Eğitim

Uygar – Selvi Atıcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Uygar – Selvi Atıcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Uygar kimin eseri? Uygar kitabının yazarı kimdir? Uygar konusu ve anafikri nedir? Uygar kitabı ne konu alıyor? Uygar PDF indirme linki var mı? Uygar kitabının yazarı Selvi Atıcı kimdir? İşte Uygar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Selvi Atıcı

Editör: Merve Mumcu

Yayın Evi: Nemesis Kitap

İSBN: 9786257359122

Sayfa Sayısı: 304


Uygar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Savaş başlıyor!

Krallığın en kuvvetli prenslerinden sayılan Ros Dillon, yaşamış olduğu ihanetin arkasından haiz olduğu her şeyi yitirmiş ve tehlikelerle dolu olmasına karşın Vahşi Bölge’ye sığınmıştır. Ölümcül yaralarını iyileştirip hayatta kalmaya çalışırken karşısına çıkan Val yardımıyla, intikam almak için büyük bir fırsat yakalar.

Val ve Ros güçlerini birleştirince mühim bir zafer kazanmıştır.

Bu gücün bir tek Vahşi Bölge’yle sınırı olan olmadığı anlaşılınca krallıklar ve beylikler onlara karşı birleşmek için adım atar.

Güç dengelerinin devamlı değişmesiyle acımasızlaşa gerçek cenk adım atmak üzeredir.

Vahşi Bölge sınırları giderek silikleşir, geçmişten gelen beklenmedik misafirler ve sarsıcı ihanetlerse her yerdedir.

Sona yaklaşan bu savaşı kazanmak uğruna kaç şahıs feda edilecek, nelerden vazgeçilecektir?

– Vahşi’nin devam kitabı olan Uygar, destansı finaliyle aklınızdan çıkmayacak.


Uygar Alıntıları – Sözleri

  • Zek keyifle gülerken arkasına yalandı, Val’a bakıp ” Şeytanla asla tanışmışlığın oldu mu?” Val masum bir tavır takındı. ” Kendine gel, yaşlı adam! Ben tanıdığın en masum kadınım.”
    ” Hı hı. Ben de minik bir orma perisiyim. “
  • Bazen ,bazı sözler anlamlarını olduğu benzer biçimde ortaya dökmezdi. Eher okumayı bilirsen her sesin başka anlamını, her sözün aslen demek istediklerini duyardın. Bu ses de sözcükler de aslen aslolan anlamlarını taşımıyordu. Belki bir parça taşıyordu, fakat söylenmek istenen hakkaten o sözler değildi.
  • ” Attığım her adımda, yediğim her yemekte,aldığım her kararda,uyurken ve uyanıkken …Zihnimin içindeyken bile yanımda duracaksın Val!”
  • …..Öyleki fazlaca seviyordu ki, o anda kendi benliğinden tamamen vazgeçti.Ruhundan,amaçlarından, intikamından… Kendi kanından vazgeçti.
  • O ,bir çağdaş değil, artık bir vahşiydi!
  • Ros hafifçe gülümsedi. Val da aslına bakarsan ondan iyisini bulamazdı. Kadın aklına ulaşınca özlemle iç çekti ve nereye gittiği aklına geldi.
    “Tanrım, Ros! Umarım bana bakarken aklında Val’dan başka bir şey yoktur. Yoksa kendimi korumak adına seni bir yere kapatacağım!”
  • “Teşekkür ederim, Val! Daha önce birçok şeye benzetilmiştim, ancak aralarında hiç tavşan olmadı!”
    Kadın sırıttı. “Vahşi bir tavşan gördün mü hiç, Ros? Eminim karşılaşmadın. Bazen bir sarı kediden daha tehlikeli olur. Çok kurnazlardır. Göz açıp kapayıncaya kadar avlanırsın.” Adama göz kırptı.
    Ros iki kaşını birden kaldırdı. “Yine de hoşuma gitmedi.”
  • Val hafifçe gülümsedi. “Biliyor musun, Ale? Seni seviyorum!”
    Ros gürültüyle öksürürken Ale çenesini kaldırıp Ros’a kibirle baktı. “Sonuçta ikinci tercihi bendim!”
    Val kahkaha attı. “Hayır, Ale! Son tercihim bile olmazdın.”
    Ale, Val’a öfkeyle baktı. “Tanrım! Şurada gururumu kurtarmaya çalışıyorum. Biraz yardımcı olabilirdin.”
  • “Ama biz vahşiyiz! Kaçarız, hile yaparız, oyunlar oynarız, şeytanı içimizde konuk ederiz. Ancak ruhumuz bedenimizden ayrılmadan asla dişlerimizi geçirdiğimiz eti bırakmayız. Ve ruhumuz bedenimizden ayrılmadan bir tek kaybettiğimiz canlar için üzülürüz, öfkeleniriz!”
  • “Tanrım!”diye soluksuzca fısıldadı. “Sana aşığım. Ya da seni seviyorum. Ya da… Bilmiyorum. Yaratıldığımız gün bizi ortadan ikiye ayırmış olabilirler mi?”
  • Val’a Uygar kentlere cenk açması için adım attıran aslolan şey, çarmıha gerdikleri ve maymunların aç dişlerine bıraktıkları o gündü. Atlı topluluğun hükmünü sürdüğü bir Vahşi Bölge istemiyordu. Evlatların doğar doğmaz savaşmaya başlamalarınıbya da ilk ağladıklarında, kahkaha attıklarında aç bir hayvanın dişine bile dokunmayan yemeği olmalarını istemiyordu.
    Şu an niçin korku hissettiğimi bile bilmiyorum. Hastalanmış benzer biçimde.. Ama hasta olmadığımı biliyorum. Kemiklerimi ufalamışlar benzer biçimde. Ama ufalanmadığını biliyorum… Kalbimde yangın var benzer biçimde… Ama yanmadığını biliyorum.
  • Kara Kaya Vadisi’ni, insanoğlunun ayakları altına seren yükseklikte, biri, kendi topraklarında yenik olmuş bir prens, diğeri kendi bölgesinde gittikçe yükselişte olan bir kraliçe ve onlarla beraber atlı ve piyade iki yüz savaşçı bekliyordu…
  • Sana altı gece ve yedi gün veriyorum . Dikkatli ol. Oldukça ince ve detaylı şekilde düşün. Kalbini dinle. Kendini dinle. Aklını dinle. Ruhunu duy. Bunların her biri aynı şeyi söylediğinde bana bildir. Tek bir tanesi seni dürterse yanlış yapıyorsun anlamına gelir. Bunun için asla, fakat asla tamamen saydam olmadan karar verme


Uygar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İlk kitabımız #yırtıcı de uygarlar ve vahşiler içinde yapılacak büyük savaşın ayak sesleri yaklaşmıştı. Ros uğramış olduğu büyük ihanetin ve sevgisini kalbine gömdüğü Nola’nın öcü için savaşacak, Val ise annesinin öcü için, yaşamış olduğu acılar için, büyük beylikler tarafınca sömürülen minik beylikler için ve en çokta yırtıcı bölge halkı için savaşacaktır. Beylikler yanlarında yer almaya başladıkça daha da güçlenen vahşiler için harekete geçme vakti gelmiştir. Bu acımasız muharebede elbet kayıplar olacaktır fakat Val’in kitabında yenilmek yoktur. Kuralların olmadığı, kan dökmeye ve kazanmaya yeminli bu iki gruptan kim savaşın galibi olacak?
Oldukça akıcı bir üslupla yazılmış, sürekleyici bir devam kitabıydı. Tarzı sevenlere okumalarını tavsiye ederim.‍️ (İlkay Çağlıyan)

UYGAR #kitapyorumu
“Bugün, sana baktıktan sonrasında kendi ayağıma takıldım. Bana fazlaca iyi geliyorsun ve bana asla iyi gelmiyorsun!”
Val iki parmağıyla çenesini kavradı. Dudaklarını birbirine sürttü ve fısıldadı. “Kendi kılıcının üstüne düşmemeye dikkat et, yeter!”
“Tanrım! Hiç acımıyorsun.”
Selvi Atıcı kitaplarına asla doyamayacağım asla! Başlıyorum hemencecik bitiveriyor bekletmek isterim fakat ne mümkün aklım kalıyor sayfalar içinde kayboluyorum.
İki kitaplık bir seriyle hikayemiz sonlandı. İlk kitabımız krallığın en kuvvetli prenslerin sayılan Ros Dillon’un yaşamış olduğu ihanetin arkasından haiz olduğu her şeyi kaybedip tehlikelerle dolu olmasına karşın Vahşi Bölgeye sığınmasıyla başlamıştı. Orada yolu kesiştiği Val ile o bölgede yaşamını sürdürmeyi öğrenmişti finale doğru da Uygar kente gidip Ros’un öcünü beraber alacaklardı ve beklenen cenk ikinci kitapta bizleri bekliyor.
Soluksuz okudum, fazlasıyla da akıcıydı. Val o şekilde kuvvetli akıllı özgüvenliydi ki ona fanatik oldum bir kez daha. Lider yönüne ise ayrı bayıldığımı söylemem gerek bilhassa bunu Ros’un üstünde uyguladığı vakit. 
Diyaloglar enfesti, savaşın olacağı zamana doğru yaklaşırken beklenmedik olayların ihanetlerin oluşu ters köşe yapılması baştan sona kadar her şey fazlaca iyi ayarlanmıştı.
Öğrendiğim bir şeyle şok oldum her şeyi değiştirir mi bu durum Val ile Ros içinde yar oluşturur mu sorularıyla çevirdim sayfaları. Finali beni doygunluk etti fakat devam etseydi de aynı keyifle okumaya devam ederdim.
Savaş, aşk, intikam, hırs, tutku, strateji, güç, birlik, coşku dolu bir macera sizleri bekliyor. Şiddetle tavsiye ediyorum her bir satırından ayrı keyif alacaksınız. (Arzu)

Merhabalar, bugün sizlere Vahşi’nin devam kitabı olan Uygar’ın yorumunu getirdim.
*Canım yazarım @selviatici bildiğiniz gibi ki aşk romanlarında oldukça başarıya ulaşmış ve bu başarısını Vahşi ve Uygar ile fantastik türüne de taşıdı.
Başarıları ve kalemi daim olsun.
*Vahşi kitabında olanları özetlemek gerekirse hatırlatmak isterim; Krallığın en kuvvetli prensi Ros Dillon amcası tarafınca ihanete uğramış anne, babası ve sevilmiş olduğu hanım öldürülmüş ve şuçu Ros’un üzerine atmışlardı. İhanete uğrayan Ros, ihanet eden konumuna düşmüş ve çareyi baş muhafızı ile beraber yırtıcı bölgeye kaçmakta bulmuştu. Vahşi bölgede ise yolu Val ile kesişmiş ve güç birliği yapmışlardı. Ayrıca kitap fazlaca eleştiri bir yerde bitmişti.
* ikinci kitap olan Uygar’da bu güç birliği daha da güçlenerek devam ediyor ve çağdaş bölgeye saldırılar başlıyor. Val halkını yırtıcı bölgeden çağdaş bölgeye yerleştirmek isterken Ros ise elinden ihanetle alınan tacını geri almak ve halkının gözünde aklanmak istiyordu.
İkisinin de amaçları değişik fakat düşmanları aynıydı ve tek düşündükleri zafere ulaşmaktı.
* Kitabın daha ilk sayfalarında “Nayır, Nola-maz” dedim. Sonrasında Ale beni fazlaca sinirlendirdi fakat nedenlerini öğrenince benden aferin aldı. Savaş sonrası verilen kayıplara fazlaca üzüldüm ve Zek’in acısına ortak oldum. Gölge ve Val’in olduğu bölümlerde fazlaca eğlendim. (Gülme sesi mi duydum?)
Ayrıca ilk kitabından değişik olarak bu kitap şaşırtmacalarla doluydu ve görkemli bir final ile sonlandı. Val her daim kuvvetli duruşuyla gönlüme taht kurdu. Ros ise asla beklemediği vakalarla karşı karşıya kaldı ve bir seçim yapmak zorundaydı. Veee adamım Ros beni yanıltmadı, tahmin ettiğim seçimi yapmış oldu.
* Aslında kitabı sizlere uzun uzun anlatmak arzu ederdim fakat hemen hemen okumayanlar için spoi vermek istemiyorum.
* Sizlere hem “Vahşi” hem de “Uygar” kitabını canı gönülden tavsiye ediyorum.
Keyifli okumalar.
*Bu arada Selvi Hanım’ın yeni çıkacak olan kitabı Miço’yu da sabırsızlıkla umuyorum. (Serpil Saykı)


Uygar PDF indirme linki var mı?


Selvi Atıcı – Uygar kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Uygar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Selvi Atıcı Kimdir?

Evli, iki kız anası otuz yaşlarında bir ev hanımıyım Asıl ben buyum Her ev hanımı benzer biçimde günlük işimi, yemeğimi yapar, kızlarımla ilgilenirim.Sessiz biriyim, tüm canlıları şaşırtıcı ve hayret verici şekilde severim, dostluk ve arkadaşlığa fazlaca ehemmiyet veririm. İnsanlar için fazlaca fazla kredim vardır, fakat bittiğinde de kati bir bitişi olur. Yazmak haricinde gene ortaya bir şeyler çıkaracak küçük şeylerden hoşlanıyorum. Kalemlikler, çöp kovaları, örgü… Bunun benzer biçimde şeylerle uğraşıyorum. Favori kitap diyince benim için birazcık zor oluyor Ben okuduğum her kitabı severim aslen. İçinde ne olursa olsun alacağım bir şeyler olur. Sıkıldığım kitaplar da vardır normal olarak, fakat genel olarak fazlaca kısa süre içinde tırnaklarımı yiyerek okuduğum bir Milenyum serisi vardır Bunun haricinde Tess Gerritsen, Jean Christophe Grange, Lisa Valdez, Judith Mcnaught, Ayşe Kulin benzer biçimde yazarları favorilerim olarak sıralayabilirim. Daha da fazlaca var aslen Film ve dizi kültürüm fazlaca yeni bunun için heyecanla beklediğim üç diziyi söyleyebilirim; Walking Dead, Game of Thrones ve bir de Yabancı Amma uzatmışım


Selvi Atıcı Kitapları – Eserleri

  • Kimliksiz
  • Gitme
  • Pinokyo’nun Rüyası
  • Sen
  • Yarasa
  • Kalbim Sende Kalmış
  • Biz
  • Ben İyi Bir Kızdım
  • Vahşi
  • Uygar


Selvi Atıcı Alıntıları – Sözleri

  • Demir Bey’in bir eli pantolonunun cebine doğru usulca yol alırken, öteki elinin parmakları dalgınca burnunun ucunu kaşıdı. “Bağışlayın, fakat sözlerinizden hiçbir anlam çıkaramadım.” Dudakları titredi ve gözlerinde deli bir parıltı oldu.
    Süheyla başını yana eğdi. “Sözlerimin anlamını kavrayacağınız benzer biçimde boş bir umuda asla kapılmamıştım.”
    Demir Bey, genç bayanı şaşırtarak güldü. “Sanırım benimle ciddi ciddi alay ediyorsunuz.” (Sen)
  • “Anlamlarını kavramadan dinlediğinde bir şarkı, aslen hiçbir şeymiş.” (Kimliksiz)
  • Üç tarafı denizle çevrili olmasına karşın çipurayı çiftlikte yetiştirmeyi başaran Türkiye… Dünyanın en güzel meralarına sahipken, ineği de taaa Uruguay ‘dan getirmeyi başardı. Karkas etten sonrasında, canlı hayvan ithalatı başlamıştı. Türkiye’nin nüfusu 72 milyon, inek sayısı 10 milyondu. Uruguay’ın nüfusu alt tarafı 3 milyon, inek sayısı 13 milyondu… Şundan dolayı üç cocuk değil, 3 inek yapmaktı maharet! (Biz)
  • “Tatlım, asla bu aşama dobra oluşunun yanlış bir davranış bulunduğunu düşünmedin mi?”
    “Hayır.”
    “Annen fazlaca naif, kibar ve düşünceli bir kadın-”
    “Belki de ben dobra, yakışıklı ve oldukça çekici olan babama benzemişimdir.” (Sen)
  • Val, beyaz dişlerini ortaya sererek sırıttığında Ros, kendini hatırlatmak zorunda hissetti. “Gördüğüm kadarıyla… İkiniz oldukça iyi anlaşıyorsunuz!” (Vahşi)
  • Val hafifçe gülümsedi. “Biliyor musun, Ale? Seni seviyorum!”
    Ros gürültüyle öksürürken Ale çenesini kaldırıp Ros’a kibirle baktı. “Sonuçta ikinci tercihi bendim!”
    Val kahkaha attı. “Hayır, Ale! Son tercihim bile olmazdın.”
    Ale, Val’a öfkeyle baktı. “Tanrım! Şurada gururumu kurtarmaya çalışıyorum. Biraz yardımcı olabilirdin.” (Uygar)
  • İnsan,her şeyden kaçıyordu fakat kendinden kaçabilmesi mümkün değildi. (Biz)
  • “Seni nerede görüyorum biliyor musun, Val? Tüm her şeyin ve her insanın tepesinde! Herkes sana geliyor! Herkes! Savaşçı, hanım, çocuk… Bizse insanlarımızı savaşarak ve zorla elde etmiştik! Arkanda, çağdaş topluluklar benzer biçimde bir krallık yaratıyorsun. Belki sen bilincinde değilsin, fakat bigün olacaksın. O vakit da bu söylediklerim aklına gelsin. Al onları! Al, eğit ve senin olsunlar! Çevreni ve yırtıcı krallığını bir demir benzer biçimde kuşatsınlar!” (Vahşi)
  • Son zamanlarda bayanlar mevzusunda şansları pek bir yüksekti. Ve bu hanım, koca bir orduyu senelerce eğitmiş, savaşlar kazanmış, kimi diyarlarda adı efsaneleşmiş olan Zek’i resmen azarlıyordu. (Vahşi)
  • İnsanlar hep birbirinden uzaktı. Şüpheli ve kayıtsızlardı. Yanlarından bir evladı zorla götürmüş olan biri olduğunda ‘Aman babasıdır!’ deyip geçebiliyorlardı. Sonra da o çocuk haberlerde tecavüze uğramış, arkasından da öldürülmüş olarak görülüyordu. (Yarasa)
  • …..Öyleki fazlaca seviyordu ki, o anda kendi benliğinden tamamen vazgeçti.Ruhundan,amaçlarından, intikamından… Kendi kanından vazgeçti. (Uygar)
  • “Bu arabaya üç kişi nasıl sığacağız?”
    “Sayı saymayı da mı bilmiyorsunuz, Çiğdem Hanım? İki kişiyiz.
    “Gayet iyi biliyorum.” Kadın parmaklarını havaya kaldırıp saymaya başladı. “Sen,ben ve egon…Ki egondan bahsediyoruz! Oldukça yer kaplayacaktır!” Adama sempatik bir gülücük attı.
    “Ben taksiyle geleyim mi?” (Biz)
  • “Seni sevmekten iyi mi vazgeçebilirim ki? Ben geçsem bile kalbim vazgeçmez…” (Kimliksiz)
  • “Kalabalıktan nefret ederim!”
    “Yarın aktivitemizi birlikte belirleriz!”
    “Yarına hasta olmayı planlıyorum!” Çiğdem, hafifçe gülmeye başladı.
    Adam da gülümsüyordu. “O zaman ben de çorba yaparım!”
    “İstediğini her zaman alıyorsun, değil mi?”
    “Her zaman…” (Biz)
  • Her insan,yapmış olduğu seçimlerin sonuçlarına tek başına katlanmalıdır. (Biz)
  • O ,bir çağdaş değil, artık bir vahşiydi! (Uygar)
  • “Sana ne zaman aşık olduğumu bilmek isterdim ama sanırım öyle hızlı çarptın ki beni, fark edemedim..” (Gitme)
  • Durup birazcık nefes almak için bir saniyesi bile yoktu. O saniyenin adı olsa olsa Ölüm olurdu. (Pinokyo’nun Rüyası)
  • Ve Ali, gözlerinde yüzen yoğun duyguları tek tek okuduğunda kurşun yemiş benzer biçimde irkildi. “İçime işlemişsin, hücrelerime, iliklerime…” Yutkundu. “Gitmek bir işe yaramadı. Bedenimi senden kaçırırken, unuttuğum bir şey varmış; seninle dolan kalbim, sende kalmış!” (Kalbim Sende Kalmış)
  • “Neden hep ben bir şeyler veriyorum. Hem de her seferinde bir zorlamayla.
    Neden kimse bana bir şey vermiyor? Ben kimseyi ilgilendirmiyorken niçin ben birilerini umursamak zorundayım? Neden ben bir hiçim?’’ (Ben İyi Bir Kızdım)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş