste Toprak Kanuna karşıcılık olmasının temel sebebi de bir nevi kendi çıkarına ters düşmesi de denilebilir. Her kim olursa olsun kendi çıkarına ters düşmüş olduğu taktirde karşı olduğu şeyin muhalifi ve en şiddetli savunucu olmaya yatkındır.
Demokrat Parti İkinci Dünya Savaşı sonrası kapitalistleşmeye ve ticari burjuvazinin yükselişinde büyük toprak sahiplerine iktidara gelme şansını halkı direkt doğruya sürece katarak ve kullanarak yönetimi eline devralmıştır. Ne yazık ki Demokrat Parti’nin demokrasiye giden bu yolda başlatmış olduğu son zamanların ilerleyen dönemde tam olarak özümsenmediğini de görmekteyiz. Nasıl bir tohuma zaman içinde onu besleyerek çeşitli dış etkenlerle bunu da pekiştirerek büyümesine destek oluyorsak. Demokrasi teriminin da halk bünyesinde özümsenmesi, sindirilmesi gerekmekteydi. Demokrat Parti bir çığır açmıştı fakat bunun derhal yeşermesini bekleyemezdik bununla beraber.
Cumhuriyet Halk Fırkası’nın İsmet İnönü döneminde yaşamış olduğu problemler da süreci özümsemek için olmaza olmazlardandır. Türkiye bu süreçte muharebeye girmemeye çalışırken bir taraftan da kendi bünyesinde toparlanmaya çalışmaktaydı. Oldukca partili siyasal hayata geçmeye çalışırken bir taraftan da totaliter eğilimler sergileyebiliyordu. Cumhuriyet Halk Fırkasında başlamış olan bu anane Demokrat Parti’nin demokrasi yolunda yola çıkmış olsa bile CHF’nin tekerrürü olmaktan öteye geçemedi bir zamanlar mecliste kendisinin düşüncelerini ifade edebildiği ve istemediği mevzularda görüş bildirebildiği zamanlar vardı fakat iktidar eline geçmesiyle birlikte beyaz terör asla aksamandan solcu akımın nefes almasına izin vermemiştir. Parti içinde muhalefette hoşgörü kavramından uzak bir bünye ile sınırı olan kalmıştır.
Fuat Köprülü 1957 seçimlerinde ‘’Bu seçim mücadelesi, tek parti, tek şef sistemini canlandırmak isteyen bir adama karşı koca bir milletin mücadelesidir. ’diyordu.
Halk adına demokrasi uğruna bir adım atmak için yola koyulan bu parti üyelerinden birisiydi Fuat Köprülü bununla beraber profesördü. Demokrasimizin emeklemesinde büyük bir adım atmış olsalar bile kendinden önceki bir devrin davranışlarından değişik bir kalıba bürünememişleridir. Bu bağlamda Demokrat Parti Nisan 1960’da ana karşıcılık partisini ve muhalif basını soruşturmak adına on beş kişilik bir komisyon oluşturmuştu. Türkiye’de demokrasi teriminin bittiği noktaya göstermek isterim. Parti içinde yaşanmış olan sorunlardan sonrasında parti yola çıkmış olduğu kavramlardan ve programlarından uzaklaşmasıyla patinin kurucu adı Fuat Köprülü’nün ayrılması ne kadar fena bir halde bulunduğunu da kanıtlayacaktır.
27 Mayıs darbesi askerler siyasete el atmadan ilkin DP’nin parlamenter düzeni ortadan kaldırmasıyla başlamıştı. Yıkılan aslen Demokrat Parti ve demokrasi anlayışı değildi, demokrasiyi parçalamış bir iktidardı.
DEMOKRAT PARTİNİN DOĞUMU VE GELİŞİMİ
Demokrat Partisi’nin doğumuna neden olan en mühim etkenlerden birisi uzun süredir tek partili sistemle yönetim edilen demokrasinin olduğu fakat ağır aksak devam eden bir süreçte oldukça partili siyasal hayata geçilmemesiydi. Bir bebeğin iyi mi anne karnında beslenmesi karşılanıyorsa muhalefette egemen sınıfların artan iktidar arzusu ve halkın bunalımından besleniyordu. Halk esasen jandarma baskısından mustaripti memurlar dersen fiyatların artış yükselişine karşı son aşama tepkiliydi. Cumhuriyetin getirmiş olduğu siyasal yapı, Avrupa parlamentarizmine oldukça benzeyen bir hale gelmişti fakat tek eksiği oldukça partili siyasal sitemlerdi.
Demokrat Parti’nin doğuşu İsmet İnönü’nün Atatürk’ün gerçekleştirmek istediği fakat çeşitli sebeplerden dolayı gerçekleşemeyen bu sürece geçiş yapma idealiyle de alakalıydı.
Bu şekilde çeşitli iç nedenlerle birlikte dış etmenler de bağımsız düşünülmezdi bu oldukça partili siyasal hayata geçiş evresinin doğumunda. ABD bu sıralarda Türkiye’yi liberalleşmeye teşvik ediyordu. Devrin iki büyük gücü içinde SSCB ile de aramız pek iyi sayılmazdı bundan dolayı San Francisco konferansıyla birlikte artan etkilerin, siyasal hayata tesirleri de mevcudiyetini kanıtlamaktadır. Demokrat parti bu iç ve dış etmenlerle birlikte doğuş evresine geçmiş bir partidir.
Gelişim evresinde karşıcılık bünyesini istikralı bir halde seviye içinde yürütmüş ve hepsi kendi bünyesinde esaslarına bağlı olmaya çaba etmişlerdi. Bilhassa de geçmişte yaşanmış olan oldukça partili siyasal hayata geçişteki Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının başına gelenleri yapmamak adına oldukça ince bir çizgide yürümeye çaba etmişlerdir. Sol aleyhtarı girişimlere de destek sunar vererek oldukça fazla dikkat çekecek vakalara karışmamasılardır. Şeriatçı akımlara karşı davranışlarında ölçülü davranarak ilerlemişlerdi ve kanun yolundan da sapmamalarıyla beraber partinin gelişimine olanak tanımışlardı.
İdeoloji alarak liberalizm ilkesine bağlılıklarını sürdürmelerindeki ana etenlerinden birisi Truman doktrini ile birlikte ABD’nin Türkiye içinde yayıma imkânı bulmasıydı. ABD’nin ülkemize olan ilgisi ve bizim de onu çağrı etmemizle birlikte ilişkiler giderek arttı ve ABD yayılmaya nüfuz alanı bulmuş oldu. Demokrat Parti Batı’ya sıkı sıkıya yapışmamız icap ettiğini düşünen bir yapıdaydı fakat ben bunun doğru bulunduğunu düşünmüyorum. Tam anlamıyla ipleri bir ülkenin eline bırakmak şu demek oluyor ki bütünüyle ülkeyi sarmasına izin vermek özgürlük alanımızı da teslim etmekten başka bir şey değildir. Bundan dolayı devamlı Batı ittifakına rol oynayan tek yönlü bir dış siyaset seyretme siyaseti ilerleyen süreçlerde de yanılgılara sebep olacaktır.
Demokrat partinin iktidara gelmesindeki halk evresini bilhassa vurgulamakta yarar vardır. Demokrat Parti köylünün ve memurların şikayetçi olduğu bu sıralarda bundan en iyi şekilde faydalanmış ve piyonunu mat ederek oynamıştır. Bundan sonraki süreçte iktidar arzusuyla yanıp tutuşan ve bunun için de halkı vasıta olarak kullanan aptal bir egemen sınıfın örgütlenmesiyle devam edecektir.
DEMOKRAT PART’NİN SONU
Demokrat Parti kendi sonunu kendisi atama ederek siyasal yaşamını sonlandırmıştır. Basın, üniversiteler, karşıcılık partisi, ordu şeklinde çeşitli mecralarda sevilmeyen bir konuma düşmesinin temelinde yatan sebeplerden birisi baskıcı ve totaliter yapısındadır. Muhalefet partisini çeşitli kanunlarla tasfiye etmeye çalışırken bir taraftan da siyasette onun üstünden komünist suçlamaları yaparak tasfiye işlemlerine dayanak göstermeye çalışmıştır. Üniversitelere kendine karşı gelen eleştirilere kapalı bir yapıya bürünerek çeşitli üniversite hocalarını okullardan attırmayı başarmıştır. Sendikalara karşı saldırı haline bulunan bir fikir neticesinde sendikaları kapatmış ve kendi sonunu da atama etmeye adım atmıştır. Ülkede bir ihtilal yapılmasından korkmuş hükümet, baskılarını arttırmış, bu baskı neticesinde ihtilal düşünceleri daha olanaklı hale gelmiş ve bu şekilde bir çekince karşısında da baskı daha çok artırtılmaya yönelik olmuştur. Baskı yalnız çeşitli organlara muhalefete değil parti içi bünyesinde de yer bulmuştur. Parti bünyesinden ayrılan on dokuz kişinin Özgürlük Parti’sini kurmasıyla birlikte parti içinde de çeşitli sıkıntılar yaratmıştır. Eleştiriye ve hoşgörüye kapalı bir tutum takınan parti bünyesinde çeşitli patlaklarında çıkmasıyla kendi yıkım sürecini başlatmıştır. İktisadi alanlarda yaşamış olduğu problemler da bu başarısını gölgede bırakmıştır. Basın alanında muhalif fikirlere karşı olan ve basın özgürlüğünü kısıtlayan politikalar izlenmiş ve çeşitli yaptırımlarla baskıcı yönetim devam etmiştir. Türkiye’de büyük toprak sahipleri ve tecim burjuvazine yönelik bir paracı anlayış yargı sürmüştür. 27 Mayıs günü meydana getirilen darbe lügatımıza ihtilal olarak girmişe de bu aslen bir hükümet darbesidir. Eski konumunu elde etmek isteyenlerin de harekete geçmiş olduğu bir hükümet darbesi olarak son bulmuştur. Demokrasi yöntemiyle yola çıkan halkı vasıta haline getirip sömüren bir hükümetin totaliter yapısı ile birlikte izlediği yanlış politikalar neticesinde yıkımına niçin olmuştur diyebiliriz. (Melek Sezer)


Demokrat Parti PDF indirme linki var mı?


Cem Eroğul – Demokrat Parti kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Demokrat Parti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cem Eroğul Kimdir?

1944 senesinde İzmir’de hayata merhaba dedi. İlk ve orta dereceli öğrenimini bu şehirde tamamladıktan sonrasında 1960 senesinde İstanbul, Saint Joseph Lisesi’nden mezun oldu. 1964 senesinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni tamamlamış oldu. Yüksek lisansını 1965 senesinde Diplôme d’Etudes supérieures (DES), Faculté de Droit et de Science économique (Paris), doktorasını ise 1969 senesinde Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde tamamladı.

1966 senesinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Anayasa Hukuku asistanı olarak iş yaşamına başlamış olan Eroğul, 1973 senesinde aynı fakültede Anayasa Hukuku doçenti oldu. 1982 senesinde gene aynı bölümde profesör ünvanını aldı. 1983 senesinde Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı’nın talimatıyla üniversiteden uzaklaştırıldı. 1990 senesinde alınan Danıştay’ın içtihadı birleştirme sonucu uyarınca A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki Anayasa Hukuku profesörlüğüne geri döndü. Bu ara dönemde Ankara Fransız Kültür Merkezi’nde Fransızca öğretmenliği ve Ankara Fransız Charles de Gaulle Lisesi’nde Türkçe öğretmenliği yapmış oldu.


Cem Eroğul Kitapları – Eserleri

  • Demokrat Parti
  • Devlet Nedir?
  • Anatüzeye Giriş
  • Gençlerle Baş Başa – İnsan Olmak
  • Uygar Devlet Düzenleri
  • Marksizm ve Birey Sorunsalı
  • Devlet Yönetimine Katılma Hakkı
  • Birey Nedir?


Cem Eroğul Alıntıları – Sözleri

  • Barbarlık çağının getirmiş olduğu göreli bolluk, başkalarının alın terini sömürme olanağını açtı. (Devlet Nedir?)
  • Verginin ortaya çıkışı, esas olarak, gönüllü armağanlardan mecburi armağanlara doğru bir devrim biçiminde olmuştur. (Devlet Nedir?)
  • Kendi tarihlerini daima insanoğlu kendileri yaparlar, fakat, kaçınılmaz olarak, bu tarihlerini daha önceki insanların ( yada daha ilkin kendilerinin) yapılaştırdığı koşullar içinde yaparlar. (Devlet Nedir?)
  • Var olan eşitsizlikten yararlananlar, ayrıcalıklı konumlarını bırakmamak için, silahlı baskıdan propagandaya, devlet gücünden eğitime, rüşvetten inanç sömürüsüne kadar, ellerindeki her türlü olanağı sonuna dek kullanıyorlar. Gerçekten de, tarihte devamlı sömürgenler sömürülenlerden oldukça daha azca sayıda olduğundan ve gözü açılmış bir halkı hiçbir silahla mısra getirmek mümkün olmadığından, sınıflı toplumların hepsinde sömürüyü gizleyen ya da haklı gösteren bir kültür yapısı bulunması kaçınılmazdır. (Gençlerle Baş Başa – İnsan Olmak)
  • Demokrat Parti’nin muhalefette iken yarattığı tüm büyük hayaller on senelik iktidarının sonucunda tamamen kırılmıştı. İktisadi refah enflasyon duvarına çarpmış, demokrasi vaatleri bir baskı ve diktatörlük düzenine dönüşmüştü. Nihayet onurlu dış siyaset sloganı, zaman içinde maskesini yüzünden düşürmüş ve son aşama onursuz bir elkoyuculuk uyduculuğu biçiminde sonuçlanmıştı. (Demokrat Parti)
  • Ulus egemenliği teriminin da temsili demokrasi ile bilhassa uyuştuğu belirtilmelidir. (…) Halk egemenliği kabul edilseydi, temsilcilerin, kendilerini seçen halk bölümünün istenciyle bağlı olması gerekecekti. Başka bir deyişle, yasama meclisi üyeleri, seçmenlerin bağlayıcı vekaleti ile bağlı olacaktı. O süre temsilci, ulusun vekili (“milletvekili”) değil, kendisini seçenlerin vekili olacaktı; dolayısıyla da, onların sözcüsü olmaktan başka bir şey yapamayacaktı. Bu sözcülük görevini yerine getirmediğinde ise görevden alınması naturel olacaktı. Oysa millet soyut bir varlık olduğundan, ulusal egemenlik kuramı çerçevesinde, hem somut seçmenlerin millet adına bu görevi yaptıklarını hem de somut temsilcilerin gene millet adına iş gördüklerini varsaymak, dolayısıyla da, millet istencini dile getirmekte bu tarz şeyleri tamamen özgür bırakmak olanaklı. (Anatüzeye Giriş)
  • İnsanla beraber, evrim koşullarında oldukça köklü bir değişiklik ortaya çıkıyor. İnsana gelinceye dek, ana etmen doğaya uyum sağlamak iken, şimdi artık toplumsal yaşama uyum sağlamak öncelikli hale geliyor. (Gençlerle Baş Başa – İnsan Olmak)
  • Bitkilerin genetiğiyle oynamak son marifetimiz olsa da, bu tür müdahalelerin geçmişi 12000 yıl öncesine, neolitiğin başına dek uzanır.Hızla yok etmekte olduğumuz bir avuç balta girmemiş ormanın haricinde, nebat örtüsü bütünüyle insan eseridir.Hayvanlar da öyleki.Aslında hayvanlar alemine müdahalemiz daha da eskidir. (Marksizm ve Birey Sorunsalı)
  • İnsan ticaretinin senelik cirosu, uyuşturucu ticaretininkiyle yarışıyor ve yılda 150 milyar doları buluyor. (Gençlerle Baş Başa – İnsan Olmak)
  • …tarih daima kitlelerin eseridir. (Devlet Nedir?)
  • 12 senelik araştırma serüvenimin ilk 5 yılı,mevzunun kaçınılmaz kıldığı düşünsel aracı,daha ilk adımdan başlayarak bireyle toplumu hep beraber incelemeye olanak veren kuramsal çerçe veyi aramakla geçti.Sonunda bunu,Grundrisse’de, Marx’ın üretimle tüketimin ilişkisini incelemiş olduğu bölümde buldum. (Marksizm ve Birey Sorunsalı)
  • “İnsanlığa fenalık edenleri cezalandırmak acıma; onları affetmek ise barbarlıktır.” (Anatüzeye Giriş)
  • İnternet vasıtasıyla görüş belirtme olanağının belirmesi, bugüne dek temsili demokrasiyi kaçınılmaz kılan koşulları ortadan kaldırabilir ve tekrardan direkt demokrasiye dönme yolu açılabilir. (Anatüzeye Giriş)
  • “Elbiseler, rütbeler hiçbir süre cesaretin, hamiyetin, itidal, dirayet ve zekânın şaşmaz ölçüsü olmamıştır.” (Demokrat Parti)
  • Piaget için öğrenme, edinim ile uyum birliğine dayanan bir çift süreçtir. Çocuk duyularıyla değil, duyularını da kullandığı eylemlerle öğrenir. Eylem, devamlı nesneyi etkileyen bir el atmadır. Her somut el atma ile çocuk, nesneyi şu ya da bu yönden değiştirir. Aynı anda, değişiklik yapma eylemi yeni bir becerinin edinilmesine kaynaklık eder. Bu yoldan edinilen yeni beceri, daha ilkin oluşmuş bulunan davranış alışkanlıklarına eklenmiş olur. Bu eklenme ile tüm dizge, bu yeni beceriyi de kendi ayrılmaz parçası durumuna getirecek şekilde değişmiş olur. Bu uyum sonucunda, her değiştirici eylemle beraber, eskisinin azca oldukça değişmiş bir biçimi olan yeni bir dizge oluşur. Bir sonraki değiştirici eylemi deneyimleyecek olan artık bu yeni dizgedir. Edinilecek yeni beceri, işte bu yenilenmiş dizgeyi tekrardan yenileyecektir. Öğrenme süreci budur. (Birey Nedir?)
  • Demokrat Parti’nin doğuşuna neden olan en mühim sebep, Halk Partisi’ne duygulan muhalefetin oldukça yaygın ve köklü bir hale gelmiş olmasıydı. Bu karşıcılık başlıca iki kaynaktan besleniyordu. Bunların birincisi, egemen sınıfların artan iktidar arzusu; ikincisi ise, halkın yaygın bıkkınlığı idi. (Demokrat Parti)
  • İncelenen varlık eninde sonunda bireysel-toplumsal bir varlık olsa da, bunun öğelerinin, bileşenlerinin kendilerine özgü doğaları vardır. Dolayısıyla, belli bir öğenin etkilenmesi, ister istemez, ilgili öğenin doğasının gereği olan biçimi alır. Bu kuralı soyut olarak deyimleyeceksek (formüle edeceksek), şöyleki diyebiliriz: “Herhangi bir belirlemenin sonucu, belirleyenin değil, belirlenenin niteliğine bağlıdır.” Mesela toplumsal baskı bir bireyi aşırı bunalttığında, bunun sonucu kişinin delirmesi olabilir. Ancak delirme, nöron bağlantılarında bir alt üst oluş, diyesim, doğası gereği örgensel (organik) kalite taşıyan bir olgudur. (Birey Nedir?)
  • Uygarlıkla beraber sömürü de girdi toplumsal yaşama. (Gençlerle Baş Başa – İnsan Olmak)
  • Nasıl ki insan geçmişte hep kendi mimarı olmuşsa, gelecekte de kendisini yaratmasını bilecektir. (Gençlerle Baş Başa – İnsan Olmak)
  • En geniş anlamıyla politika, üretim haricinde kalan, sadece üretimin sürdürebilmesi ve geliştirilebilmesi için toplumsal çapta yürütülmesi mecburi olan işlerin toplamıdır. (Anatüzeye Giriş)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş