Eğitim

Silsile – Eren Aysan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Silsile – Eren Aysan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Silsile kimin eseri? Silsile kitabının yazarı kimdir? Silsile konusu ve anafikri nedir? Silsile kitabı ne konu alıyor? Silsile PDF indirme linki var mı? Silsile kitabının yazarı Eren Aysan kimdir? İşte Silsile kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Eren Aysan

Editör: Enis Batur

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi

İSBN: 9786052986097

Sayfa Sayısı: 184


Silsile Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Anne babası etken siyasal savaşım içinde yer edinen Elâ, yaşam çizgisini 12 Eylül darbesinin belirlediği kuşaktandır. Ani bir kararla Ankara’daki yaşamını, evini ve ülkesini terk edip oldukca uzaklara, Amerika’ya gider. Okyanus ötesinde kuracağı yeni dünyaya dair planları vardır. Ancak kocasının ona yollayacağı bir paket her şeyi değiştirir… Elâ paketten çıkan mektupların ve şiirlerin ardında Amerika’dan Viyana’ya, oradan Mardin’e doğru çıkacağı yolculukta bir tek gelecek günlerin değil geçmişin de sürprizlerle dolu bulunduğunu öğrenecektir.

İlk romanıyla Yunus Nadi Roman Ödülü’ne kıymet görülen Eren Aysan, yeni romanı Silsile’de darbenin savurduğu hayatları konu alıyor.

Silsile, saklı gerçeklerin ne olursa olsun ortaya çıkacağına dair sarsıcı bir roman.


Silsile Alıntıları – Sözleri

  • Ölmeyecek kadar yaralı’ydım
  • Bazı susuşlar konuşmak istememekten kaynaklanmaz. Oldukça konuşmak isteyip de anlatamama kaygısından doğar.
  • Gunleri degil, anilari animsariz!
  • Anlam, sozcuklerin kalesidir. Dusunceler ucusur oylece aklin dehlizlerinde.
  • “Belki de o saf ve bembeyaz haliyle bulutlara bakmaktan vazgeçtiğimiz anda simsiyah bir havanın gönüllü kurbanları olduk! Kabalık,bilgisizlik, bayağılaşma ve türlü ahlaksızlık bizi olanca kiriyle kuşattı. Biz de buna izin verdik! Bakamadık asla göğe!
  • Anne ölümü,hayatta yarım kalmak demekti. Kalbin üstünden geçen bir yağmur bulutuyla yaşamak… Sabah manolyaların üzerine yağan çiye bakıp ağlamak… Devamlı sevdiğine sarılmayı arzulamak.. En keyifli zamanda bile tedirginliği duyumsamak…
  • “Aşk hep doğayla anılıyordu. Belki de tabiat dünya üstünde, aşksa insan üstündeki tek egemen güçtü.”
  • “Birgün gelecek sevgilim… tüm aşıkların gözleri sadeliği arayacak, yalnızca senle beni.”
  • “Kalbinde bir ezgi büyütürsün ve o Ezgi’yi defalarca dinleyerek beklersin.Hatta maestro senin iç sesindir.Ritmini belirler,kimi zaman kontrol eder,kiminde düzenleme yapar.Konserin sonunda belirsizlik artırsa da bir yerden sonra yenileceğini duyumsarsın.İçindeki Ezgi’nin finale doğru temposu artar.Sonra müzik susar;seyircinin karşısında kalakalırsın.Yüzleşme anı tekinsizdir.”
  • “Yüreğin terk edilmiş olduğu dağlarda
    Kuşların bile kaçıp gittiği uçurumda
    Yüzüne gece dökülmüş bir bayan
    Göçebe rüZgarla yan yana ağlaşır.
    Öylesine durur gökte kavruk bir ay.
    Dağ göllerine yaşatır,kamaşır
    İshak kuşlarının hoyrat çığlığında
    Sabah suskunluğunu usul usul kaçırır,”
  • “Hakikat,az doğrunun çok yalanın üstünü örtme çabasından başka bir şey değildir!”


Silsile İncelemesi – Kişisel Yorumlar

12 eylül döneminde geçen bir aşk hikayesi fakat o şekilde çetin o şekilde sıkıntılı ki hayatin zorluklarina karsi mucade verirken yaşamdan tokat yemis darmadagin olmus insanlari o donemin insanlarini hayatlarina baskalarinin girmesiyle neler yasadiklarini carpici bir bicimde anlatiyor ve bastan sona hic sıkılmadan yormadann okunan cok etkisinde bırakan bir kitap (ilknur alparslan)

12 Eylul doneminde yasanip sonrasinda dagilan hayatlari karakterlerin anlatimlarindan okuyoruz kedi de dahil Viyana, Ankara ve Mardin de gecen bu öykü bana yeniden ayrimin ne kadar geri kafali bir sey oldugunu hatirlatiyor. Fikirleri sana uymayanlari bu tarih daha cok yazacak adi 12 olacak 80 olacak 15 olacak ogrenemezsek birlesmeyi daha cok yasayacagiz bu darbeleri. (Elif Altun)

Üstünden 40 yıl geçmesine karşın 12 Eylül darbesinin edebiyatçılar tarfından hemen hemen yeterince işlenmediğini düşünüyorum. Oldukça güzel romanlar, öyküler yazıldı, bir oldukca ozan şiirlerinde bu mevzuyu işledi fakat kesinlikle daha oldukca yazılıp çizilmelidir.
Yakın tarihimizin bu en kanlı darbesi, ülkede her şeyi fakat her şeyi değiştirdi. Darbelere alışkın bu cemiyet 12 Eylül’ü iliklerine, genlerine kadar hissetti. Şu geçen uzun süre zarfında bir ülkede hala kayıplardan, faili meçhullerden söz ediliyorsa meydana getirilen darbenin ne aşama amacına ulaşmış olduğu ve etkilerinin hala sürmekte olduğu oldukca aşikardır. Yakın geçmişte yapılmak istenen bir kaç darbe girişiminin 12 Eylül ile kıyaslaması bile yapılamadı. Gerek 12 Eylül öncesi yaşanmış olan korku yılları ve darbe sonrasında insanların yaşamış olduğu yılgınlık ülkenin son 40 senesinde her şeyi kabullenmiş bir cemiyet oluşmasına ve daha kolay yönetilebilmesine niçin olmuştur. Sonuçlarını, bölünmüş ve birbirine tahammül edemeyen topluluklar halinde yaşayarak günümüzde görüyoruz. İsmini hatırlamadığım bir zatın söylediği şeklinde, “Bisküvileri bile laik, antilaik olarak bölünmüş bir ülkede yaşıyoruz” İşte bundan dolayı toplumsal bellekten silinmemesi ve çekilen acıların unutulmaması için 12 Eylül sanatın her branşında daha oldukca mevzu edilmelidir.
Kitaba gelirsek;
Roman 12 Eylüllü yıllarda geçen bir aşk hikayesi. Ana karakterler bir korku ikliminde egemen güce karşı büyük bir savaşım verirken darbenin sillesini yemiş, darmadağın olmuş insanoğlu. Hayatta kalmayı başardıkları sonraki dönemlerde hayatlarına başka insanoğlu girmiş.
Yazar, {hiç de} küçümsenmeyecek bir süre aralığını 180 sayfaya sığdırarak, sıkmadan, azca sözle oldukca şey anlatmak istemiş. Ana düşünce güzel, süreklilik güzel, mevzu anlatılırken başka kitaplardan alıntılar oldukca güzel, araya serpiştirilen şiirler oldukca oldukca güzel fakat bana birazcık aceleyle yazılmış şeklinde geldi. Yazarın alın terine doğal ki oldukca büyük saygım var, kim bilir aylarını, yıllarını vererek ortaya çıkardığı eserini üç saatlik bir okumanın sonunda eleştirmek asla hoş değil fakat bu şekilde kırılgan bir mevzunun doğrusu ilk paragrafta da belirtmiş olduğum şeklinde, insanların yaşamını etkileyen, değiştiren, aileleri, sevenleri parçalayan bir değişimin daha uzun uzun anlatılmasını beklerdim.
Yazar, romandaki karakterleri ayrı ayrı konuşturmuş. Hatta konuşan bir kedi bile var. Bu kurgu yöntemini daha ilkin Orhan Pamuk’un “Benim Adım Kırmızı” romanında da görmüş oldukca beğenmiştim. Orhan Pamuk’da romanında kişileri ayrı ayrı; hatta köpeği, ölüyü bile konuşturuyordu. Bu romanda da benzer bir yöntem uygulanmış fakat -bu bilginin spoiler bulunduğunu düşünmüyorum- kedinin hitabı ile biten romanın kedi ile başlaması daha bir şık dururdu bence.
Romanda mevzu oldukca süratli gelişiyor. Zaman içinde gidişli gelişli bir ifade olması ve her bölümde değişik bir kişinin sazı eline alması sebebiyle okumaya yeni başladığınız kısmı bir öncekinin devamıymış şeklinde okuma yanılgısına düşebiliyorsunuz. Bölüm başlarında kimin konuşmuş olduğu belli fakat olayların süratli gelişmesi okurken bu dalgınlığa sebep olabilir. Bir sürü yan karakter var fakat bu yan karakterler de (hatta kedi bile) aniden ana karakter şeklinde romanın bir yerinde kaşınıza çıkıveriyor.
Her şeye karşın değişik bir okuma deneyimiydi. Üstünde birazcık daha çalışılması ve arka plandaki 12 Eylül vahşetinin daha uzun uzun anlatılması ihtiyaç duyulan bir roman bulunduğunu belirtmek isterim.
Kırmızı Kedi Yayınevi’ne de bir çift kelam etmeliyim. Kitabın kapağı, cildi, bakısı güzel fakat dizgiden doğan üç tane imlâ hatası gördüm. Bu hataları amatör okurlar olarak biz yapabiliriz fakat bu işten para kazanan yayıncılar olarak sizler yapmamalısınız. (Cevat Bayhan)


Silsile PDF indirme linki var mı?


Eren Aysan – Silsile kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Silsile PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Eren Aysan Kimdir?

1976 senesinde Ankara’da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Kısmı’nden mezun oldu. 2001’den bu yana Ankara’da, Devlet Tiyatroları’nda dramaturg olarak çalışıyor. Aysan, Vesikalık Fotoğraf (2008) kitabıyla 2008 yılı Cemal Süreya Şiir Ödülü sahibidir. Ayrıca Bir Eflatun Ölüm: Behçet Aysan (2012) isminde bir kitabı da bulunmaktadır.


Eren Aysan Kitapları – Eserleri

  • Silsile
  • Gece Uyurken
  • 25 Senelik Ağıt – Unutmadımaklımda
  • Bir Eflatun Ölüm
  • Vesikalık Fotoğraf


Eren Aysan Alıntıları – Sözleri

  • kırgınım, saçılmış
    bir nar gibiyim
    sessiz akan bir ırmağım
    geceden
    git dersen giderim
    kal dersen kalırım
    git
    dersen
    kuşlar da dönmez, sonbahar kuşları
    yanıma kiraz hevenkleri alırım
    ve seninle yaşadığım
    o iyi günleri,
    fena
    günleri bırakırım.
    aynı sema aynı üzüntü
    değişen bir şey yok ki
    gidip
    yağmurlara durayım.
    söylenmemiş sahipsiz
    bir şarkıyım
    bir ihtimal
    sararmış
    eski resimlerde kalırım
    bir ihtimal esmer bir çocuğun dilinde.
    tüm derinlikler sığ
    sözcüklerin hepsi iğreti
    değişen bir şey yok asla
    ölüm hariç.
    aynı sema aynı üzüntü. (Bir Eflatun Ölüm)
  • Polis nezarethanelerinden, tabutluklardan, işkencelerden, cezaevlerinden geçmeyen aydın kalmamış. (25 Senelik Ağıt – Unutmadımaklımda)
  • Gunleri degil, anilari animsariz! (Silsile)
  • Kırgınım, saçılmış bir nar gibiyim.
    Sessiz akan bir ırmağım geceden.
    Git dersen giderim, kal derden kalırım.
    Git dersen kuşlar da dönmez, sonbahar kuşları yanıma kiraz hevenkleri alırım.
    Ve seninle yaşadığım o iyi günleri, fena günleri bırakırım.
    Aynı sema aynı üzüntü.
    Değişen bir şey yok ki gidip yağmurlara durayım… (Bir Eflatun Ölüm)
  • “Belki de o saf ve bembeyaz haliyle bulutlara bakmaktan vazgeçtiğimiz anda simsiyah bir havanın gönüllü kurbanları olduk! Kabalık,bilgisizlik, bayağılaşma ve türlü ahlaksızlık bizi olanca kiriyle kuşattı. Biz de buna izin verdik! Bakamadık asla göğe! (Silsile)
  • “Sivas Davası”, hukuken sonlanmış olan olsa da toplumsal açıdan “eksikleri olan bir dava”dır. Olaydaki “derin devlet” parmağı araştırılmamış, binlerce kisinin örgütlü olarak yer almış olduğu bu kanlı olayın gerçek sorumluları ve eylemin ardındaki karanlık güçler ortaya çıkarılamamış, yalnızca maşalar ve piyonlar cezalandırılmıştı. (25 Senelik Ağıt – Unutmadımaklımda)
  • “Günün birinde bitti oluşturulan bir kalp bile” (Vesikalık Fotoğraf)
  • ”… yağmuru ve kitapları al yanına,
    bir de yüreğini bir tek …” (Bir Eflatun Ölüm)
  • “Kırgınım,saçılmış bir nar gibiyim sessiz akan bir ırmağım geceden.” (Bir Eflatun Ölüm)
  • “Aşk hep doğayla anılıyordu. Belki de tabiat dünya üstünde, aşksa insan üstündeki tek egemen güçtü.” (Silsile)
  • Sonunda saatim kolumda kırıldı yelkovanı bendedir
    Şu parçalanmış dünya haritasının tüyleri
    ölmüş bir ânkanın üstünde elbisedir (Vesikalık Fotoğraf)
  • balkonlu evlere erken gelen akşam
    çocukken bizim de çiçekli masa örtülerimiz akasyalı sokağımız,
    bir bardak suyumuz
    annemin gamzelerinin issız bozkırı vardı
    bir cümleden kendini bozdu süre (Vesikalık Fotoğraf)
  • Sivas’ta, 2 Temmuz 1993’te, azgın, bilgisiz, kışkırtılmış bir güruhun, vahşice, kan dökücülükle, kıyıcılıkla saldırarak, ateşle yakıp dumanıyla boğarak katlettikleri; aralarında evlatların, çocuk denecek yaşta ergen kız ve adamların, olgunluk yaşlarında sanatçı ve aydınların bulunmuş olduğu topluluk, tek tek ve topluca güzel insanlardı. Onlar, kendilerine saldıranların da içinde olduğu kitlelerin; sömürülen, bilgisiz bırakılan insanların haklarını korumak için çaba sarfeden kisilerdi. Kimse bu şekilde bir ölümu hak etmez, onlar asla hak etmemişlerdi. (25 Senelik Ağıt – Unutmadımaklımda)
  • “Aynı sema, aynı üzüntü.” (Bir Eflatun Ölüm)
  • “Birgün gelecek sevgilim… tüm aşıkların gözleri sadeliği arayacak, yalnızca senle beni.” (Silsile)
  • Yaşamak görevdir bu yangın yerinde
    Yaşamak, insan kalmış olarak (25 Senelik Ağıt – Unutmadımaklımda)
  • Yalnızlık tanrıya değdi değecekti /Şükrü Erbaş
    evde dolaşan sıkıntılı bir bayan yoktu
    uzakla aramızda bir avuç mesafe yoktu
    koltukta kedi şeklinde kıvrılmıştı anlam
    üstünü örtecek serin bir gece yoktu
    kaç kere kuşkuya adını sormuş oldum
    içinde duracak istasyon yoktu
    gökyüzünde bekliyordu süre kendini bölen bir yanı yoktu
    rüzgâr eğildi kum tanesine karbonun elmasa dönüştüğü an yoktu
    yitirilen atlas üstünden atların geçmesinden korkan dere yoktu
    iğne deliğinden geçen yalnızlığım beni avutacak yeni bir hayal yoktu (Vesikalık Fotoğraf)
  • ikimizin içinde bir bardak çay
    ürkek duruyor tahta masa ağzında
    içinde yalnız uçurumdan düşme korkusu
    ah nedir bu çıldırtıcı dönemin ötesindeki sessizliğin tevekkülden billûr şeklinde akması (Vesikalık Fotoğraf)
  • “Sana büyük bir sır söyleyeceğim Zaman sensin”
    Aragon (Vesikalık Fotoğraf)
  • Ölmeyecek kadar yaralı’ydım (Silsile)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş